Aleyna Tilki Sordu Teoman Cevapladı

Aleyna Tilki, Cosmopolitan Türkiye’de kendi jenerasyonunu şekillendiren ikonlarla bir araya geliyor.

YAZAR:
TEOMAN_ALEYNA_0432 copy.jpg

Aleyna Tilki, Cosmopolitan Türkiye’de kendi jenerasyonunu şekillendiren ikonlarla bir araya geliyor. İki sayıda bir yayımlanacak Icon Effect serisinin ilk konuğu, Türkiye’nin rock efsanesi: Teoman. Hazır olun, bu sohbet çok konuşulacak!

Teoman: Rock yıldızı olmak lanettir. 

Hikayesi, duruşu, müziği ve her haliyle barışık hissettiren tarzıyla Teoman, tüm jenerasyonlar için bir özgürlük simgesi. Müziği, bizi geçmişten geleceğe taşıyan bir zaman kapsülü gibi; onun gözünden olgunlaşmayı ve yaşamdan tatmin olmanın gerektirdiği öncelikleri anlamaya çalışmak ise apayrı bir ufuk açıyor. Tüm varoluşuyla gerçek bir rock yıldızıyla röportaj yapmak çoooook eğlenceli. Karşınızda Sayın Bay Rock Yıldızı Teoman ve onun “Artık genç değilim” halleri…

TEOMAN_ALEYNA_0641 copy.jpg
Aleyna Tilki Elbise: Maison Generation 78, Teoman Tüm kıyafetler kendisine ait

Aleyna Tilki: Ben büyümenin ve olgunlaşmanın her anlamda sahiplenmeye değer ve eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Olgunlaşmak sence seksi ve cool bir şey mi?

Teoman: Öncelikle şunu söyleyeyim; erkekler olgunlaşmaz, olgun rolü yapar. Ben de artık o rolü oynuyorum. Seksi veya cool olduğu için değil, tam tersine komik olduğu için.

Çocukken oynadığımız oyunlar, ileride nasıl bir oyuna dönüşüyor? 

Hayat zaten bir oyundur. Küçükken saklambaç oynardım. Şimdi ise sanatçıyı ve rock yıldızını oynuyorum. İnsanın sahnedeki kişiyle, gerçek kişiliğini ayırması daha iyidir. Meslek bizlere statü gibi şeyler sağlar, insanlar sizi o meslekle
tanımlarlar. Ama kişi kendini mesleğiyle, ünüyle tanımlamamalı bence.

Hiç ünlü olmasaydın, nasıl bir insan olurdun?

Benim ünlü olmam zorunluydu. Küçük yaştan beri istediğim mesleklerin hepsi ün odaklıydı.

Senin için ünün getirdikleri ve götürdükleri neler?

Özellikle rock yıldızı olunca her şeyin büyüğüne ve kolayına alışıyorsun ama bu her zaman iyi bir şey değil. Hep söylerim, rock yıldızı olmak bir lanettir. Hayata ve kendine dair bir anlam kayması yaratıyor.

Türkiye'nin Kibirsiz Teoman Abisi 

Magazin basınıyla geçmişten gelen karmaşık bir ilişkin var. Son iki yıldır da kibirden uzak, bazen troll olabilen bir persona yarattın. Bu personayı bilinçli mi yarattın? 

Bilinçli yaptım. Şimdiki magazinci çocuklar, bana uzun zamandır çok saygılı davranıyorlardı. Eski magazinciler gibi değiller bunlar, tatlı çocuklar. Ben de şöyle düşündüm: Ünsüz biri olamayacağım, kendimi de kapatmak istemiyorum. Star afra tafrası zaten bana göre bir şey değil. “Bari” dedim, “Türkiye’nin kibirsiz Teoman abisi” olarak geçireyim bundan sonra hayatımı. Magazincileri de hiç kırmayayım boş yere. Abuk sabuk cevaplar vermeye başladım ve
çok eğlendim bundan. Nasıl olsa gizemli bir figür yaratmak zaten bana hep komik gelmişti. Sıcak olayım ve seyredenleri gülümseteyim dedim. Hiç ciddi ve artistik cevaplar vermiyorum mecbur kalmadıkça.

Müzik geçmişten geleceğe, gelecekten geçmişe, ışınlanmayı çoktan icat etti, sen zamansız müzikler yapan biri olarak zamanı nasıl tanımlıyorsun? 

Mesela bana göre zaman anla köklenip geçmiş ve geleceğin aynı anda genişlediği hareket ettiği bir kavram… Zaman elimizden akıp gider, durdurulamayan bir şey… Senin değil, benim yaşımda olunca, aynı zamanda korkutucu bir şeydir de. Benim yaşımda, zamana dair en önemli konu, ‘o’ konuda sakin olmaktır. Herkese olan, bize de olacaktır. Bir gün gelecek ve artık bu dünyada yaşamayacağız. Güzel bir söz vardır gelecek korkusuna dair… Belki okuyuculara da, bana hissettirdiklerini hissettirir diye burada tekrarlayacağım: “Belki de endişelendiğiniz o gelecekte, siz olmayacaksınızdır.” 

