Confessay: Aşk, Ofis ve Yasak Oyunlar!

Aynı şirkete bir koca bir de sevgili sığdırdım. Filmlerde gördüğümüz o çılgın senaryolardan biri, benim gerçek hikayem oldu.
YAZAR:
confessay_cc9950049c.webp
Getty Images

Yedi senelik bir evlilik bizimki. Çok da mutluyduk. Aynı yerde çalışıyoruz ama hiç sıkılmadık birbirimizden. Yani öyle sanıyordum, en azından o güne kadar...Ben riski severmişim. Toplantı odasında kocamla ortak arkadaşımız olan Serkanla nefes nefese sevişirken yakalanmamaya çalışırken anladım bunu. Bir gün mesai saatinin bitmesine yakın toplantı odasında buluştuk, kahvelerimizi içerken muhabbet ediyoruz. Hep yaptığımız şey normalde. Ama o gün hiç yapmadığımız bir şey daha yaptık. Emir asla şüphelenmez benden. Ben de bilmiyordum zaten Serkanla sevişeceğimi, bana da sürpriz oldu. Kocaman gözlerinin içine gözlerimi dikmiş onu dinlerken, bir anda on senelik arkadaşım güzel kokmaya başlıyor bana. Sen yeni parfüm mü aldın diyorum? Yoo senelerdir aynı parfümü kullanıyorum diyor. Allah allah peki ben senin kokunu neden almadım bu zamana kadar diyorum içimden...Gözlerini gözlerime dikiyor bir anda. Sanki beni duymuş gibi.

Sıcak, Çok Sıcak!

Serkan anlattıkça gözlerim omuzlarına değiyor bu sefer, vücudum ısınmaya başlıyor. Gömleğimin birkaç düğmesini açıp, saçlarımı geri atıyorum. Yüzümü de ellerimle yelliyorum biraz. ‘’Burası sıcak oldu biraz’’ diyorum, kızarıyorum da. Ne oluyor bana ya... Camı açmak için kalkıyorum ki, Serkan kolumdan tutup oturtuyor beni sertçe sandalyeme. Ne oluyor dememe kalmadan şak diye yapışıyor dudaklarıma. Serkan beni öptüğünde dudaklarım alev topuna dönüşüyor, tüm vücudum karıncalanıyor, yer yüzü ayağımın altından kesiliyor sanki. Ama kısa bir öpücük oluyor bu, geri çekiliyor ki tepkime bakacak... Hiç tereddüt etmeden ben başlatıyorum bu sefer öpüşmeyi, sanki senelerdir bu anı bekliyormuşum gibi. Uzun uzun öpüyorum onu, dudaklarımız bir birine karışıyor. Sonra dilimi tüm boynunda gezdiriyorum. Tadı; enfes! Kulağına doğru gittiğimde, kulak memesini alıyorum ağzıma ve fısıldıyorum. Beni kucağına alır mısın?

Şu An Yüzüne Bakamam

Bu teklifimi geri çevirmiyor. Sanki aylarca bunu prova etmişiz gibi aynı anda ben bacaklarımı doluyorum beline, o da beni iyice kendine yaklaştırıyor. Ellerinin değmediği çok az yerim kaldı şimdi. Sen beni böyle kolayca kaldırıp bir yere koyacak kadar güçlü müydün diye düşünüyorum bir an. Öyleymiş. Toplantı masasının üzerine çıkarıyor beni Serkan hızlıca, iyi ki o son kiloları vermişim! Kısa bir an için düşünebiliyorum yine çünkü beynimi çok kullanamıyorum o sırada.

Masanın üstünde gömleğimin düğmelerini açıyor yavaş yavaş. Sonra o da sakinliğini kaybedip sütyenimi neredeyse kopartacak gibi çıkartıyor. O böyle sertleşince ben de onaylar gibi hafifçe boğazından sıkarak kendime çekiyorum yüzünü. Sanki şu an yaptığımız şeyin cezasını peşinen kesiyor gibi. İki düşman gibi sevişmeye başlıyoruz. Boynumdan, göğüslerime kadar gezdiriyor dudaklarını. Kapıyı kitlememiz gerek diye fısıldayabiliyorum sadece. Ama bir yandan da dudaklarını göğüslerimden ayırmak istemiyorum. Bırakıp gitmesin şu anda beni. ‘“Buna” diyorum “devam et”. Dudaklarıma çıkmaya çalışıyor ama kafasından bastırıyorum onu göğüslerime doğru. Şu an yüzüne bakamam. Nefesime ve çıkardığım seslere engel olamıyorum, eliyle ağzımı kapatıyor. Ya bir gelen olursa, ne yaparız, nasıl açıklarız diye de endişelenmeden edemiyorum ama... Stres ve heyecan birbirine karışmış durumda. Kapıyı kitleyelim diyorum tekrar. “Kitlersek şüphelenirler asıl” diyor.

Başka Biri Oluyorum

Kapı kilitli değil. Bacaklarım için aynı şeyi söyleyemem. “Biri gelirse ben duyarım” diyor. Ben de kariyerimi, evliliğimi, her şeyimi Serkan’ın kulağına olan güvenine bırakıyorum. “Tecrübelisin herhalde” diye toksikleşiyorum aniden. Emir’e hiç böyle kıskançlıklar yapmam. Ne oluyor da başka bir kadın oluyorum Serkan’la diye düşünüyorum. Ne evet diyor ne hayır Serkan... Bir kere bu konuda hiç çekingen değil, utangaç değil. Emir’le kendi arabamızda bile sevişmediğimiz geliyor aklıma.

Dünyanın En Hızlı Toparlanması

Ben bunları düşünürken, Serkan “Biri geliyor” diyor ve hemen toparlanıyor. Bana da gömleğimi veriyor hızlıca. Ve gerçekten saniyeler içinde Emir giriyor içeri. Uzun uzun bakıyor bize. “Çıkalım mı?” diyor. Yorgun mu? Gergin mi? Emin olamıyorum. Nefesimi toparlayıp “Tabii hayatım, ben de seni bekliyordum” diyorum Serkan’ın omzuna dostça dokunarak. Anladı mı acaba? Serkan’a selam vermedi, bir tuhaf da baktı zaten... Arabaya biniyoruz, ona normalden daha iyi davranıyorum. Kafamı omzuna koyuyorum, elini tutuyorum. Panik olmuş vaziyetteyim.

Hiç Pişman Olmadım

Sonra kendi kokum geliyor burnuma, resmen Serkan kokuyorum. Mesaj geliyor. Konum için de benim telefonum sabitli arabada... Panik oluyorum. Emir, “Serkan yazdı” diyor, “İyi” diyorum “Sonra bakarım”. “Bak” diyor “Belki acil bir derdi vardır”. Laf mı soktu şimdi bu bana? Alıp bakıyorum mesaja. “Yarım kaldı” yazmış. “Ne yazmış” diyor Emir, “Not defterimi unutmuşum” diyorum. “Dönelim mi?” diyor, “Yok yok, yarın alırım” diyorum ve cevap vermeden koyuyorum telefonumu yerine. Şimdilik. Ancak yıllar sürecek bir yasak aşkın fitillerini o gün attığımızı söyleyebilirim. Tabii ki yarım kalanı tamamladık hem de defalarca kez. Ne o gün ne de takip edenlerde hiç pişman olmadım.

WhatsApp Image 2024-09-19 at 16.50.38.jpeg
Selin Ket
Yazar
Cosmopolitan'ın gizli bölümü "Confessay". Burada en gizli hikayelerimizi anlatıyoruz... İsim anonimdir!
Haftalık