Veganlığa Yeni Bir Perspektif: Oben Budak'la "Ilımlı Vegan" Üzerine Konuştuk

Hoşgörü, bu konuda da hayati bir öneme sahip.
oben-budak.jpeg
Fotoğraf: leo the visualist

Size bir hafta boyunca vegan beslendiğimi anlatmıştım... Bu süreçte bazı araştırmalar yaparken Oben Budak'ın Ilımlı Veganlık kitabına rastladım. Bugüne kadar duyduğum katı söylemlere karşı aradığım yaklaşımı bulduğumu hissettim ve Oben'in mesaj kutusunun kapısını çaldım. Ortaya özellikle veganlığa yeni adım atanlar için ilham veren bir röportaj çıktı.

Kendi deneyiminden yola çıkarak veganlığa geçiş sürecinde en zorlandığın alışkanlıklar nelerdi? Bu süreci nasıl yönettin?

Peynir benim için en zorlu alışkanlık oldu. Vegan olduğum 2019 yılında, bitkisel bazlı peynirler bugünkü kadar başarılı değildi. Çocukluğumdan beri simit-peynir-reçel üçlüsüyle büyüdüğüm için bu eksiklik beni epey zorladı. Dondurma da başka bir zorluktu; çünkü tam bir dondurma bağımlısıyım. Vegan dondurmalar tatmin etmediği için tamamen bırakmayı tercih ettim ve bu süreçte eskiden sevmediğim sorbeyi keşfettim. İnsan gerçekten enteresan, zor durumda kalınca daha önce sevmediği şeylerle barışabiliyor. Yemek dışında, tasarım deri ceketlerim ve çantalarımdan vazgeçmek de zor oldu. Üzerimde deri taşımak istemiyorum ancak ufak deri detaylı ayakkabı ve kıyafetlerimi tamamen atmadım; hâlâ kullanıyorum. Vegan olmak, bütçenizin bir anda gardırobunuzu yenilemesine olanak tanımıyor. Yeni bir şey satın almıyorum ama sahip olduklarımı da tamamen çöpe atmıyorum. Bu, tamamen ekonomik bir denge meselesi.

Ilımlı veganlık fikri nasıl ortaya çıktı?

Ilımlı veganlık fikri, veganlarla tanışmaya başladıktan sonra şekillendi. Açıkçası, bazı veganların oldukça radikal ve dışlayıcı bir yaklaşımı olduğunu fark ettim. Sert eleştiriler ve yüksek beklentiler, veganlığa yeni adım atanları caydırabiliyor. Bu tür bir tavır, hayvanların hayatını kurtarmak isteyenler için bile ürkütücü bir hal alabiliyor. Ne yazık ki, bazı insanlar veganlıklarını bir kimlik ya da üstünlük aracı olarak görüyorlar.

Benim amacım insanları yargılamak değil; ne kadar çok hayvanın hayatı kurtulursa o kadar iyi diye düşünüyorum. Hoşgörü, bu konuda da hayati bir öneme sahip. Vegan olmaya çalışan insanları cesaretlendirmek, uzun vadede daha fazla değişim yaratacaktır. Biz kimiz ki başkalarını sınıflandırabiliyoruz, bu çok yanlış bir tutum.

 İnsanın içinin rahat olmasının verdiği huzur hiçbir yemekte yok! 


Veganlık genelde “vazgeçişler” olarak tanımlanıyor. Sen ise bunu hayatın tadını çıkarma yöntemi olarak görüyorsun. Bu dengeyi nasıl kuruyorsun?

Kesim alanlarında acı çeken hayvanların görüntülerini gördüğünüzde içinizin sızladığını bilirim. Veganlık, bu vicdan azabını azaltmanın bir yolu. Tabii ki tüm hayvanları kurtarmak mümkün değil; bunu romantik bir hayal olarak görüyorum. Günümüz tüketim dünyasında bireysel keşiflerle olacak bir şey değil bu. Ancak, karnımı doyurmanın hayvanları öldürmeden mümkün olduğunu bilmek, beni bu yolda motive ediyor. Lezzetli ve keyifli bir şekilde beslenirken bu dengeyi korumak mümkün. İnsanın içinin rahat olmasının verdiği huzur hiçbir yemekte yok! Dünya üzerinde yiyecek çok şey var, bazı şeylerden vazgeçiyorsun belki ama iç huzur daha önemli değil mi? Bence öyle!

Şehir hayatında vegan kalma fikri bana hep zor gelmiştir. Şehirde veganlık gerçekten zor ve pahalı mı?

Bu büyük bir yanılgı. Türkiye'de her şey pahalı, bunu kabul ediyorum ancak veganlık özelinde böyle bir durum yok. Yurt dışında bitkisel bazlı alternatifler genellikle hayvansal ürünlerle benzer fiyatlarda. Türkiye'de ise pazardan alışveriş yaparak oldukça uygun fiyatlı bir şekilde vegan bir mutfak kurabilirsiniz. Dışarıda yemek biraz daha zor olabilir, çünkü birçok restoran çorbalarda bile et bulyon kullanıyor. Ancak bu, tamamen alışveriş ve yemek yapma alışkanlıklarıyla alakalı bir durum. Vegan olunca her gün vegan köfte yemiyorsun zaten. Vegan köftenin ülkemizde pahalı olması seni bağlamıyor bu yüzden. Ben zaten hayvansal ürünlerden uzaklaşmışım, neden şekil ve tat olarak bu ürünlere benzeyen bir şey yiyeyim ki?

Yeni başlayanlar için tek bir tavsiye verecek olsan, bu ne olurdu?

Bir anda her şeyden vazgeçmeye çalışmayın! Kademeli bir geçiş çok daha sağlıklı. Ben önce kanatlı hayvanları, sonra kırmızı eti bıraktım. En son sevmediğim deniz ürünlerini bırakarak vejetaryen oldum.

ilimli-veganlik.png

Alışkanlıklarınızı bir anda değiştirmek zor olabilir ancak zamanla vücudunuz ve zihniniz bu yeni düzene adapte oluyor. Kitabım Ilımlı Vegan’da bu geçiş sistemini anlatıyorum.

Ben zaten hayvansal ürünlerden uzaklaşmışım, neden şekil ve tat olarak bu ürünlere benzeyen bir şey yiyeyim ki?


En çok şaşırdığın vegan ürün hangisiydi? 'Neden daha önce keşfetmemişim' dediğin oldu mu?

Rakı sofrasındaki mezelerin çoğunun vegan olduğunu fark etmem beni şaşırttı. Yoğurt eklenenleri çıkardığınızda harika bir sofra kurabiliyorsunuz. “Neden daha önce keşfetmemişim?” dediğim ürün ise karnabahar. Birçoğumuz gibi kokusu yüzünden yıllarca uzak durmuştum. Meğer karnabaharla çorba yapmak ya da tavada zerdeçalla çevirmek gibi inanılmaz lezzetli ve pratik tarifler varmış.

Günümüzde veganlık bir trend mi yoksa gerçek bir dönüşüm mü? Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsun?

Bence bu durum %50-%50. Sosyal medya sayesinde veganlık bir statü göstergesi ya da grup aidiyeti olarak benimsenebiliyor. Ancak, bu kişiler arasında trendin ötesine geçen ve veganlığı gerçek bir dönüşüm olarak yaşayanlar da var. Bu yüzden artık “veganım” demektense “bitkisel besleniyorum” demeyi tercih ediyorum. İnsanlar sürekli aynı soruları sorunca bunalmamak elde değil. Ben sadece elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum; ne bir kahramanım ne de ulvi bir yolda yürüyorum.

cemre.JPEG
Cemre Bosnalı Zeydanlı
Web Direktörü
Kariyerine basılı yayında başlayıp ardından dijital yayıncılıkta tecrübe kazanan Cemre, Cosmo’daki görevinin yanı sıra İstanbul Moda Akademisi’nde Online Editörlük dersleri veriyor ve yoga eğitmenliği yapıyor. Hem yayıncılık hem yogaya dair öğrendiklerini çevresine, öğrencilere ve okuyuculara aktarmayı çok seviyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık