Icon Effect: Bartu Küçükçağlayan

Aleyna Tilki, kendi jenerasyonunu şekillendiren ikonlarla bizim için bir araya gelmeye devam ediyor.
YAZAR:
2.png
Eşofman Takımı: Adidas (Shopigo), Ayakkabı: Adidas x Pharrell Williams, Yüzükler: Har Jewelry

Icon Effect serisinin bu ayki konuğu, sahnede ve ekranda kendi kurallarını yazan Bartu Küçükçağlayan. 2 Mart’ta İstanbul House of Performance’da gerçekleşecek akustik konseri öncesinde buluşuyoruz onlarla. Dikkat, bu sohbet çok derinlere götürebilir!

Sonsuza kadar sahnede olmak istiyorum.

Bartu Küçükçağlayan’ı anlatmaya çalışmak, kopuk bir uçurtmayı tarif etmeye benziyor. Bir bakıyorsun ekranda kendiyle dalga geçiyor, bir bakıyorsun sahnede deli gibi dans ediyor, sonra birden şarkılarıyla içini paramparça ediyor. Onu nereye koyarsan koy, kendi kurallarını yazıyor. Bir karaktere bürünüyor ama çok da inanmıyor, sahneye çıkıyor ama sadece şarkı söylemiyor, bazen sadece susuyor ve bundan bile bir hikaye çıkıyor. Onunla sohbet etmek çoooook eğlenceli çünkü asla tahmin ettiğin cevabı vermiyor! Karşınızda Sayın “Canavar Banavar” ve onun kendi evreninde kaybolup giden halleri.

4.png
Eşofman takımı: Adidas (Shopigo) Ayakkabı: Adidas x Pharrell Williams

Ortak noktamızla, müzikle başlıyorum. Şarkılarını söylerken genelde teatral bir yaklaşımın var. Hiç kendini başka bir karakterin yerine koyup söylediğin oluyor mu? Varsa hangi karakterler?

Teatral bir tavrım var, evet. Öyle billur sesli biri olmadığım için şarkıyı anlatıyormuşum gibi düşünüyorum. Söylerken değil de, gördüğüm insanların bazı hareketlerini alıp sahnede kullandığım da oluyor. Mesela Nadal diye bir tenisçinin tikleri var; servis atmadan önce onları yapıyor. Ben de şarkımın bir yerinde onun tiklerini yaparak söylemeyi seviyorum. Kendime küçük eğlenceler işte.

Kariyer, yaptıklarınla değil de yapmadıklarınla oluyor.

Yazım sürecinde kendi duygularını anlatmak dışında bazen insanlarla, toplumla veya bir eşyayla empati yapıp yazdığın şeyler var mı peki?

Aslında kendim olarak başlıyorum, sonra onu bozmaya çalışıyorum. Şanslıysam ve içimden çıkan sesi yönlendirip başka bir hikaye yakalayabilirsem, şarkıda onun peşinden gidiyorum. Mesela ‘Tayyar Ahmet’in Sonsuz Sayılı Günleri’nde ben yokum, bir adamın hikayesini anlatıyorum. Eşya dersen de o şarkıda ‘asansör’ var.

IMG_0307 copya copyaa.jpg
Aleyna’ya ait Yüzükler: Har Jewelry Bartu kıyafetler:
Ceket: Gökhan Yavaş Pantolon: Les Benjamins Kolye: Studio Noid Yüzükler: Har Jewelry

Biraz da obsesif biri

Sahneye geçelim. Orada kendini en güvende hissettiğin anı sorsam?

Bazı şarkıların bazı yerlerinde, biraz da obsesif olduğum için, aynı şeyleri yapıyorum. Böyle iki-üç tane şarkımız var. Genelde seyirciye sırtımı dönüp bütün grup arkadaşlarımın gözlerinin içine teker teker bakıp onları yakalamaya çalıştığım zamanlar oluyor. Seviyorum o anları.

Seyirciyle arandaki bağı nasıl tanımlarsın?

“Kıymetli bir bağ” diye. Karşında bir kişi varmış gibi ama aslında milyonlar varmış gibi de aynı zamanda. Hepsinin farklı bir tavrı olmuyor; hoşuma giden bir aynılık var kalabalıkta.

8.png
 Ceket: Gökhan Yavaş Kolye: Studio Noid

Çok güzelmiş. Ben o aynılığı hiç yaşamadım. 

Bulursun ya, daha vaktin var bence.

Hayranlık ve sevgi arasında ince bir çizgi var. Sence fanların sana hayran mı yoksa seni seviyorlar mı?

Nerede okuduğumu pek hatırlamadığım, bayağıdır etkisi altında olduğum bir laf var: “Kabul edilmiş kıskançlığa hayranlık denir.” Birine hayransam başta kıskanıyorum; sonra bakıyorum, o kıskançlık bir işime yarıyor. Kıskançlıktan kurtulduğumda bir ilişkiye dönüşüyor aramızdaki. Orada hayran olduğumu anlıyorum işte. Acaba insanlar beni seviyorlar mı, hayranlar mı? Ya her zaman değil de bazen sevsinler. Vazgeçtim, hayran olsunlar bana.

Sahnedeki kendini bir hayvana benzetsen?

Zebra. Çizgili çünkü.

Kaygı yılansa yaratıcılık kuyruğu

Sahne senin için ne ifade ediyor?

Sonsuza kadar sahnede olmak istiyorum. İki hafta bile çıkmayınca eksikliğini hissediyorum. Pandemide bir daha asla geri dönemeyeceğimi düşünüp konser videolarına, fotoğraflara bakıp aşırı üzüldüğümü hatırlıyorum. Şimdi bazen konserlerde bazı anların kafamda fotoğrafını çekiyorum. Sanki bir gün böyle olmayacak, o yüzden kendime “Şu anın böyle bir fotoğrafını çek, as duvara” dediğim zamanlar oluyor.

15.png
 Tulum: Ahmet Can Hızlı

Peki oyuncu olmanın müziğine nasıl bir etkisi oluyor?

Oyuncu olmanın değil de sanat eğitimi almış olmanın bir etkisi var. Bunu oyunculukla kısıtlamayayım; kendini ifade etmek için ne kullanırsan kullan, sanat yoluna bir kere baş koydun mu her türlü işine yarıyor. Onun dışında, ne bileyim, sahnede poz kesebilmek işime yarıyor.

Kariyerin seni tatmin ediyor mu?

Hangi kariyerim? Müzik mi, oyunculuk mu? İkisi de ediyor gerçi. İçime sinsin diye de bayağı bir uğraştım. Kariyer, yaptıklarınla değil de yapmadıklarınla oluyor.

İkisinde de kendini ifade edebildiğini ve anlaşıldığını hissedebiliyor musun?

Kendimi ifade edebildiğimi hissediyorum. Anlaşılmak da umrumda değil ya. Herkes istediğini anlayabilir.

12.png
 Takım: Gökhan Yavaş

Kaygı duygusu yaratıcılığını tetikler mi?

Tetikler. Hatta ikisi birbirini kovalıyor galiba, yılan veya kuyruk gibi.

Canavar Banavar vs. hayat ve konseptleri

Kendini “cesur biri” gibi hissediyor musun? Ya da baskı altında hissettiğinde ne yaparsın?

Çok uzun bir süre aşırı korkusuzdum. Korkusuz olmak demek cesarete denk gelir mi? Ama evet, hayatın bir dönemini cesur olarak geçirdim. İyi bir cesaret değil de, tehlikeli cesurluk diyebilirim. Baskı altında hissettiğimde ise unuturum; uzanırım, aklım gider, oradan kaçar.

Hayat tavsiyesi de kapalım: Kendi potansiyellerini gerçekleştirmenin olmazsa olmazları nelerdir?

Arkadaşlar, başka insanlar... Tek başıma bir işe yaramıyorum. Sevdiğim, inandığım ve güvendiğim bir kalabalığa ihtiyacım oluyor.

WhatsApp Image 2024-09-19 at 16.50.38.jpeg
Cosmo Ekibi
Ekip
Cosmo'nun kolektif düşünceleri ve fikirleri burada. Beraber yazdık diyelim :)
Haftalık