Gündelik Hayatımıza Dokunan Minik Kalp Kırıklıkları
Anladım ki bunlar bizi biz yapıyor.
Bir kalp kaç defa kırılır?
1? 3? 453?
Ben kendiminkini saymayı bıraktım, zira anladım ki benim kalbim kırılmaya çok müsait. Ama aklınıza hemen büyük aşklar, epik dramalar gelmesin. Yok. Benim kalbim, günlük hayatın ince ince batan iğnelerinde acır, küçük dikkatsizliklerde ufalanır. Hayatın küçük detaylarında gizlenir, kimsenin fark etmediği anlarda, kalbim kendini bir köşede bulur, hafifçe çatlarken.
İşin komik tarafı, ben bu kırılmalara alıştım. Çünkü bu minik kırıklar günümü daha ilginç hale getiriyor. Hem beni daha da ben yapıyor hem de anı hissettiğim gibi yaşamamı sağlıyor. Üstelik bu küçük kırıklar, içimdeki kırılgan tarafı da besliyor. Kırılabilme ve iyileşebilme gücünü bana veriyor.
Mesela, köpeğim Ruby'nin benim yerime bir başkasının kucağını tercih etmesi. Evet, bu bir kalp kırıklığıdır. Yüksek sesle söyleyemeyeceğim, söylediğim an kendimi aptal gibi hissedeceğim yersiz bir kıskançlık ya da sevilmeme korkusu. Belki de fark ettiğim an üstüne düşünüp yumuşatmam gereken kuvvetli bir his.
Evet, benim kalbim böyle minik minik kırılır. Ama her bir kırıntı, beni biraz daha kendimle barıştırır. Çünkü biliyorum ki, bu küçük şeyler aslında beni ben yapan ayrıntılar. İşte bu ayrıntılardan birkaç tanesi:
- İş arkadaşımın sipariş verirken bana "Bir şey ister misin?" diye sormaması.
- En sevdiğim beyaz tişörtümün griye dönmesi.
- Her yemekten sonra canımın çikolata istemesi.
- Mesaj yazıyor diye gördüğüm bir kişinin, mesaj atmaktan vazgeçmesi.
- En iyi arkadaşımın sırrını benden önce başkasıyla paylaşması.
- Doğum günümde istediğim kadar hediye alamamak.
- Her gün kahve aldığım baristanın bana adımı sorması.
- Herkes doymuşken benim aynı yemekle doymamam.
- Toplantıda fikrimin duyulmadan geçilmesi.
- Ettiğim teşekkürü birisinin duymaması ama tekrar teşekkür etmekten utanmam.
Sizin küçük kalp kırıklıklarınız neye benziyor?