Bade’nin Müzikal Evreni: Naif, Nostaljik ve Özgür

"Cosmo Spot": Sahne onun oyun alanı, müzikse en büyük tutkusu.
YAZAR:
Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_6019.jpg

Sahnenin ışıkları yanıyor, ritim yükseliyor ve Bade, müziğin kollarında hayat bulan bir hikayeyi anlatmaya başlıyor. Güçlü sesi, sahnedeki enerjisi ve dansa davet eden melodileriyle onu dinlediğinizde, sadece bir şarkıya değil, bir ruh haline kapıldığınızı hissediyorsunuz. Bade için müzik, hem bir isyan hem de bir özgürlük alanı. Kimi zaman baş döndüren bir dans pisti, kimi zamansa gözlerinizi kapatıp kaybolduğumuz bir hayal dünyası. Peki, bu hikayenin arkasındaki gerçek ne? Kendini sahneye, müziğe ve eğlenceye adamış genç bir sanatçı olarak Bade, ilhamını nereden alıyor, müzikle kurduğu bu bağı nasıl besliyor? Özgürce dolaşan bir sound’un içinde, onunla birlikte bu özgün dünyaya adım atıyoruz. 

Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_5871.jpg

4 yaşında piyano derslerine başlamışsın ve çok genç yaşta müzikle tanışmışsın. O küçük Bade, büyüyüp böyle bir müzikal yolculuğa çıkacağını hayal eder miydi?

Küçük yaşlardan beri müzikle ilgili bir şeyler yapacağımı hissediyordum. Müziğin içine doğdum ve müzikle iç içe büyüdüm. Çok küçükken veteriner olmak gibi bir hayalim vardı. Sonra müzikle daha yakından ilgilenmeye başlayınca müzik terapisti mi olsam diye düşündüm. Küçüklüğümden beri hep insanlara, canlılara iyi gelmek, şifa olmak gibi bir isteğim var. Şarkı yazmaya başladıktan sonra ürettiğim müziğin de aslında insanlara iyi gelebilmek adına bir kanal olduğunu keşfettim ve yolculuğuma böyle başladım.

Şarkı yazmanın insanlara iyi gelebilecek bir kanal olduğunu keşfettim ve müzik yolculuğuma böyle başladım.

Ben müzisyen olmak istiyorum dediğin ilk anı hatırlıyor musun?

Müziği her zaman hayatımın önemli bir parçası olarak görüyordum; üzerine çalışıyor, kendimi geliştiriyordum. 13-14 yaşlarındayken bir ses yarışmasına katıldım ve sahnede olmanın, şarkı söylemenin beni gerçekten mutlu ettiğini fark ettim. O dönem kendi şarkılarımı yazabileceğimi pek düşünmüyordum, daha çok başkalarının şarkılarını söyleyen biri olurum sanıyordum. Ancak zamanla şarkı yazmaya başladım ve bundan aldığım keyfin bambaşka olduğunu anladım. O yaşlarda ailemle bir konuşma yaptık; “Ne yapmak istiyorum? Nereye yönelmeliyim?” diye sorgularken onların da desteğiyle üniversitede müzik okumaya ve bir kariyer olarak sürdürmeye karar verdim.

Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_6026.jpg

Son şarkın "Meyhane Manhattan" kulağa hem romantik hem de oldukça sıra dışı geliyor. Bu şarkıyı yazarken nasıl bir ruh halindeydin?

Meyhane Manhattan” aslında Ozan’ın yaptığı bir beat ile başladı. Dinleyince çok sevdim ve uzun süre “Bana atsana, üstüne bir şeyler yazasım var,” dedim ama atmadı. İki üç ay boyunca bekledim. Sonra artık ısrarla isteyince attı. Bir gün trendeyken kulaklıkla dinleyip üstüne bir şeyler yazmaya başladım. Çok alışık olmadığım ve normalde yazmadığım bir şekilde çıktı, daha rap’e yakın bir tarzda. “Meyhane Manhattan” aslında benim Amerika'da öğrenciyken her hafta sonu şarkı söylediğim mekanın ismi. Evimden, ailemden uzaktayken Meyhane Amerika'daki ikinci evim gibi olmuştu benim için. Zor zamanlarda bana güç veren, desteğini hep hissettiğim bir yerdi. Şarkıyı yazdığım zamanlar biraz daha özgüvenli hissetmeye ihtiyacım vardı. Sözler, o günleri, Amerikayı ve meyhaneyi yad ederken çıktı. O yüzden galiba nostaljik hissediyordum diyebilirim.

Watch on YouTube

"Bade" EP’si nasıl bir ruh halinde doğdu? İlk EP’n olması bu süreci senin için daha özel ya da zorlayıcı kıldı mı?

İlk EP'yi yazmaya başladığım, şarkıların ilk oluştuğu zamanlar pandemi dönemiydi. İstanbul'da tek başıma bir evde yalnızdım ve biraz ümitsiz hissediyordum. Ekipmanlarım sadece bir mikrofon ve midi klavyeydi. Her gün bir şeyler yazıyordum ve galiba o dönem bana ümit veren tek şey müzik üretmekti. Bir noktada Kenan Doğulu sürece dahil oldu ve EP’nin prodüksiyonunu birlikte tamamladık. Onun rüya gibi bir stüdyosu var. Oraya gidip gelmeye başladım. O dahil olunca benim için çok daha keyifli ve kolektif bir hal aldı süreç. Özellikle hepimizin evlere kapandığı ve yalnızlaştığı bir dönemde, birlikte dayanışma içinde olmamız ve birlikte üretebilmek benim için çok özel ve anlamlıydı. Zorlukları ise şöyleydi: Benim bir prodüktör olarak ilk deneyimlerim olduğu için biraz deneme yanılma ve öğrenme süreciydi benim için. Ama iyi ki de öyle olmuş diyorum. Çünkü gerçekten ilmek ilmek işledik şarkıları. Birlikte bir şeyleri yolda öğrenerek tamamladık ve böyle olması bence bu projeye duygusunu ve özgünlüğünü veren etkenlerden biri diye düşünüyorum. Sonra pandemi bitimine doğru her şeyi tamamladık ve evrene bıraktık.

Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_6120.jpg

Müziğini tanımlamak için sadece üç kelime seçmen gerekse, hangilerini seçerdin?

Naif, nostaljik ve özgür derdim galiba.

Eğer bir şarkın bir aşka dönüşseydi, kimin kalbini çalmak isterdi?

Evde Yok” şarkım, güç sahibi olup gücünü kötü amaçlı kullanan, insanları ayrıştıran ve baskılayan herkesin kalbini fethetsin ve baştan aşağı değiştirsin isterdim. 

Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_5846.jpg

Şarkı yazma sürecin oldukça kişisel ve samimi görünüyor. Üretim sürecin nasıl ilerliyor?

Şarkı yazma sürecim benim için genelde bireysel başlıyor. Evde piyano başında bir akor dizilimi üstüne takılırken çıkıyor ya da bilgisayar başında bir beat yaparak başlıyor her şey. Ve genelde tek başıma olmayı seviyorum. Özellikle şarkıların ilk oluşum süreçlerinde çok kalabalık session yapmayı seven biri değilim galiba. Söz yazarken de kendi sesimi, kafamın içini dinlemeyi seviyorum. Genelde prodüksiyonu bir yere kadar getirdikten sonra, ya kendim devam ediyorum ve son haline getiriyorum ya da zevkine güvendiğim, iyi anlaştığım müzisyen arkadaşlarımla paylaşıyorum. Onlar bambaşka şeyler katıyor. Şarkı büyüyor, değişiyor, genişliyor ve son halini alıyor.

İlk sahneye çıktığın anı hatırlıyor musun? O an içinden "Bu iş tamam!" dediğin bir his geldi mi yoksa ayakların biraz titredi mi?

Kendimden o kadar emin değildim. Galiba 4-5 yaşlarındaydım. İlk piyano konserimi vermek için sahneye çıkmıştım. Bittiğinde selam vermeyi unutup hemen kulise koşmuştum. Çok heyecanlıydım. Hala öyleyim. Bu arada galiba kendimden hiçbir zaman %100 emin olmadım sahnedeyken. Sahnede olmak benim için büyüleyici bir deneyim olduğu kadar korkutucu da. Her zaman özgüvenli hissetmiyorum açıkçası. Yeni yeni, daha fazla sahnede bulundukça ve görünürlükle ilgili yasadığım kaygı yatıştıkça, iyi hissettiren türden heyecanı yaşayabilmeye başladım. Kesinlikle değişken bir süreç benim için.

Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_6044.jpg

Kariyerinde dönüm noktası dediğin an hangisiydi?

Galiba tek bir dönüm noktam yok veya daha olmadı. Ama kelebek etkisi yaratan küçük küçük dönüm noktacıkları var hayatımda. Çocukluğumdan bu yana tanıştığım insanlar, müzik okumaya karar vermem, Amerika'daki meyhanede çalışmaya başlamam gibi. Böyle birbirini besleyen küçük dönüm noktacıklarım var.

Eğer müziğin bir parfüm olsaydı, nasıl kokardı? Biraz çiçeksi mi, yoksa baharatlı mı?

Daha çiçeksi bir koku olurdu. Ama girdiği ortamlara göre ve bazı tenlerin üstünde zaman zaman daha baharatlı notalar da duyduğumuz, şaşırtan bir şey olurdu galiba. 

Bade’nin "Hayır, bu benim kırmızı çizgim" dediği şey ne? (Ama bir yandan da, kırmızı çizgileri müzikte nerede aşıyorsun?)

Müzik üretirken genellikle kendime katı kurallar veya kırmızı çizgiler koymamaya çalışıyorum. Kendimi olabildiğince özgür bırakmayı tercih ediyorum. Ancak bazen başkalarının benden ne duymayı beklediği zihnimi meşgul edebiliyor. Bu durum, bazen kendi kendimi sabote etmeme ve gereksiz sınırlar koymama neden olabiliyor. Bunu yapmamaya özen gösteriyorum çünkü çok farklı müzik tarzlarını dinliyor ve seviyorum. Hepsi bir şekilde içimde bir yerlerde var gibi hissediyorum. Bu yüzden kendimi müzikte özgür bırakmak benim için çok önemli.

Ancak tabii ki bir kırmızı çizgim var. Bana özgün gelmeyen veya değerlerimle, kimliğimle uyuşmayan şeyler bana dayatıldığında kendimden ödün vermiyorum. Eğer bir şeyi yapmak istemiyorsam, bu bir müzikal fikir veya alacağım bir karar da olabilir, geri adım atmıyorum. Kariyerimde benimle örtüşen, içime sinen şeylere odaklanıyorum ve bu konuda netim. Dış seslerden çok fazla etkilenmemeye çalışıyorum çünkü ancak bu şekilde gerçekten kendime ait bir yol çizebileceğime inanıyorum.

Cosmopolitan_Turkiye_09_01_2025_Bade_Karakoç_6039.jpg

Bir gün hayatını anlatan bir film çekilse, sence soundtrack’te hangi şarkın başrolde olurdu? Ve tabii ki, o filmde kim seni oynardı?

Soundtrack'i galiba çıkmamış bir şarkım olabilir. Yeni yazdığım bir şarkı var, “Aisha” ismi. Sadece benim hayatım değil, birçok kadının hayatının soundtrack'i olabilecek bir şarkı gibi hissediyorum. Eğer yaş bir problem değilse bu soruda, Natalie Portman oynamasını isterdim. 

Bir müzik festivaline ev sahipliği yapsan, line-up'ta hangi isimler olurdu?

Oldukça karışık bir liste olurdu. Artık konser veremeyen, hatta hayatta olmayan isimler geliyor aklıma ama The Beatles, Stevie Wonder, Amy Winehouse ve Sezen Aksu kesinlikle bu listede yer alırdı. Güncel dinlediğim sanatçılardan Doechii ve Aurora line-up’ta olmasını isteyeceğim isimlerden kesinlikle. 

Eğer bir şarkına gizli bir mesaj saklayacak olsaydın, bu mesaj ne olurdu? Ve mesajı kim için bırakırdın?

Eğer geleceği görebilseydim ve henüz paylaşamadığım ama çok önemli bir bilgiye sahip olsaydım, bu bilgiyi bir şarkımın içinde dikkatli dinleyince anlaşılan bir şifre gibi saklardım galiba. Zamanı geldiğinde duyması gerekenler mesajı bulurdu. 

Gelecek projelerde bizi ne gibi sürprizler bekliyor? Spoiler alabilir miyiz?

Bu yıl ikinci bir EP çıkaracağım. Onun üstünde çalışıyorum şu an. Onun sonrasında da sene boyu çıkarmak istediğim bir sürü şarkı var. Bu sene çok daha fazla yeni müzik paylaşmak ve sonrasında konserlerde hep birlikte söyleyebilmek istiyorum. 

Fotoğraf ve Video: @canekincci
Asistanlar: @kaanetr , @kaanguzzell 

yigitcangenc1
Yiğitcan Genç
Yazar
Yiğitcan Genç, dergicilik hayatına bone Magazine & Curated Magazine dergilerinde başladı. Bant Mag., Dadanizm, L'Officiel Hommes Türkiye, Based Istanbul ve GQ Türkiye gibi yayınlarda editörlük yaptı. Dijital dünyada güçlü editoryal içerikler yaratmanın önemine inanarak üretimine devam ediyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık