Kalori Saymadan Sağlıklı Beslenmek

Bağırsakların ikinci beyin olduğunu, mutluluğun sırrının bağırsaklarda olduğunu artık duymayan kalmadı. Peki bunun sebebi nedir? Bağırsaklarımızla barışarak sağlıklı bir yaşama nasıl geçiş yapabiliriz?

Sürekli çerezlik şeyler izlemenin verdiği vicdani rahatsızlık, bazen Netflix’te belgesel izlememi tetikliyor. Geçenlerde karşıma “Sağlığınızın Kontrolü Sizde: Bağırsaklarınızda Saklı Sırlar” adlı belgesel çıktı. Pandemi kilolarını veremediğim hatta bir daha gitmemek üzere yerleşmiş kilolarımdan kurtulmak, 15 yaşında çıkarmadığım sivilceleri 28’imde çıkarmamak, dinç hissetmek vb. sebepler için sürekli arayış halindeydim. Tam da bu dönemde bu belgeselde anlatılanlar benim için ufuk açıcı oldu.

Hiçbir zaman kalori saymayı beceremeyen, diyet listelerine bağlı kalamayan, fast food yemenin kaçamaktan ziyade rutine dönüştüğü biriyseniz, anlatacaklarım tam size göre.

2500 yıl önce Hipokrat “Bütün hastalıklar bağırsakta başlar” demiş. Yapılan araştırmalar da bunu kanıtlar nitelikte. Bağırsaklarımızda mikrobiyom adı verilen bir topluluk yaşıyor. Bu topluluğun üyeleri ise virüsler, bakteriler ve mayalar. Mikrobiyomdaki her bileşenin öyle önemli görevleri var ki, onları beslemezsek birer birer sorunlar ortaya çıkıyor. Hatta mikrobiyomu beslemeyişimiz, bakterilerin ölümüne sebebiyet veriyor. Peki bakterileri beslemeyip nasıl öldürüyoruz? Yeterince lifli beslenmeyerek. Takviyeler ve probiyotikler, belgeselde ormana bahçe bitkisi ekmeye benzetiliyor.

Lif bakımından zengin olmayan fast food tipi besinlerin birçoğu, sindirildiği gibi şekere dönüşüyor ve bağırsakta herhangi bir sindirim işlemi gerçekleşmiyor. Bu da bağırsağı stres altına sokan sağlıksız bir işlem. Ancak bir meyvenin ya da sebzenin yolculuğu, yavaş yavaş en baştan en sona kadar ilerliyor.

Bağırsaklarımızı sağlıklı besleyerek bedenimizi de sağlıklı hale getirmenin en iyi ve kolay yolu sebze ve meyve tüketimi. Haftada 20-30 çeşit sebze meyve tüketimi, hedeflenen lif gramına ulaşmamızı sağlıyor. Başta bu konuyu dinleyince “Ne var canım, yiyorumdur o kadar!” dedim. Sonra son bir haftada kaç çeşit meyve sebze yediğimi sayınca maksimum 12-13’te kaldım. Siz de saymayı deneyin, muhtemelen benimle aynı noktada olacaksınız.

Artık kalorileri saymak yerine, kaç çeşit meyve sebze tükettiğinizi sayarak yeni bir döneme geçebilirsiniz. Meyve tüketiminizi akşam saatlerinde değil de gündüz saatlerinde yaparsanız, meyve şekeri sebebiyle kilo alımının da önüne geçmiş olursunuz. “Bu kadar çeşit sebze-meyve var mıydı ya!” diye şaşırdığınız bile olabilir. Bu yüzden market listenize ekleyebileceğiniz bir meyve-sebze listesini de buraya bırakıyorum. Yulafın en zengin lif kaynaklarından biri olduğunu da unutmayın! Sağlığınızda yaşanacak olumlu gelişmeler için şimdiden teşekkürlerinizi duyuyorum.

Patates, soğan, domates, salatalık, biber, brokoli, havuç, lahana, turp, tatlı patates, mantar, bezelye, fasulye, avokado, çilek, karpuz, kavun, erik, üzüm, şeftali, nektarin, portakal, mandalina, elma, armut, kiraz, vişne, böğürtlen, dut, kayısı…