Yaşlanmadım, Artık Genç Değilim

Yaşlanmaktan korkuyor musun?

40 yaşıma bastığım günden itibaren yaşlanmaktan ölesiye korktum. 50 yaşımı düşününce bayılacak gibi oluyordum. Yakında 57 olacağım, tamamen bitti o korku. Benden küçük olan arkadaşlarıma hep söylüyorum: "Yaşlanma korkusunun bittiği an, yaşlandığını kabul ettiğin an" diye. Fakat kendime bir söz verdim "yaşlandım" yerine "artık genç değilim" diyeceğim. Çok rahatlattı beni bu laf.

İlk yaşlanma korkusunu ne zaman hissettin?

Bir üniversite arkadaşım var, o bana yıllardır hatırlatıyor. Üniversitedeyken hep yaşlanmayı ve ölümü konuşurmuşum. Dalga geçiyor benimle. “Sen 20 yaşındayken en büyük korkun yaşlanmak ve ölmekti” diyor.

Öyle miydi?

Ölüm korkusu bende kendimi bildim bileli var. Daha ilkokulu bitirmeden babamı, amcamı, anneannemi ve iki kuzenimi kaybettim. Ölüm düşüncesi beni hiçbir zaman bırakmadı. Ölümden ödüm kopar ve hayatı da hiç sevmem.

Alkol psikolojiyi çok bozan bir şey. Benim gibi kendini bildi bileli depresyondan mustarip kişiler için tam bir zehir. Zaten zihnim de zehirler beni hep. Zihnimi terbiye etmeye çalışıyorum, düşünce yapımı. Meditasyon yapıyorum.

Eskiden sevmezdim pek mezarlıkları. Ama son yıllarda birçok arkadaşımı kaybediyorum. Ve onlara karşı her zaman son görevimi yapıyorum; cenazelerine gitmek, mezarlığa kadar onlara eşlik etmek ve gömmek. En son Mazhar Alanson’un kızını kaybettik. Benim Mazhar abiye artistik bir vefa borcum var. Kafam karıştığında ona giderim, o benim kayan şaftımı düzeltir konuşarak. Hep söylediğim bir şeydir; Mazhar olmasa ben de olmazdım.

Meditasyon, Cafe ve Üç Kahve 

Her sabah uyandığında evden çıkıp favori kafene gittiğini duymuştum. O kafeye gitmek senin için ne anlama geliyor? Lokal hissetmek, sabah evden dışarı adım atarak sevdiğin bir yere ulaşmak bence de büyük lüks bu arada…

Ben küçük şeylerden zevk alan biriyimdir. Sabah kalkar, meditasyon, duş yapar ve kafeme giderim. O kafede kimseyle konuşmam, üç tane filtre kahve içer ve ağaçları seyrederim. Uzunca bir süre… Bir saat kadar. O sırada günümün planını da yapmam. Zaten günümün planını daha önceden yaptığım ve takvimime yazdığım için… Bu ritüel beni sakinleştirir ve kafamın doğru çalışmasını sağlar. Sonra da o gün yapacaklarımı sırasıyla yaparım. Önemli ya da önemsiz olması fark etmez, hepsini iyi bir şekilde yapmaya çalışırım.

Ülkenin en büyük rockstar’ısın, bedenin çok eğlendi, çok yıprandı ama çok iyi görünüyorsun. Kendine iyi bakman gerektiğini ne zaman anladın?

Dört yıl önce. Pandemi sonunda. Bedenimden önce psikolojimi düzeltmem gerektiğini anladım. Egzersiz yapıyorum ama beden sağlığı için değil, kafa sağlığı için. Beden yıpranmasının çaresi yok, yaşla olacak. Ama gelecek yıllarda kafam düzgün işlesin istiyorum ve psikolojim üzerine yoğunlaşıyorum. Zaten fiziksel sağlığım benim yaşımda biri için çok çok iyi; annemin sağlam genleri sayesinde… Onca yıpratıcı bir hayat yaşayan herhangi biri şu anda dökülüyordur.

Son Zihin Terbiyecisi

İçkiyi çok azalttın ve meditasyon yaptığını biliyorum. Başka neler yapıyorsun kendine iyi bakmak için?

Erken yatıp, erken kalkıyorum. İçkiden uzak durmaya çalışıyorum. Alkol psikolojiyi çok bozan bir şey. Benim gibi kendini bildi bileli depresyondan mustarip kişiler için tam bir zehir. Zaten zihnim de zehirler beni hep. Zihnimi terbiye etmeye çalışıyorum, düşünce yapımı. Meditasyon yapıyorum.

Meditasyona nasıl başladın?

Meditasyona 17 yaşında başladım aslında. Huzur arayışım o günlerde de vardı. Ara ara tekrar döndüm. Artık gündelik rutinim içerisinde yer alıyor. 13 yıl önce Shadow yoga yapmıştım. Tekrar deniyorum. Hatta çikong egzersizlerini de bütün bu komboya soktum. Sabaha onlarla başlıyorum. Ben hiçbir zaman tam huzurlu biri olamayacağım. Ama çok huzursuz biri olmamayı hedefledim. Yapabildiğim kadar. Onun dışında fitness ve pilates de yapıyorum.

TEOMAN_ALEYNA_0598.jpg

İki baskın duygu: Huzursuzluk ve can sıkıntısı. Hayatında yaptığın her şeyin temelinde bu ikisi var diyebilir miyiz? Onları nasıl tarif edersin?

Benim gibi çok melankolik insanlar huzuru dışsal şeylerle bulamıyorlar. Ama beni başarılı biri de yaptı tabii o melankoli. Artık ona ihtiyacım yok, başarıya da ihtiyacım yok. Zaten asıl başarı huzur. Can sıkıntısına gelirsek, canım hâlâ sıkılıyor. Kaynağı kurutma peşindeyim. Çok kez denedim bunu ama en kararlı dönemimdeyim. Çabam ben ölene kadar sürecek. Hiçbir zaman kurtulunamayan hisler bunlar. Sadece hayatı zorlaştırmasını azaltmak istiyorum o hislerin.

Egzersiz yapıyorum ama beden sağlığı için değil, kafa sağlığı için. Beden yıpranmasının çaresi yok, yaşla olacak. Gelecek yıllarda kafam düzgün işlesin istiyorum ve psikolojim üzerine yoğunlaşıyorum.

TEOMAN_ALEYNA_0378 copy (1).jpg
Aleyna Tilki Kıyafetler: Takım: Merrrit, Çizme: Umut Kaya

18 yaşındaki Teo’ya bir şey söyleyecek olsan ne söylerdin?

İçindeki boşluğu başarıyla dolduramazsın. Sakin ol. Kendinle kavga etme, iyi geçin.

Her şeyin Başı Sağlık, Ruh Sağlığı 

Geçmişe baktığında hayatının ne kadarından pişmansın? Başa dönsen neleri farklı yapardın?

Beni depresyondan depresyona sürükleyen sağlıksız yaşamımı daha sağlıklı yapmaya çalışırdım. Geri kalanı önemli değil. Her şeyin başı sağlık, özellikle ruh sağlığı.

İnsanlar bir şeyler dayatmaya çalıştığında kendini bu durumdan nasıl çıkartıyorsun?

Benim bir şarkımda şöyle bir söz vardır: Dikkat et, sadığımdır sadece kendime. İnsan kendine sadık olmalıdır her şeyden önce. Kolay değildir bunu yapmak. Biz değişiriz, fikirlerimiz de değişir. Ama genelde birilerine söz vermekten kaçınırım. Sonradan sözümden dönersem pişmanlık yaşamayayım diye. Kimseye yük olmamaya çalışırım. Aynı zamanda kimsenin yükünü de taşımamaya…

Yatışan Hormonlar 

Sence sanatta, müzikte erotizmin ve cinselliğin sınırları var mı? Bir rockstar olarak sen hiç otosansür uygulamak zorunda kaldın mı?

Gençken daha pervasızdım. Erotizm ve cinsellik gençlikte güzel dururken, bir yaştan sonra onun limitlerini indirirsiniz. Kendimden değil, Brad Pitt’den örnek vereyim. Birkaç sene önce, artık filmlerde erotik sahnelerde yer almayacağını, vücudunu sergilemeyeceğini söyledi. Ben de aynı fikirdeyim onunla.

Flört mü seks mi daha heyecanlı?

Seks. Flört heyecanlı değil benim için.

Sekse bakış açın değişti mi?

Hayır, değişmedi. Değişen şey, yaşla yatışan hormonlarla daha düşünerek kurguladığım cinsel hayatım. Sanıyorum Michel Foucault’un bir lafıydı, “Seks bastırılmıyor, kışkırtılıyor” yazardı kitaplarından birinde. Hakikaten de öyle. Hayatın merkezi değil, eşlikçisi bana göre. Seks üzerine bir hayat kurulamaz.

Eski aşklardan öğrendiğin en büyük ders?

Hepsinin günü gelince bittiği.

Hayatının en büyük aşkı kimdi?

Eski eşimdi. Evlendiğimiz zamandan çok çok önceleri aşık olmuştum ona.

Künye

Fotoğraf: Fethi Karaduman

Moda Editörü: Kumru Kermen

Video: Dükkan Production

Saç: Engin Aktaş 

Makyaj: Bedirhan Aydın

Prodüksiyon: Meltem Çoşkun

Fotoğraf Asistanı: Volkan Demir ve Ayhan Erden

Moda Editörü: Gizem Çıldız ve Rüya Tekçe 

Makyaj Asistanı: Helin Özbek

Prodüksiyon Asistanı: Ozan Erdem Bahtiyar ve Doruk Efe Çamlı

Mekan: Zihni Bar

Cosmo Ekibi
Ekip
Cosmo'nun kolektif düşünceleri ve fikirleri burada. Beraber yazdık diyelim :)
Haftalık