Bir Kedi Bir İnsana Ne Yapar?

Her şey, üniversitede kişisel deliliğimin zirve yaptığı bir vakit başladı. Annem, “Senin bir doktora ihtiyacın var, derhal gidelim!” dedi. “Hayır efendim, benim bir hayvana ihtiyacım var, beni düzeltecek şey bu, bir kedi sahiplenip bakmam gerek, düzelmezsem gideriz, söz” dedim. Epey inat edip ikna eder gibi olduğumu hatırlıyorum. Annem endişeli, ben kedi arayışındayken çat o gün bir arkadaşım aradı: “Okulda yavru kediler var, birini ister misin?” Resmen okula ışınlanıyorum. Okulun bekçisi kafa seslerimin yankısı gibiydi: “Bu ikisi kaldı, diğerleri öldü, ezildi yani, alanlar da geri getirdiler hep, bakamayacaksan alma sakın.”

Dişi olan çok sakin, sağlıklı görünüyor ama elime alır almaz basıyor yaygarayı, biraz korkuyorum, n'aparım ben bununla ama hayır, dönüş yok, hazırım ve iki aylık bu tekiri sarmalayıp eve geliyorum. Şiş göbeğiyle tuhaf küçük bir bidona benziyor. Bir hafta yemeden içmeden kediler hakkında öğrenilmesi, yapılması gereken her detayı bünyeme indiriyor ve Bidon’lu yeni yaşamımıza aktarıyorum. Her şey tamam, fakat hesaba hiç katmadığım şeyler var... Kendimle ilgili öğreneceğim, eğitileceğim çok fazla şey var bu yolculukta... 16 yıllık bir maceraya işte böyle çıkıyoruz Bidon’la.
Bu, bol dönemeçli, uzun soluklu bir denge, teslimiyet ve takım işi. Bense hepsine cahil, yaralı, zor öğrenen tarafım. Mümkünse ben tek başıma kendimce eğitirim yani. Peki gerçekte nasıl yürüyor işler? Biz onlarla insan olmayı öğreniyor, dönüşüyor, şifalanıyoruz. Bir canlının neredeyse tüm yaşam evrelerine dâhil olmak, birlikte büyümek, size rehberlik edilmesine açık, alıcı ve farkında olabilmek paha biçilmez. Üç yıl olsa da gideli, hep yanımdaymış gibi; dostum, postum, Bidonum ve iyikilerim… Üzülüyorum evet ama ben onu sokaktan almasaydım, 16 güzel yıl değil, 16 gün daha yaşar mıydı diye düşünüp avunuyorum. Barınaklardan ve sokaklardan evinize gelebilecek o kadar tüylü kuyruk mutluluğu var ki, düşünerek boşuna vakit kaybediyorsunuz.

Tür de Neymiş!
Bir çocuğun bir hayvanla gerçek bir temasa sahip olamaması trajik ama bir yetişkinin bu kutsamayı almamış olması onarılamaz. Hikayenin geri kalan üzücü kısmını zaten hepimiz biliyoruz. Dilerim ki hiçbir insan bu kutlama ve kutsamadan ayrı olmasın. Türü fark etmez her şey bir güç ve ruh taşır ve bununla iletişim kurup birbirine bağlanır. Yaşamdan ya da herhangi bir “can”dan üstün olduğumuzu sandığımızda güçsüz kalır, bağ kuramaz, güçsüzleşiriz. Sevgiye dair ne varsa, kendi imkanımızca dokunalım, ki bize dokunabilsinler.
Bir canlının neredeyse tüm yaşam evrelerine dahil olmak, birlikte büyümek, size rehberlik edilmesine açık, alıcı ve farkında olabilmek paha biçilmez.
Bidon'dan Neler Öğrendim?
İnsanı iyileştirenlerin sadece iki ayaklı olmadığını.
Ebeveynlik yapmak için doğurmak gerekmediğini.
Ustaların bazen tüylü bir kostümü giyebildiğini ve Krallar Vadisi’nin her zaman taç takmadığını.
Sarsılmaz bir karizmanın 101 yolunu (43 yıllık insanım hâlâ ilk 5 maddede takılıyorum o ayrı.)
Bir ilişkinin ne demek olduğunu, neler gerektirdiğini, nelerin göze alınabileceğini.
Unutulmuş dilleri ve anlaşmak için aynı dili değil, ortak dili konuşmak gerektiğini.
Her halle kabul edilmenin müthiş bir his olduğunu.
Şahsına münhasırlık, özgünlük ve egzantrikliğin ışıklı şeyler olduğunu.
Değerli olanı ve özdeğeri.
Tırmık, dişleme, küsme ve stres protestolarının da sevgiye dair olduğunu.
Zarifçe sınır çizmeyi, mesafeli bir yakınlığı, alan tutmayı, parmak ucunda uzaklaşmayı, kademeli uyarı sistemi ve özürsüz kendin olmayı.
Karanlıkta görebilmeyi, uykusuz kalabilmeyi.
Erken uyanıp, hayal kurup şekerleme yapmayı.
İki kişilik düşünmeyi.
Yatakta yer ayırmayı.
Hem anda akışta hem tetikte olabilmeyi.
İçerik okumayı, kediye göre ev dekorasyonunda uzmanlaşmayı.
Rafine zevkleri, titizliği ve keyfimin kahyasını.
Tuhaf bir zeka biçimini ve oyunu.
Gözetmeyi.
Enerji yasalarını.
Zaman, samimiyet ve emeğin kıymetini.
Suçluluk, öfke, korku, şüphe gibi duygularla nasıl başa çıkabileceğimi.
Empati, şefkat, disiplin, sorumluluk, hassasiyet, nezaket, sükunet, saygı, cömertlik, sabır, cesaret, şükran gibi erdemleri.
Tüm çaresizliğe ve kendine rağmen son nefese kadar eşlik edebilmeyi.
Hiçbir şeyi kaybetmediğimizi, sevginin kalbe gömülüp orda yaşamaya, ışık saçmaya devam ettiğini.