Moda Sevdalıları İçin Film ve Dizi Önerileri
İzlerken zihnimize kombinleri kaydedeceğimiz film ve diziler.
Tabii ki moda hayatımızın her yerinde olduğu gibi izlediklerimizde de! Biz moda sevdalıları, gündelik hayatı veya bir içeriği stil gözüyle izlemeden yapamayız elbette. O yüzden moda tutkunu olmak duru durağı olmayan bir uğraş bizim için. Videolar, reklamlar, filmler ve diziler de tıpkı öyle değil mi? En konu dışı içeriği bile tüketirken kafamızda notlar alır, kombinleri bir araya getiririz. Durum böyleyken, doğrudan moda üzerine kurgulanmış filmler ve diziler ise bayram etme sebebi. Moda temalı filmlerin sayıları çok şükür ki hiç az değil ve bu yazıyı okuyanlar zaten eminim çoğunu izlemiştir. Ancak kaçıranlar ve tekrar izlemek isteyen Cosmo okuyucuları için kısa bir seçki sunalım.
Prêt-à-porter (1994)
Muazzam oyuncu kadrolu bu filmin 1994 Paris Moda Haftası’nda çekilmiş olması, filmi izlemek için başlı başına yeterli bir sebep olsa gerek. Bu gerçek zamanlı büyük curcuna içerisindeki mankenler, tasarımcılar, eleştirmen ve yazarları izlerken filmin eş zamanlı farklı hikayelerini takip edebileni tebrik ederim. Ancak sorun yok, atmosfer için buradayız. Peşinen kabul edelim, film ciddi eleştiriler aldı. Ancak alışılagelenden farklı okumalar yapıp da takdir edeni de var. Hem, dediğim gibi, günün sonunda bu filmi izlememizin sebebi hikayesi veya sinematografisinden ziyade moda atmosferi.
Zoolander (2001)
Tıpkı listemizin ilk filmi Prêt-à-porter gibi, absürt komedi filmi Zoolander da moda endüstrisini hicvediyor. Kariyeri düşüşe geçen manken Derek Zoolander’ın (Ben Stiller) zaten pek de parlak olmayan beyninin yıkanarak Malezya Başbakanı’na suikast yapmak üzere programlanmasını izliyoruz. Bu türü sevenlerin çok beğeneceğine zaten eminim, biraz sulu bulanların ise filmin moda endüstrisinin kalbinde geçmesi sebebiyle izlemesini tavsiye ederim. Kabul ediyorum, film gerçekten de aptalca (iyi anlamda). Ama filmi birkaç farklı yerinden yakalamak mümkün (en başta moda tabii ki) ve film bir şekilde sizi kendine çekerse, beğeneceğinize eminim. Eğer bu da ikna etmezse, belki filmde küçük de olsa rol alan David Bowie, Victoria Beckham, Paris Hilton, Lenny Kravitz, Heidi Klum, Karl Lagerfeld, Gwen Stefani, Donatella Versace (ve eğer ilginiz varsa Donald Trump!) sizi ikna edebilir.
The Devil Wears Prada (2006)
Geldik esas filme. Herhalde bu yazıyı okuyan çoğu kişi The Devil Wears Prada’yı izlemiştir. Hala izlemeyen ve ikna edilmeye ihtiyacı olan kaldıysa, bu sefer odağımız podyum değil, yazı işleri müdürlüğü. Modadan pek anlamayan, parlak ve gelecek vaat eden gazeteci adayı Andy Sachs (Anne Hathaway) New York’a gelir ve moda dergisi editörü / tanrıça Miranda Priestly’nin (Meryl Streep) asistanı olur. Çalıştığı dergi Runway’den iyi referans alabilmek için patronu Miranda’nın mobbing’ine göğüs germeye karar veren Andy, derginin sanat direktörü Nigel’ın (Stanley Tucci) yardımı ve derginin inanılmaz gardrobunun marifetiyle küçük bir stil ikonuna dönüşür. Odağımız podyum değil dedik ama bu, podyumdan uzak kaldığımız anlamına gelmiyor. New York’ta başlayan bu hikayenin de yolu bir şekilde Paris Moda Haftası’na çıkıyor. Filmi tek kelime ile özetlemek mümkün: klasik!
The Bold Type (2017-2021)
The Bold Type’ın hikayesinin esin kaynağı, dizinin yapımcısı da olan Cosmopolitan eski baş editörü Joanna Coles. Dizi, Scarlet adlı kurgusal kadın dergisinde çalışan üç yakın arkadaş Jane, Kat ve Sutton’ın (Katie Stevens, Aisha Dee ve Meghann Fahy) hayatı etrafında dönüyor. Piyasada yerleşik olan kötü imajlı kadın yönetici figürüne bir isyan olarak doğmuş editörleri Jacqueline Carlyle (Melora Hardin) tarafından desteklenen bu üç arkadaşın iş hayatlarını, romantik ilişkilerini, kişisel gelişimlerini, her şeyden önemlisi kız kardeş dayanışmalarını izlemek büyük bir zevk.
Halston (2021)
Komedileri ve “feel-good” (kendini iyi hissetme) filmleri ve dizilerini bir kenara bırakırsak Halston, 1970’ler moda dünyasının önemli figürlerinden Halston’ın (Ewan McGregor) biraz karanlık ama muhteşem hikayesini anlatıyor. Podyum ve yazı işleri odasından sonra bu sefer de atölyeye konuk oluyoruz. Halston muhteşem ve dramatik bir biyografi, moda tarihine ilgi duyanlar Elsa Peretti (Rebecca Dayan) ve Liza Minelli (Krysta Rodriguez) gibi figürlerin de merkezi roller oynadığı bu diziyi izlemekten büyük keyif alacak, genç yaşta ölen dahi Halston’a üzülmekten ve Ewan McGregor’ın oyunculuğunu takdir etmekten geri kalmayacaktır.
Sex and the City (1998-2004)
Bilmem bahsetmeye gerek var mı ama işte o ikonik dizimiz! Evet özellikle Carrie’nin 2000’ler modası mükemmel kombinleriyle Sex and the City… Milenyum dönümünde Manhattan’da yaşayan 30’lu yaşlarındaki dört kadın arkadaşın 7 sene, 6 sezon ve 94 bölüme yayılan epik hikayesi… Herhalde listedeki en ikonik yapım Sex and the City olsa gerek. Dizideki hiçbir karakter modacı değil: Carrie Bradshaw (Sarah Jessica Parker) bir dergide seks ve ilişkiler üzerine yazıyor, Samantha Jones’un (Kim Cattrall) halkla ilişkiler şirketi var, Charlotte York (Kristin Davis) sanat galerisi yöneticisi ve Miranda Hobbes (Cynthia Nixon) ise avukat. Peki moda bunun neresinde? Yukarıda saydığım film ve dizilerde moda sektörünün farklı alanından profesyoneller vardı. Sex and the City’nin ana karakterleri ise modanın üreticisi değil, alıcıları. Gusto sahibi genç ve profesyonel kadınlar. Ayrıca her gün New York adındaki dünyanın en büyük podyumunda yürüyorlar. Hala izlememiş olan varsa zaman makinesinde küçük bir yolculuğa çıkarak 90’ların sonuna bir an önce ışınlanmasını ve Carrie Bradshaw’ın muazzam ayakkabı koleksiyonunun yıllar içinde zenginleşmesine hayranlıkla eşlik etmesini öneriyorum.