İçkiyle İlişkimize Meraklı Bir Bakış
Son yıllarda yükselişe geçen ve ayıklık merakı olarak çevirebileceğimiz ‘sober-curious’ akımıyla tanışın. ‘Sober-curious’, alkolle olan ilişkinizi sorgulamak ve tamamen bırakmaya hazır olmasanız bile ayıklığı denemeyi düşünmek anlamına geliyor. Bu kavramı ortaya atan Ruby Warrington, ayıklık merakını “Her içki içme dürtüsünü, davetini ve beklentisini sorgulamayı, baskın içki kültürüne farkında olmadan katılmak yerine, merakla yaklaşmayı seçmek” olarak açıklıyor. Bir süreliğine içki içmemek, içki içmeyi kademeli olarak azaltmak, haftada bir kadeh gibi sınırlandırmalar getirmek seçenekler arasında.
Bir Baskı Aracı “Bir Tane Bile mi?!”
Şerefine kadeh kaldırmadığımız bir kutlamanın sanki biraz yarım kaldığını düşünüyor olabiliriz. Alkol tüketiminin aşırısı bile çok çeşitli şekillerde normalleştiriliyor. “Uzun ve stresli bir iş gününün ardından o bir kadeh şaraba ihtiyacımız var” gibi... Ola ki ‘sıkıcı’ olmayı göze alarak bir partide içki içmediğimizi söylesek karşılaşılacak soruların başında “Diyette misin?”, “Bir tane bile mi?” ya da “Hamile misin?” geliyor. İçki içmekle alakalı sosyal baskı, bize iyi gelmeyen bir şeyi neden yapmadığımızı sürekli açıklamamızı bekliyor.
İşte ayıklık merakı, bir tersine çevirmeyle bize hem bu sosyal baskıyı hem de kendimizi sorgulatmak istiyor: Neden içki içme ihtiyacı hissediyorum? Stresle başa çıkmak için mi? Elimi kolumu nereye koyacağımı bilmediğim sosyal ortamlarda rahatlamak için mi? Yoksa içki masasına ve dönen muhabbetlere uyum sağlamak için mi?
İçki İçmek Eşit Değildir Büyümek
Bar sahibi ebeveynlerin çocuğu olarak içki içmek hayatımın her yerindeydi, büyümekti. Daha ucuza sarhoş olmak için akşam yemeğini atladığım öğrencilik günlerim geride kalırken, akşamdan kalmalıklarım giderek daha uzun süre beni yatağa mıhlamaya başladı. Artık içki içilen gecelerin sabahlarında hiç de yetişkin hissetmiyorum.
Mokteyller ve Fitfluencer’lar
İçki içmemeyi daha kabul edilebilir bir yaşam tarzı haline getirenlerin milenyumlar olduğunu söyleyebiliriz. Dünyanın pek çok yerinde mokteyllerin yapıldığı alkolsüz barlar açılıyor. 90’lar ve 2000’ler partileme kültürünün yerini temiz kız estetiğinin alması, sağlıklı beslenme trendleri ve fitfluencer’lar da cabası. Bu spor taytı ve smoothie kasırgasında, Z kuşağının önceki nesillere göre daha az içki içmesi hiç şaşırtıcı değil. Ayrıca Google’ın yaptığı bir araştırmaya göre, Z kuşağının yüzde 41’i alkolü kaygı, savunmasızlık ve kötüye kullanımla ilişkilendiriyor. Günümüz 20’likleri için içki, sosyal bir parti yakıtından çok, anksiyete bombasının fitili.
Aylık Süper Güç mü?
Ayıklık merakı bize iyi gelecek ve yaralarımızı saracak mı? Denemeden bilemeyiz. Yola alkolsüz kokteyl menüsüne bir göz atmaya başlayarak çıkarken kendimize hatırlatabileceklerimiz var: Baş ağrısıyla, pişmanlıkla ve flu bir hafızayla uyanmamak. Daha net bir zihin. Daha parlak bir cilt. Her anlamda daha güçlü bir kalp.