Karşıma Her Yerde Çıkan 30+ Adamlar

20’lerinin başındayken 30’larındaki erkeklere aşık olan kadınlar… Buyrun geçmiş anılara.
Katerina Holmes, Pexels.jpg
Katerina Holmes, Pexels

2000’lerde hit olmuş Türkçe pop şarkılarının günümüzde tekrar popülerliğe kavuşması sayesinde bizim kuşak birçok şarkıyı yeniden dinliyor. Pamela’nın İstanbul şarkısı da tekrar bunlar arasında. Konumuz da karşımıza her yerde çıkan 30 yaş üstü adamlar. 

Ulaşamama ve Ağdalı Cümleler

Size bir anımı anlatmaya geldim sevgili Cosmo okurları. Ancak fazla detaya girmek istememi mazur görün lütfen. Daha 20’lerimin başındayım, bir bahar günü sokakta kız arkadaşlarımla sohbet ediyoruz. Hava, Orhan Veli’yi mahveden havalar gibi, her şeyin mümkün olduğuna inandıracak türden nefis. 

Keyfimiz gayet yerinde, hayatı anlamaya başladığımızı düşüyoruz, halbuki kısıtlı farkındalıklarımızla daha her şeyin başındayız. Üçümüzün de hoşlandığı 30+ erkekler var, dolayısıyla benim için sohbetimizin duygusu bilinmezlik kaplı. Aşk konuşuyoruz, ulaşamadığın birini sevme üzerine ağdalı cümleler kuruyoruz, bir ilişkideki yaş farkının önemini tartışıyoruz. Sadece mantığımla hareket edebilsem asla seçmeyeceğim bir kişiye aşık olduğumu düşünüyorum, fakat ne yaparsınız ki miktarın bir fazla üstü toyluğumla aşık olmuştum. Lisede çok fazla edebiyat kitapları okumuştum, sanıyorum ki onların etkileri… Üstüne hayalperestliğim de eklenince kendi içimde zaten yaşamasam olmayacak türden bir aşk. Birini tam olarak tanımadan sevmenin mümkün olacağına inanıyorum, aklımda büyütüyorum, anlayacağınız tamamıyla gerçeküstü. Uzun yıllarımı alan aşk sandığım bu takıntım neyse ki tek taraflı olarak kaldı. O zaman bu duruma üzülsem de ilişkisel anlamda bir şey yaşanmadığına şu an iyi ki diyor, tahtalara vuruyorum. 

Herkesin Metaforu Kendine

Sonrasında duygusal anlamda bir şey hissetmediğim 30+ erkekler hayatımın her alanında ortaya çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Zamanında kendi yaşıtlarımı “çocuk” gören ben, özellikle iş hayatında belli bir yaştaki erkeklerden uzak durmaya başlamıştım. Bir şeyler bekler yaklaşımları, duygu durumlarındaki savruluşları ve olmak istediklerini olduramayışları sebebiyle karakter zedelenmesini yaşamaları gözümde yorucu bir hal almıştı. Aynı kuşaktan bile sayılmayacağım kişilerin belirli çıkarlar çerçevesinde yaklaşmasının ne kadar üzücü olduğunu düşünüyorum. Ayrıca enerji semirtici olduklarını da söylemekte bir beis görmüyorum. Bıcır bıcırlığımızı kesinlikle hak etmiyorlar çünkü kendileri olgun imaj çizmek zorundalar (!). Genelleme yapmaktan uzak durduğumu belirteyim. Ancak her şeye rağmen, kadınlar 20’lerinin başındayken 30’larındaki erkeklere neden tutuluyordu? Bu soru beni gerçekten meraklandırıyordu. Acaba o yaşlarda kendi duygu durumumuzun dalgalanmalarına karşın net çizgileri olan kişilere mi tutuluyorduk? Ya da hayatı keşfetmeye çabalarken geçeceğimiz yolların neler olduğu gösterilerek belirsizlik karşısındaki kaygılarımızın azaltılmasını mı bekliyorduk? Yoksa bilinçaltımızda yatan sarıp sarmalanma ihtiyacını mı gideriyorduk olmayan kişilerle? Herkesin hikayesi kendine, diyerek 20’lerinin başında iken 30’larındaki erkekler ile ilişkilenmiş kadınlarla konuştum. Bol “ah” çekerek buyrunuz yaşanmış hikayelere.

“Olgunlaşmamış Erkek Çocuktan Beter!”

“Bir seminerde aynı sınıftaydık. Bir süre uzaktan çok hoşlandım, sonra bir şekilde samimiyet kurduk, buluştuk. El ele tutuşmalar, yakınlıklar, bir şeyler. Biraz zaman geçtikten sonra paşam benim küçük göründüğüme karar vermiş, dışarıdan kendi pozisyonu tuhaf görünürmüş o yüzden hemen sevgili olmadık, birkaç ay mı bilmiyorum bir zaman sonra sevgili olduk. Takım elbiseli bir işi vardı, ben de “kadın gibi” giyinmiyormuşum, buluşunca triplere giriyordu. Makyaj yapmaya, gömlek falan giymeye çalışmıştım bir süre. Buluşacağız diye bir gün yine fön çektirdim, vay efendim geç kalmışım, o gün benimle kavga edip ayrıldı. Öncesinde de zaten defalarca zorbalamıştı giyim kuşam, saç baş konularında. 6 ay beraberdik. Olgunlaşmamış erkek halleri çocuktan beter, ben ondan büyüktüm bence ama toyluk.” (S. 35, Sosyolog)

Açık İletişimin Yaşı Yok Belli ki

“Ben önceden tanıyordum fakat yaşını bilmiyordum. Görüşmeye başlayınca 34 yaşında olduğunu öğrendim, aramızda 11 yaş vardı. İlk başlarda daha olgun, sakin, biraz daha kendini iyi ifade eden bir erkek olarak yaklaşması hoşuma gidiyordu. Diğer ilişkilerime göre daha her şey açık iletişimdeydi aramızda. Onun son ilişkisi yeni bitmişti ve bir yerden sonra sadece “sen gençsin, seninle takılıyorum” havasında olduğunu düşünüyorum. En son aramızdaki iletişimi de bir telefonla arayıp “biz artık görüşmesek daha iyi” şeklinde bitirdi. Yani yaşı ne olursa olsun asla olgun olup açık iletişim kurmayı beceremiyorlar bence.” (G., 23, İş Geliştirmeci)

Biz Şimdi Neyiz?

“Ben 23 yaşındayken birlikte olduğum adam 37 yaşındaydı. Haftada bir gün net görüşüyoruz, arkadaşlarıyla da vakit geçiriyoruz. Sürekli yazışmıyoruz ama birbirimizden haberimiz oluyor genelde. Ben 6 ayın sonunda bir gün birlikte olduktan sonra ‘Biz ne yapıyoruz?’ diye sordum. ‘Mutlu anlarımızı paylaşıyoruz.’ dedi, sorumluluktan böyle kaçmıştı. Boynundaki izi gördüğümde de kedisinin yaptığını söylemişti. Böyle biriydi, en sonunda ben de aldattım onu. Sonra yollarımızı ayırdık, ayrılınca da dedi ki ‘Biz sevgiliydik…’” (Ö., 28, Ressam)

Arkadaş Olarak Harika…

“20’li yaşlarımın başında iki adama aşık oldum. Biri, hayatımın en karanlık, yıkıcı ve öğretici ilişkisi oldu. Diğeri ile evlendim ve çocuk sahibi oldum. 20’lerimin sonuna geldiğimde o artık 40’lara giriş yapmıştı ve boşandık. O yaşlarda da kafaca daha olgun, atılgandım ve kendi çevremdekilerle yakınlaşmak çocuklarla oynamak gibi geliyordu. Çok sonrasında haddinden erken olgunlaşmak zorunda kalmış bir kız çocuğu olduğumu fark ettim. En belirgin yanları; anne bağımlılıkları, aşk-nefret ilişkisi yaşamaları ve baştaki o olgun, verici tavırların tamamen zıddında saklanmış talepkar çocuklar gibi davranmalarıydı. Arkadaş olarak harika, sevgili/eş olarak eziyet gibiydiler…” (A., 39, Danışman)

Büyümekten Korkan Narsist Adamlar

“Benim ilişkilerim flört aşamasında kaldı hep. Ortak özellikleri narsist olmalarıydı. Ben fazla olgunlardır diye çekiliyordum, duygusal olarak olgun karakterli erkekleri beğeniyorum çünkü. 20’lerde erkekler öyle olmuyor biliyorsun ama 30’lardaki erkekler de pek farklı değil. Dışarıdan bakınca olgun dersin tabii. Konuşması, oturması, kalkması… İş ilişki yaşamaya gelince öyle değillerdi. Onlara iyi geliyorum, dinamik hissettiriyorum ama o kadar yani. Erkeklerin başka tip bir ergenliği 30’lar. 20’lerden çıkma, gençliğin gidişi ve sonrasında 40’lara doğru yaklaşmak dağıtıyor bence onları.” (A., 29, Sivil toplumcu)

Beklediğim İlişkiyi Yaşamadım

“Hayatımda en olgun zannettiğim ama en çok büyütmeye çalıştığım insandı sanırım. Bana bu yanılsamayı verdikten sonra, beni süreç içerisinde olgunlaştırmasını şimdi dahi seviyorum. Ben o zaman 22 yaşındaydım, o da 30 veya 31’di. Gözüme ilk başta kendinden oldukça emin gözükmüştü. Gün içinde ara sıra konuşur, yalnız kaldığımızda derin konulara inebilirdik. Yaşadığımız şey tek bir şeye indirgenemezdi ama ‘beklediğim’ ilişkiyi yaşamadığıma emindim. Bu tür ilişkiler olacağı varsa oluyor yoksa insanı büyütüyor.” (B., 27, Dijital Pazarlamacı)

kardelenbuyurgan
Kardelen Buyurgan
Yazar
1998 doğumluyum, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisansıma devam ediyorum, siyaset alanında çalışıyorum.
Haftalık