Hazal Kaya’nın canlandırdığı karakterlerin arkasında da toplumsal normlara meydan okuyan bir oyuncu var. Hikâyesini kendi yazan bir kadının ardında durmak, hepimize ilham verecek bir güç.
Yazı için masaya oturduğumda, aslında hiç tanışmadığım bir insanın hikâyesine nasıl bir yaklaşım sergilemem gerektiği üzerine düşündüm durdum. İlla onunla kahve içmiş olmam gerekmez, değil mi? O yüzden “Acaba neden bu kişiyi gördüğümde ‘güvende’ hissediyorum?” sorusuna odaklandım. Cevap, sandığım kadar karmaşık çıkmadı! Hazal Kaya’nın ‘Adını Feriha Koydum’ dizisindeki bir sahneyle ilgili kararı, bu ‘tanışmamışlık mesafesi’ni anında kapatabileceğimi hatırlattı. Çünkü birinin cesurca attığı bir adım, onun hangi değerlerle yaşadığını açıkça ortaya koyabiliyor.
2010’ların başına dönelim. Herkesin izlediği romantik bir drama dönüyor Türkiye’nin ekranlarında. Hazal Kaya, 20 yaşında ve baş karakterin ta kendisi: Feriha. Ben lisedeyim ve kadın-erkek ilişkilerinin işlenişinden çok sıkılıyorum. Lezbiyen bir kadın olarak elbette yapımlarda kendimi bulamıyorum. Diziyle aram pek iyi değil, ancak en yakın arkadaşım İpek’ten her şeyi öğreniyorum.
Aradan uzun hayat dönemleri geçiyor ve şunu öğreniyorum: Meğer Hazal Kaya, yıllar yıllar önce o hit dizide karakterine yapılması planlanan bekaret testi sahnesini oynamayı reddetmiş. Hak ihlallerinin bir dizi karakteri üzerinden normalleştirilmesine izin vermemiş, toplumsal normlara sessiz bir meydan okumanın lideriymiş. Henüz 20 yaşındayken kendisine annesi tarafından miras bırakılan feminist etik sayesinde hikâyesini kendi yazmış ve belki de milyonlarca genç kadının beden algısını gözetmiş!
‘Özgün’ ve ‘cesur’ demiştik, değil mi? O zaman bir soru daha soruyorum: Belki de artık refleks hâline gelen eylemlerin ardındaki sıcak ama sağlam irade, nasıl bu listede (veya kalbimde) yer almayabilir?
Geçmişte verilen bir karar, oyuncunun mesleki hayatında hem saygı uyandıran hem de ilham veren bir dönüm noktası oldu. Bu duruş, tam anlamıyla sınırlarını çizmenin, kadınların bedeni üzerindeki kontrol taleplerine karşı net bir ‘hayır’ diyebilmenin hikâyesine dönüştü. ‘Kendine ait bir kalem’e sahip çıkan Hazal Kaya, temsil alanını kullanmayı sürdürdü.
UNFPA Türkiye’nin İyi Niyet Elçisi olarak sadece kadınların değil, tüm kırılgan grupların daha sağlıklı, güvenli ve eşit bir dünyada yaşayabilmesi için verdiği mücadelenin de tam arkasında. Ben ise onu gördüğümde neden ‘güvende’ hissettiğimi çok iyi biliyorum: Kendi gerçekliğine sahip çıkacağını bilmek, benim yoluma da yansıyor.
Her Geçen Gün Daha da Güçlü
Hazal Kaya’ya ilk olarak ‘Genco’ dizisinde rastladık. Henüz 17 yaşındaydı. ‘Aşk-ı Memnu’daki Nihal karakteriyle içimize iyice işledi. ‘Behzat Ç.’, ‘Adını Feriha Koydum’, ‘Bizim Hikaye’, ‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’… Bugün sadece 33 yaşında olmasına rağmen oyunculuk dünyasındaki yerini çoktan kalıcı hale getirdi. Özel hayatını da kariyer yoluna çöpe atmadı. Aşık olduğu adamla (Ali Atay) evlenip, iki çocuk annesi oldu. Her şeyin uyum içinde yürüyebileceğini dünya âleme gösterdi. Kaya, kadın hakları konusundaki güçlü duruşuyla da dikkat çekiyor. Oyuncu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi konularında aktif bir savunucu. Kendi sosyal medya platformlarında bu konularda farkındalık yaratıyor. Alkışlar, Kaya’nın her ânı dolu dolu geçen, anlamlı yolculuğuna!