Sizi Kedi ve Köpeklerin Zihninde Yolculuğa Çıkaracak Beş Muhteşem Roman

Çünkü bizden tek farkları dört ayaklı olmaları.

YAZAR: Ayşe Burçak Tuğrul
kedi-ve-kopek-severlerin-okumasi-gereken-kitaplar-1
Kolaj: Duru Keskingöz

COSMO KİTAP KULÜBÜ DOSTLARI! Herkese selam.

Sokak hayvanlarının kaderini belirleyen yasa ne yazık ki hala yürürlükte ve vahşet görüntüleri ekranlardan kalbimize taşıyor. İnsanlık olarak kendi türümüzden olmayan canlılarla daha fazla empati kurmayı öğrenmemiz gerektiği açık. Şahsen ben, empati kurmayı edebiyattan daha etkili bir şekilde öğreten herhangi bir şey bilmiyorum. O yüzden bu hafta sizleri kedilerin ve köpeklerin zihninde birer yolculuğa çıkaracak beş roman derledim. Keyifle okumanız dileğiyle!

61iSg6NBvYL._SL1000_.jpg
Yapı Kredi Yayınları

Adı sanı olmayan, bağımsızlığına düşkün bir sokak kedisi yaşadığı derbeder hayattan yavaş yavaş sıkılır ve rahat bir yuva karşılığında özgürlüğünden feragat etmenin cazip olabileceği düşüncesi aklında yer etmeye başlar. Biz de Kürklü Kişi yeni yuvasını ararken başından geçen maceralara tanık oluruz.

Amerikalı şair ve yazar May Sarton bu romanı yazarken kedisi Tom Jones’tan esinlenmiş ve eseri tamamen bir kedinin gözünden bakarak kaleme almış. İnsanları, diğer kedileri, yemekleri bu kediciğin gözünden okuyorsunuz. Kitap, lezzetli bir balık bulduğunda kedinin kuyruğunun ucunda hissettiği o keyifli titreyiş gibi muhteşem detaylarla dolu.

Bir çırpıda okunabilecek kadar kısa ve son derece keyifli bu romanı okuduktan sonra tüm sokak kedilerine bambaşka gözlerle bakmaya başlayacağınızdan şüphem yok.

9789755109510_front_cover.jpg
Can Yayınları

Geçtiğimiz bahar kaybettiğimiz meşhur Amerikalı yazar Paul Auster’in Timbuktu adlı romanı, Brooklyn New York’ta yaşayan Willy adlı evsiz bir adamın yol arkadaşı ve sırdaşı olan köpek Mr. Bones’un gözünden aktarılıyor. Ömrü yavaş yavaş sona yaklaşan şizofreni hastası Willy, ölmeden önce eski bir öğretmenini ziyaret etmek için köpeği Mr. Bones ile birlikte yollara düşer ve maceraları başlar.

Auster, zeki bir melez köpek olan Mr. Bones'un bilinç akışı perspektifinden köpeklere özgü özellikleri tasvir etmede mükemmel bir iş çıkarıyor. Yazarın en dokunaklı romanlarından biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Mr. Bones ise kitap bittikten sonra bile zihninizde kira vermeden yaşayacak olan harika bir köpek-karakter.

 

0000000446299-1-2.jpg
Yabancı Yayınları

Asıl adı “A Dog’s Purpose” (Bir Köpeğin Amacı) olan roman, bir köpeğin birçok hayat boyunca reenkarnasyon geçirerek aynı zamanda çeşitli sahiplerle yaşadığı deneyimlerini anlatan dokunaklı ve içten bir hikaye.

Roman, bir köpeğin gözünden sadakat, sevgi ve anlam arayışını işlerken, bu hayvanın her yeniden doğuşunda farklı amaçlar peşinde koşmasını ve sahiplerinin yaşamlarını nasıl etkilediğini keşfediyor. Sadece sevimli bir köpek hikayesi olmaktan öte, yaşamın en temel sorularından biri olan "neden buradayız?" sorusuna evrensel bir yanıt arıyor.

Trajik bir şekilde kısa süren sokak köpeği hayatının ardından kendini sarı tüylü, enerjik bir yavru olarak yeniden doğmuş bulan Bailey, yeni hayatının anlamını ararken, kendini sekiz yaşındaki Ethan'ın sevgi dolu kollarında bulur. Birlikte geçirdikleri sayısız macera boyunca Bailey, iyi bir köpek olmanın ne demek olduğunu coşkuyla keşfeder. Ancak Bailey'nin sevilen bir aile köpeği olarak bu hayatı yolculuğunun sonu değildir. Yine bir yavru olarak yeniden doğan Bailey, amacını bulup bulamayacağını merak eder. İç ısıtan, düşündüren ve sık sık kahkahalar attıran bu kitap, bir köpeğin birçok yaşamının duygusal ve eğlenceli hikayesi olmasının yanı sıra, insan ilişkileri ve insan ile en iyi dostu arasındaki kırılmaz bağlar üzerine bir köpeğin gözünden yapılmış harika bir yorum.

Kitap bize sevginin asla ölmediğini, gerçek dostlarımızın her zaman yanımızda olduğunu ve yeryüzündeki her canlının bir amaçla doğduğunu hatırlatıyor. Kalbinizi sımsıcak yapacak bu kitabın çok sevilen bir filmi olduğunu da belirtelim.

9789750739422_740-2.jpg
Can Yayınları

Dünya edebiyatında köpekleri kim Jack London’dan daha iyi bir şekilde kaleme almıştır ki? Bir çiftlikte büyüyen ve çocukluğunu köpeklerin arasında geçiren yazar bu kez dünyaya bir İrlanda teriyeri olan Michael’ın gözünden bakıyor. Yolu bir denizciyle kesişen Köpek Michael’ın limandan limana başından geçen maceralarını okuyoruz.

London, kitabın ön sözünde hayvanlara yapılan zulme dikkat çekmek için bu romanı yazdığını açıklıyor. Yazar özellikle gösteri ve eğlence dünyasındaki zulme odaklansa da günümüzde insandan köpeklere yönelen şiddet güdüsünü anlamak ve köpeklerle empati kurabilmek, onların da acı hisseden varlıklar olduğunu hatırlayabilmek için son derece önemli bir roman olduğunu düşünüyorum.

Henüz okumadıysanız Jack London’ın benzer temalar işlediği Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı adlı kült eserlerine de göz atmak isteyebilirsiniz.

71Ie7Tbwd5L._SL1207_.jpg
Oda Yayınları

Edebiyat dehası Virginia Woolf dünyaya bir köpeğin gözünden bakarsa ne olur? Hem de öyle sıradan bir köpek değil bu, İngiliz şair Elizabeth Barrett Browning’in Cocker Spaniel cinsi aristokrat köpeği, Flush!

Gerçek kişi ve olaylardan esinlenen Woolf, romanda Köpek Flush’un gözünden sınıf, özgürlük, empati ve insanlar ile evcil hayvanlar arasındaki derin bağ gibi temaları işlerken, aynı zamanda Victoria dönemi İngiliz toplumu üzerine dokunaklı bir yorum sunuyor.

Sade dili ve kurgusu ile yazarın külliyatına giriş için son derece uygun bir roman olduğunu da belirtelim.

Keyifli okumalar!

Ayşe Burçak Tuğrul
Ayşe Burçak Tuğrul
Yazar
İstanbul Hukuk mezunuyum. Edebiyatla, kitaplarla; şeker, baharat ve iyi olan her şeyle ilgileniyorum.