Yalvarırım Bana Ses Kaydı Gönderme, I Am Just a Girl

Bana bunu neden yapıyorsun?

YAZAR: Kayla Kibbe
Yalvarırım Bana Ses Kaydı Gönderme, I am Just A Girl
Jena Ardell | Getty Images

Bu yazı Berfin Örs tarafından Türkçeleştirilmiştir, yazılarını buradan okuyabilirsiniz.

 

İnsan etkileşimiyle ilgili birçok şey beni, içe dönüklerin içe dönüğünü, ölesiye korkutuyor. Göz teması! Başkaları tarafından algılanmak! Karşımdaki kişinin söylediklerini dinlemeyi hatırlamak ve sıra bana geldiğinde ne söyleyeceğimi düşünmekten çaresizce kaçınmak! Korkunç.

Ah, ama mesajlaşmak! Mesajlaşmak güvenli. Benim gibi içe dönükler için, en sevmediğim uğraştan (kelimeleri yüksek sesle söylemek) kaçınıp en sevdiğim uğraşı (yazmak) rahatça yapabileceğim bir iletişim cenneti. Ya da öyleydi, ta ki karanlık bir güç, sesli mesajları başımıza çıkarana kadar.

Ne yaptı ki bu sesli mesajlar sana, diye sorabilirsiniz. Ah, hiçbir şey canım, katlanılmaz olmak dışında. Aranızdaki bazı delilerin sesli mesajlara bayıldığını biliyorum çünkü heyecanlı hikâyelerinizi en yakın arkadaşlarınıza yüksek sesle anlatmak, mesaj yazmaktan daha kolay. Bu çok tatlı, elbette hepimiz farklıyız. 

AT&T'nin Protect Advantage için yaptığı, telefon kullanımının ilişkilerimizi nasıl etkilediği konusundaki anketin verilerine göre, bu konuda yalnız değilim. Katılımcıların yüzde 69'u sesli mesajlara karşı olduğunu belirtmiş. Bu da demek oluyor ki benim görüşüm doğru ve geçerli, eğer bana katılmıyorsanız sizinki yanlış ve geçersiz. Kusura bakmayın, sadece gerçekleri söylüyorum.

Peki, sesli mesaj gibi basit bir şeyle alıp veremediğim ne olabilir? Çok şey, sorduğunuz için teşekkürler. Öncelikle, işlevsel değiller. Mesajlaşmanın güzelliği, iletişimin sessiz bir yolu olması. Hani halka açık bir yerde biri yüksek sesle gereksiz bir telefon konuşması yapar, siz de “Şu anda herkesi rahatsız ediyorsun. Bu konuşmayı mesajla yapmamak için nasıl bir geçerli sebebin olabilir ki?” diye düşünürsünüz ya, işte mesajlaşma böyle anlar için var. Peki, neden bu sessiz aktiviteye sesini ekliyorsun? Neden sırf sesli mesajını dinlerken metrodaki en kötü kişi olmayayım diye kulaklıklarımı bulmaya zorluyorsun beni? Kesinlikle kabul etmiyorum. Benimle sesli konuşmak istiyorsan arayabilirsin! Cevap verecek miyim? Tabii ki hayır. Bedenim aniden kaç veya savaş moduna girerken panik içerisinde telefonumda beliren ismine bakacağım. Telefonun çalmasının bitmesini bekleyip sana “Beni mi aradın?” diye mesaj atacağım. Çünkü herhalde yanlışlıkla aramışsındır, birinin bunu bilerek yaptığını hayal bile edemiyorum. AT&T verilerine göre, ankete katılanların yüzde 60'ı telefon görüşmesi yerine mesajlaşmayı tercih ediyor. Bir kez daha doğru görüşe sahip olduğumu gururla belirtmek isterim.

Siz söylemeden ben söyleyeyim: Evet, sesli mesajların transkripsiyonlarını okuyabileceğimi biliyorum. Bu da beni asıl noktama geri getiriyor: sesli mesajların utanç verici gereksizliği.

Açıkçası, kimseden sesli mesaj almak istemiyorum. Nasıl sesli mesaj göndereceğini muhtemelen zaten bilmeyen çok sevgili annemden de. Beni, bunu denemeye cesaret dahi edemeyecek kadar iyi tanıyan en yakın arkadaşımdan da. Tanrı’nın kendisinden bile (Taylor Alison Swift’i kastediyorum elbette). Ama bu gezegende sesli mesaj almaktan en çok korktuğum varlık, bir erkek. Açıkçası, hemen hemen her erkek buna dahil. Özellikle romantik veya potansiyel olarak romantik bir ilişki içinde olduğum biri.

Bakın, ben de diğer kadınlar kadar ses fetişine sahibim. Ama bir erkekten gelen sesli mesaj direkt itici, nokta. Bu, "Kendi sesimi o kadar çok seviyorum ki senin de duyman gerektiğini düşünüyorum" anlamına geliyor. İğrenç. Ayrıca, erkeklere bu teknolojinin emanet edilemeyeceğini, Hinge sesli mesajları tanıttığında öğrenmedik mi? Mantığı anlıyorum. İlk buluşmada, yakışıklı bir adamın tuhaf bir sese sahip olduğunu fark etmek gerçekten insanın sinirini bozabilir. Ama maalesef erkekler defalarca kanıtladılar ki, bir erkeğe kadınlarla iletişim kurmanın yeni bir yolunu verirseniz, bunu derhal kötüye kullanır. Ya da en azından tuhaflaştırır.

Konu tuhaflığa gelmişken: Beyler, kaçınızın kadınlara, diğer yığınla azgın manyaktan farklı olacağını düşünerek, DM’den sesli mesajla yürüdüğünden haberiniz var mı? Doğru bildiniz, orijinal değil yalnızca tuhafsınız. Size hiç puan veriyorum ve sizin için merhamet diliyorum.

Neyse, sesli mesajlar kötü ve yanlış, bense iyi ve doğruyum, durum bu. Eğer karşı çıkıyorsanız, bununla ilgili bana hiçbir koşulda dinlemeyeceğim bir sesli mesaj göndermekte özgürsünüz.

 

Bu yazı Kayla Kibbe tarafından Cosmopolitan US için yazılmıştır. Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.