Mislina Göksel ile Tasarımın ve Renklerin Dansı
Cesur hikayelerin ve renklerin bir araya geldiği büyülü bir evrende, Mislina Göksel’in dövme stüdyosundayız. Her tasarımında biraz renk, biraz çocukluk hayali ve bir tutam da cesaret gizli. İlk dövmesini sıfır bilgiyle yapan genç bir sanatçıyken, bugün bedenleri bir tuval gibi kullanarak hikayeler anlatıyor. İlham kaynağı mı? Çocukların naif dünyası, doğanın büyüsü ve insanın varoluşuna duyduğu hayranlık. Dövmenin, bir bedene işlenmiş hatıradan çok daha fazlası olduğuna inanan Mislina, her tasarımında bir duygu yansımasını büyütüyor. Göz alıcı renklerden detaylı çizimlere, onun dünyasında her şey hem eğlenceli hem de ilkel bir derinlik taşıyor. Şimdi Mislina Göksel’in yaratıcı dünyasının kapılarını aralıyoruz; çiçek desenlerinden, denizanası tasarımlarına uzanan renkli serüvenine birlikte tanık oluyoruz.
Dövme yapmaya nasıl başladın?
Dövme yapmaya üniversite yıllarımda, bir arkadaşımın vesilesiyle başladım. O dönem harçılığımı kazanmak için dövme yapmaya başlamıştım. Güzel sanatlara hazırlanıyordum ama kazanamamıştım. Ailem de başka bir bölümde okumam için ısrar ediyordu. Üniversite evimde, gelen insanlara dövme yaparak harçlığımı çıkarmaya çalıştım.
İlk dövmeni hatırlıyor musun, o an nasıl bir heyecandı?
Evet, hatırlıyorum. Neredeyse yedi yıl önceydi. Sıfır bilgiyle, birine Arnavutluk bayrağındaki çift başlı kartal simgesini yapmıştım. Fiyatı da 100 TL’ydi. O an gerçekten hem heyecanlı hem de biraz gergindim.
Çizimlerinde duygular, detaylar ve hikayeler hissediliyor. Tasarımlarını yaparken en çok nelerden ilham alıyorsun?
En çok çocuklardan ilham alıyorum. Kardeşim doğduktan sonra çocuklara karşı bakış açım değişti. O süreçte çocuk kitapları okumaya başladım ve illüstrasyonları keşfettim. Bu kitaplarda anlatılan hikayelerin, desenlere ve tasarımlara nasıl aktarıldığını görmek beni çok etkiledi. Böylece çocukların dünyasına girdim ve ilhamım da buradan gelmeye başladı.
“Bence dövme, kişinin var olma halinin bir ifadesi.”
Dövme yaptıran herkesin bir hikayesi vardır. Peki, senin için dövme nedir? Beden sanatı mı, bir tür günlük mü, yoksa bir meydan okuma mı?
Bence dövme agresif bir şey. Benim tarzım çok renkli ve eğlenceli olsa da günün sonunda, dövme yaptığım kişinin vücudunda ilkel bir yara açıyorum. Bunu, insanın kendini anlatma ve anlamlandırma isteğini gerçekleştiren bir araç olarak görüyorum. Bence dövme, kişinin var olma halinin bir ifadesi.
Dövme yaptırmanın acı-tatlı bir deneyim olduğu söylenir. Sence dövmenin en seksi yanı ne?
Bence dövmenin seksi yanı, kişinin onu taşırkenki duygularını yansıtması. Küçük bir alev desenini omuzda da yapabilirim, kasıkta da, kalçada da. Bu tamamen dövmenin yapıldığı bölgeye, desenine ve kişinin onu taşıyış biçimine bağlı.
“Keşke hiç bunu yapmasaydım” dediğin bir dövme oldu mu?
Maalesef oldu. Yaptıktan sonra “Keşke yapmasaydım” dediğim işler var. Özellikle büyük dövme projelerinden pek haz etmiyorum. Bu yüzden genelde büyük dövme işlerinden uzak duruyorum.
Hayalindeki “müthiş müşteri” kim olurdu? Hangi ünlüyü dövme koltuğuna oturtmak isterdin ve ona ne yapardın?
Victoria’s Secret modellerinden Candice Swanepoel olurdu. Bana göre dünyanın en güzel kadını. Ona, kendi tasarımlarımdan bir deniz anası dövmesi yapmak isterdim.
Cosmopolitan okuyucuları için bir dövme tasarlayacak olsan, bu nasıl bir şey olurdu?
Uzaktan bakıldığında her şeyi barındıran ama kendi içinde muntazam renkleri, çizgileri ve desenleri olan bir iş olurdu. Hem eğlenceli hem de detaylı bir tasarım olurdu.
Eğer bir dövme tasarımın kendi hayatını anlatacak olsaydı, bu nasıl bir şey olurdu?
Kendini yineleyen ve tamamlayan çizgilerden oluşan bir tasarım olurdu kesinlikle. Çünkü hayatımda her şey bir şekilde tekrar dönüp tamamlanıyor gibi hissediyorum.
Bugüne kadar yaptığın en cesur, en ateşli dövme tasarımı neydi? Ve nereye yapıldı?
Kaburga ya da sırt bölgesine yaptığım çiçek tasarımları, bence yaptığım en seksi dövmeler arasında.
Stüdyonda müzik hep arka planda akıyor, değil mi? En çok hangi şarkıyla kendini yaratıcı hissediyorsun?
Evet, müzik dinlemeyi çok seviyorum. Beni en çok yansıttığını düşündüğüm sanatçı Manu Chao. İspanyolca, Fransızca ve İngilizce şarkıları var. Onun müzikleri beni mutlu ediyor ve yaratıcılığımı artırıyor.
Dövme dışında başka bir sanat dalına el atmayı düşündün mü? Belki moda, belki heykel?
Dövme yapmasaydım seramikle ilgilenirdim. Şu anda stüdyomda seramik çalışmalar da yapıyorum. Çamura ve kile dokunmak bana çok iyi geliyor.
Sence dövme bir insanın ruh halini yansıtır mı? Eğer öyleyse, senin dövmelerin bize ne anlatıyor?
Kesinlikle yansıtır. Dövme, günün sonunda agresif bir şey; bir var olma biçimi. Benim dövme tasarımlarım da dönemsel olarak değişiyor. İlk dövmemi ailemden gizli yaptırdığımda 18 yaşındaydım ve daha sert bir tasarımdı. Şimdi ise daha sakin ve eğlenceli tasarımlar yapıyorum. İnsanların geçirdiği dönemlere göre dövme tercihleri de değişiyor.
Sen bir dövme olsaydın, tasarımı nasıl olurdu?
Baktığında iç açan, güneşin renklerini barındıran ama biraz da güneş batımını hatırlatan saçaklı bir yapıda olurdu. Deniz canlılarının hareketli yapısını seviyorum, özellikle deniz anası tasarımlarını. Bu yüzden kesinlikle doğadan bir şey olurdu.
Bir süper güç seçebilseydin, bu ne olurdu?
Kesinlikle görünmezlik olurdu!
Dövme yaparken aldığın en tuhaf istek neydi?
Bir keresinde dövme yaptıran biri “Beni tut” demişti. Ayrıca, dövme sırasında bayılanlar da oluyor. Bu durumlara alıştım diyebilirim.
Çizimlerinde hayvanlardan doğaya, duygulardan hikayelere kadar her şey var. Seni en çok ne harekete geçiriyor?
Çocukluğumda yaşayamadığım güzel hisleri, şimdi tasarımlarımla dışa vurmak istiyorum. Ancak bunu şimdiki yaşımı ve olgunluğumu fark ederek yapıyorum. Bu denge beni harekete geçiriyor.
Fotoğraf ve Video: @canekincci
Asistan: @kaanetr