Bir Hafta Boyunca Vegan Beslendim

Çok gurur, biraz kafa karışıklığı, biraz sinir.
bakd-raw-by-karolin-baitinger-9cKxdFXg5Xs-unsplash.jpg
Unsplash, Karolin Baitinger

Bir perşembe sabahı ofiste yaptığımız içerik toplantısında Veganuary ayına özel yapacağımız içerikleri konuşurken, bu deneyim yazısını ben üstlendim. O sabah sadece muz yiyip kahve içtiğim için vegan beslenme haftam başlamış oldu. Ekip arkadaşım Berfin vegan olduğu için aklıma takılanları sordum; sabahları ne yiyorsun (çünkü benim için kahvaltı en zor kısmı), vegan süt, peynir tüketiyor musun? gibi… Birkaç vegan tarif bulabileceğim Instagram hesabı öğrendim vs. derken öğle yemeği saati geldi.

1. Gün:

Öğle yemeğinde her yerde olan zincir bir restorandayım. Menüde sadece bir vegan yemek seçeneği mevcut. Bu devirde. Hiç içime sinmeyerek Veggie Bowl sipariş ediyorum çünkü Bowl’un içinde salatalık, domates ve kabak var. Ben normalde mevsim dışındaki sebze ve meyveleri tüketmiyorum ama neyse. Hiç keyif almadığım bu yemekten sonra asıl akşam başıma geleceklerden habersizim.

Akşam eşim Sinan’la pilates çıkışı Maslak 42’nin içerisinde bulunan Geleneksel adlı restorana gidiyoruz. Neyse ki birçok sebze alternatifi var ancak yemeklerden önce gelen sıcak, pofidik lavaş ve tulum peyniri inanılmaz canımı sıkıyor. Ardından ikram olarak gelen fındık lahmacun da cabası. Her ne kadar sebze yemekleri çok güzel olsa da veganların asla bulunmaması gereken bir yer.

İlk günün hissi: Sınanmış.

2 Gün:

İkinci güne küçük bir parça ekmeği zeytinyağına banarak başlıyorum. Yanına da cevizli, rokalı kuru domates salatası yapıyorum ve tabağıma biraz zeytin koyuyorum. Açıkçası kahvaltı konusunda kafam çok karıştı. Vegan peynir ve vegan süt çeşitlerine biraz daldım ama işin içinden çıkamadım çünkü karşıma çıkan her bir ürünün içinde koruyucu madde var. İçeriklerin iyi olup olmadığından emin olamadığım için bu gıdaları tüketmekten vazgeçtim.

Öğlen karabuğdaylı yeşil bir salata yapıyorum kendime akşam ise işin rengi yine değişiyor. Evde kuzenlerimle beraber rakı balık gecesi yapıyoruz. Yoğurtlu ve peynirli hiçbir meze koymuyorum masaya. Ceren ise %100 vegan diyerek humus getiriyor. Keyfim mezelerle beraber gayet yerindeyken fırından balık çıkıyor. Ortalığın güzel kokması yetmiyormuş gibi Sinan çatalına bir lokma takmış ve ağzıma getirip “bir çatal ye ya, ne olacak; bak sulu sulu” diyor. Her şeye rağmen kendimi bozmuyorum ama ve geceyi veganlığı bozmadan tamamlıyorum.

İkinci günün hissi: Gururlu.

3. Gün:

Üçüncü gün yukarıda bahsettiğim aynı kahvaltıyla güne başlayıp öğlen dünden kalan mezelerle hayatıma devam ediyorum. Akşam için biraz gerginim çünkü Agatha Bar’a arkadaşım Zeynep’in doğum günü partisine gideceğim. Atıştırmalıklar ve bol bol kokteyl olacağının duyumunu alıyorum. Fakat o kadar şanslıyım ki atıştırmalıkların çoğu sebzeden oluşuyor! İsot ve susamla tatlandırılmış karnabahar ve kızarmış fasulyeyle geceyi geçiriyorum.

Üçünü günün hissi: Şanslı.

View post on Instagram
 

4. Gün:

Dördüncü günün sabahı biraz sinirli uyanıyorum çünkü omletli, peynirli gerçek bir pazar kahvaltısı yapmak istiyorum. Bir süre surat astıktan sonra kaderime boyun eğiyorum. Akşam yemeğinde Sinan yüzümü güldürmek için mutfağa geçiyor. Şehriye, domates sosu, fesleğen, sarımsak gibi malzemelerle bana harika bir yemek hazırlıyor. Üzerine parmesan eklemek isterdim ama olsun… Bu arada şehriyenin vegan olduğunu yeni öğrendim. İçinde yumurta vardır diye düşünmüştüm.

Not: Bugün ajansta çalışan bir arkadaşımdan mesaj aldım. Hafta içi beni iskender yemeye davet etti. Vegan olduğumu unutup tamam dedim; iskender aklımı başımdan almış resmen. Neyse ki şansım yaver gitti ve davet ertelendi.

Dördüncü günün hissi: Sinirli.

5. Gün:

Beşinci günün sabahı ve öğlenini sakin geçiriyorum çünkü akşam Telezzüz’deyim. Bu hafta vegan fine-dining deneyimi yaşamayacağımı düşünmediniz herhalde.🙂 Michelin yıldızlı vegan fine-dining restoranı Telezzüz’ü, açıldığından beri merak ediyordum, kısmet bugüneymiş! Harika yemekler deneyeceğimden emin ve heyecanlı şekilde restorana gidiyorum.

View post on Instagram
 

Restoranın kış seçkisinden şarap eşleşmeli “Filiz” tadım menüsünü tercih ediyoruz. Çayla pişmiş kış sebzelerinden Dashi Çorba ile tadıma başlıyoruz. Abartmıyorum, içtiğim en güzel sebze çorbası olabilir. Ardından gelen Antep Fıstığı Kremalı İsli Sebze Dolgu, Cennet Hurması Sos, Lakto Fermente Karnabaharla sunulan İsli Sarma ve Şef Bahtiyar Büyükduman'ın özenle anlattığı Pancar of the Opera favorilerim arasına giriyor.

View post on Instagram
 

Ana yemekte Erzincan Şeker Fasulye Risotto, Ispanak Terrin, Bearnaise Sauce ile servis edilen Brokolini’ye bayılıyorum! Finalde ise Cevizli Havuçlu Kek, tahin pekmez köpüğü ve balkabağı mousse ile unutulmaz bir kapanış yapıyor. Yemekler kadar atmosfer de o kadar güzel ki... Kesinlikle tekrar gitmek isteyeceğim bir restoran.

Beşinci günün hissi: Mutlu ve doymuş.

6. Gün:

Altıncı günüm çok sakin geçiyor. Zaten bir önceki gece çok yemek yediğim için muz, kahve ve cevizle kahvaltımı geçiştiriyorum. Öğlen ve akşam yemeklerini de son derece hafif yiyorum. Salata ve bakliyatla günü tamamlıyorum.

Altıncı günün hissi: Sakin.

7. Gün:

Sabah mutluluk ve başarmışlık hissiyle uyanıyorum. Gündüz yine bitki bazlı beslenip akşam artık palamutla veganlığımı sonlandırıyorum.

Yedinci günün hissi: Başarmış.

Geri dönüp bu bir haftaya baktığımda kendimi hafiflemiş ve ödem atmış gibi hissediyorum. Bunun yanı sıra etik olarak da iyi bir şey yapmış olmanın verdiği bir huzur var içimde. Doğruyu söyleyeyim; devamlı yapamam ama ara ara kür şeklinde uygulayabilirim.

cemre.JPEG
Cemre Bosnalı Zeydanlı
Web Direktörü
Kariyerine basılı yayında başlayıp ardından dijital yayıncılıkta tecrübe kazanan Cemre, Cosmo’daki görevinin yanı sıra İstanbul Moda Akademisi’nde Online Editörlük dersleri veriyor ve yoga eğitmenliği yapıyor. Hem yayıncılık hem yogaya dair öğrendiklerini çevresine, öğrencilere ve okuyuculara aktarmayı çok seviyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık