Sihirli Kutunun Kıvrak Sihirbazları: Dansözler

Dansözlerin televizyon ekranlarındaki kırk küsür yıllık macerasını beraberce gerdan kırarak hatırlayalım.
 Gianluca Carenza, Unsplash.jpg
Gianluca Carenza, Unsplash

1 Ocak 1981’in ilk dakikalarında ülkenin yegane televizyon kanalı TRT’nin yayın akışında bir ilke imza atarak göbek dansına yer vermesinin etkisi, on yıllar boyunca sürecek bir  “Türkiş” geleneği başlattı.

Televizyon ekranının ilk dansözü, bu alandaki öncülüğü hem yeteneği hem de star karizmasıyla sonuna kadar hak eden Nesrin Topkapı. Küçük yaşta kısa süre dansözlük yaptıktan sonra İngiltere’ye göç eden ve profesyonel dansözlüğe orada adım atan Topkapı, 70’li yılların ikinci yarısında Türkiye’ye dönüyor. Turistik lokallerden gazino sahnelerine geçiş yaptığı sıralarda 1978’i 1979’a bağlayan gece yılbaşı özel programında yer alması için TRT’den davet alıyor. Maddi sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemde, İstanbul’daki işini kaybetmek pahasına, uçak biletini kendi cebinden ödeyerek soluğu Ankara’da alıyor.

Gelenek Başlıyor: Nesrin Topkapı

O yıllarda televizyon yayınlarında kullanılan sözcüklerden şarkı sözlerine, icra edilecek müzik türlerinden sanatçıların kostümlerine dek son derece sert ve öngörülemez kurallar çerçevesinde sansür uygulayan meşhur denetim kurulundan onay alabilmek adına en muhafazakar sahne kostümüyle stüdyoya giriyor. Ancak Nesrin Topkapı’nın bu önlemi işe yaramıyor ve yetkililer kostümünü fazla kapalı buluyor. Sahne look’larını kendi tasarlayan ve diken genç dansöz, bu engeli aşmak için yaratıcı bir çözüm getiriyor: Elbisesinin yarasa kollarından birini iptal edip gövdesinin yarısını açıkta bırakarak yetkililerden geçer not alıyor.

Çekim için yaklaşık 12 saat bekletildikten sonra nihayet kamera karşısında yerini alıyor ve performansını gerçekleştiriyor. Yılbaşından haftalar önce televizyonda ilk defa arabesk müzik ve göbek dansına yer verileceği gazete sayfalarından ilan ediliyor. Merakla beklenen gece gelip çattığında maalesef bu vaatlerden sadece biri gerçekleşiyor. Orhan Gencebay, üç arabesk şarkıyla ilk ekran çıkarmasını yaparken, Nesrin Topkapı’nın performansı hiçbir açıklama yapılmaksızın son dakika makaslanarak yayınlanmıyor.

Zorluklar içinde, bir ilki gerçekleştirmek uğruna özveriyle gerçekleştirdiği performansı sansüre uğrayan sanatçı hayal kırıklığına uğruyor. Topkapı’yı ve televizyon seyircilerini şaşırtacak esas gelişme TRT’nin 1981 yılbaşında, iki sene önce çekilmiş bu görüntüleri arşivden çıkarıp yayınlaması üzerine yaşanıyor. 12 Eylül darbesinin üzerinden sadece üç ay geçmişken, cunta yönetimindeki ekranın yeni tavrını ve kimliğini ortaya koyan bu şok hamle bir dönüm noktası oluyor.

Babuş, Özcan Tekgül, Aysel Tanju gibi yerel anlamda ve Ayşe Nana, Nejla Ateş, Özel Türkbaş gibi beynelmilel anlamda dev şöhrete sahip dansözler yetiştirmiş olan ülkemizde televizyonun erişim gücünün etkisiyle oryantal dans kulvarının en büyük yıldızı bir gecede parlayıveriyor. 1978 yılında bambaşka şartlar altında (ve bambaşka bir ülkede) raks ettiği anların 81’in ilk dakikalarında sihirli kutudan milyonlarca insanın evine girmesi Nesrin Topkapı ismini, kulvarında bir “süperstar” mertebesine ulaştırıyor.

Bu tarihten sonra üç yıl boyunca yılbaşı gecelerinin tek dansözü olarak ekrana gelen Nesrin Topkapı, 1984 yeni yıl programında üç dansöze yer verileceğini öğrenince akıllıca bir hamle yaparak geri çekiliyor.

Darbe Sonrası Oryantal Dönem

Bir Arap prensiyle yaptığı evlilik neticesinde aldığı ünvanı sahne adı yapan Prenses Banu, gazino kadrolarının vazgeçilmez isimlerinden Efruz ve Firuze Sultan, dönemdaşları Topkapı’nın ekran saltanatına son verip üç ayrı solo performansla yılbaşı gecesi izleyiciyle buluşuyor. Ayrıca bu sene ilk defa stüdyonun dışında, gerçek bir mekanda çekilen ilk yeni yıl programı olma özelliğini taşıyor. Pera Palas’ta çekilen yılbaşı balosu konseptli eğlence programı yayınlandıktan yazılı basında eleştiriler alıyor. Özellikle göbek dansı performanslarının geniş açıdan çekilmesi ve kamera açılarıyla dansözlerin maharetlerinin gizlenmesi, TRT’nin bu tutumunun bir tür “örtülü sansür” olarak yorumlanmasına sebep oluyor.

Prenses Banu, ertesi yıl tekrar yılbaşı dansözü olarak  “Kobra Kadın” isimli performansıyla ekrana gelip şöhretini perçinlerken, ilk televizyon çıkarmasını yapan dansöz Hülya Işıl da adını milyonlara duyuruyor.

Basın ve izleyicinin yoğun ilgisine rağmen göbek dansı konusunda bir türlü kendi oluşturduğu tabuları yıkamayan ve sansür konusunda gelen haklı eleştirilere tahammül edemeyen TRT, 1986’ya girerken yeni yıl programında dansözlere yer vermeyeceğini duyuruyor.

Dansözsüz geçen yılbaşı eğlencesinden tat alamayanların yoğun baskıları sonucu bir sonraki yıl bu yanlıştan dönen yetkililer, basına 1987 yeni yıl kutlamaları için yine üç rakkasenin ekranlarda görüneceğini müjdeliyor. Bu prestijli görev üç dansçı birbirinden ilginç isimler oluyor.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde balerinlik yaparken Nükhet Duru’nun teşvikiyle oryantal dansa başlayan “Bambi” lakaplı Burçin Orhon, Gazi Üniversitesi İktisat bölümü üçüncü sınıf öğrencisiyken gazinolarda raks etmeye başlayan ve bu sebeple adının başına akademik kimliği eklenen Üniversiteli Dansöz Melike, artistik cimnastik milli takımından ayrılıp kuzeni Coşkun Evcim’in meşhur dans topluluğuna katılan “lastik kız” Yasemin Evcim. Üniversiteli Dansöz Melike üçlü arasında en klasik tarzda Mısır tipi raks ederken, Lastik Kız Yasemin Evcim akrobasiyle göbek dansını, Bambi Burçin Orhon ise baleyle oryantal dansı birleştirdiği füzyon performanslar sergiliyorlar.

İlk ekrana çıkan dansöz olarak alanının en yüksek rütbeli sanatçısı haline gelen Nesrin Topkapı ise o sıralar Akaretler’de bir dans okulu açmış ve gazetelerde yeni yıl dansözlerinin kritiğini yapıyor. Topkapı, Melike’nin performansını çabasız ve tekdüze bulurken, Burçin ve Yasemin’in performanslarının tam olarak oryantal dans olarak değerlendirilemeyeceğini söylüyor.

Bu deneysel yılbaşı programının ardından başlayan 1987 senesi oryantal dans icracılarını etkileyen önemli bir ilke sahne oluyor.

On üç yaşında sahne hayatına başlayan Sibel Can, on yedi yaşında Maksim Gazinosu’nun assolisti oluyor. Medyanın gücünü de arkasına alan genç yıldız, gazinolar tarihinde bir ilk sayılan bu sıçramayla müthiş bir sansasyon yaratıyor. “Dansözden assolist olur mu?” tartışmalarının dumanı tüterken TRT 1988 yılbaşı gecesinde Sibel Can’ın hem assolist hem de dansöz olarak performans sergileyeceğini açıklıyor. Can’ın dışında aynı gece TRT1’de, sahnelerin en sevilen dansözlerinden Tülay Karaca ekrana gelirken, ilk yılbaşı yayınını yapan TRT2’de dansöz Nilüfer Öz raks ediyor.

Seksenler Sonu Dansözlerin Hevesi Kursağında Kalıyor

Seksenlerin sonuna yaklaşırken dansözlü yeni yıl kutlamaları giderek daha olaylı hale geliyor. 1989’u 1990’a bağlayan gece yayınlanmak üzere Ramada’da çekilen TRT yılbaşı özel çekimlerinde altı dansözün yer alacağı haberleri heyecanla karşılanırken, ekrana gelen sonuç yine izleyenlerin ve dansözlerin hevesini kursağında bırakıyor.

Tülay Karaca, üniversiteli dansöz Melike, Yasemin Evcim, Nilüfer Öz, Burçin Orhon ve Oryantal Çeçilya’dan oluşan dansöz kadrosu TRT stüdyolarına gidip çekimlerini tamamlıyor ama bu uzun metraj göbek dansı kurgu odasında bir son dakika sürpriziyle karşılaşıyor.

Kapalı giysilere mahkum edilen dansözler, birkaç dakikacık görünüp yangından mal kaçırırcasına ekrandan silinince göbek dansıyla yeni yılı karşılamak isteyen milyonlar isyan ediyor. Seyirci “TRT’ciler dansözü göstermemek için elinden geleni yapıyor”, “Televizyoncular bizimle alay mı ediyor?” ve “Altı dansöz izledik ama bir şey anlamadık” diye feryat ederken, programa katılan dansözlerden Burçin Orhon “TRT bizi yılda bir hatırlıyor. Yılbaşı hindisi gibiyiz. Önce ekrana çıkartıp çekim yapıyorlar sonra kesip kesip kırpıyorlar.” diyerek TRT’nin oryantallere yaptığı vefasızlığa parmak basıyor. Yüksek masraflı ve bol emekli yılbaşı balolarını seyirciye de basına da beğendiremeyen TRT  yetkilileri hırçınlaşarak “Seneye yılbaşında arabesk yok. Dansöz belki” açıklamasını yapıyor.

Nesrin Topkapı’nın ilk ekran performansını gerçekleştirmesinden tam on yıl sonra ilk özel kanal Magic Box - Star1’in yayın hayatına başlıyor ve dansözlerin ekran macerasında yepyeni bir sayfa açılıyor. Denetimsiz yayın politikasıyla öne çıkan Star1, ilk yılbaşı özel yayını için toplam on dansöze yer vererek yıllardır TRT sansürü sebebiyle dilediğince göbek dansı izleyemeyen milyonları ekran başına kilitliyor.

Dansözlerin bu dönemde ne kadar önemli bir sembol haline geldiğini anlatmak için şu iki örnek yeterli olur zannediyorum. 31 Aralık 1990 akşamı Star1 ana haber bültenin son anonsunda “Yıllardır her yılbaşında en büyük sorun haline getirilen televizyonda dansöz meselesi nihayet çözüldü. Magic Box - Star1 dansözleri dansözlerde olması gerektiği gibi, yani bir dansöz nasıl icra-i sanat eylerse tam da o biçimde ekrana getirmeyi başardı.” cümleleriyle birkaç saat içinde yaşanacak ekran devrimi müjdeleniyor. İlk özel televizyonun TRT’ye dansözler üzerinden attığı taş sadece bu duyuru ile sınırlı değil. O yılbaşı gecesi ekrana yine tek dansöz çıkarmaya karar veren TRT’nin haftalar önce anlaşıp çekimlerini gerçekleştirdiği dansöz Buse Başar, son dakika Magic Box Star1 yetkilileriyle de anlaşıyor. Büyük bir gizlilik içinde gerçekleşen dansöz transferi sonucunda TRT’nin tek kozu olan Buse Başar saat gece yarısını göstermeden ilk olarak Star1 ekranında raks ediyor.

Dansözlere Ayrılan Ekran Süresi Artıyor

Bu tarihten itibaren baş döndürücü bir hızla peş peşe açılmaya başlayan özel televizyon kanallarının sayısı arttıkça dansözlere ayrılan ekran süresi de artıyor. Bu dönemde ismini duyurmaya başlayan Mezdeke grubu, Sibel Gökçe, Leyla Adalı, Tanyeli ve Asena gibi genç isimler alanlarında yıldızlaşıyor. Doksanların genç dansözleri sadece yılbaşı ile sınırlı kalmadan hemen her hafta eğlence programlarında ekrana geliyor. Sibel Gökçe rock müzik sevgisi, edebiyata olan ilgisi ve aykırı çizgisiyle “marjinal” dansöz olarak anılırken, Tanyeli ise o sıralar patlama yapan pop müzik kliplerinin en çok rağbet gören klip güzellerinden biri oluyor. Tıpkı Melike gibi üniversiteli olmasıyla ön plana çıkan ama bunu sahne isminin bir parçası haline getirmeye gerek duymayan Asena ise son derece özgün dans tarzı ve tavrıyla rakipleri arasından sivriliyor.

Didem’in Talihsiz Dönemi

Ekranlarda Asena’dan sonra gelen tek yıldız dansöz olarak adlandırabileceğimiz Didem ise  talihsiz bir dönemde starlaştı. Tıpkı Asena, Tanyeli ve Leyla Adalı gibi İbo Show’da dans ederek şöhreti yakalayan dansöz maalesef çok kısa bir dönem ekranda yeni yıl kutlamalarında yer alabildi. Özellikle 2010 sonrası televizyon ekranlarının önlenemez bir şekilde muhafazakarlaşma sürecine girmesi üzerine dansözler yine sansür kurullarının hedefi haline geldiler. 2023 yılbaşı gecesinde, Didem eğlence programlarında yer alan tüm şarkıcılardan daha kapalı bir kostümle ve maalesef seksenler TRT’sini aratmayan kamera açısı seçimleriyle ekranda raks edebildi. Tarih, farklı zamanlarda, farklı şakalarda ama yine de bir şekilde benzer nüanslarla tekerrür etmeye devam ediyor. Umut yakın geleceğimizin 1991 yılbaşı rakslarında.

image_123650291.JPG
Ekim Zafer Acun
Yazar
Ekim Zafer Acun 1988 yılında doğdu. Orta öğrenimini İtalyan Lisesi’nde tamamladıktan sonra Roma Tre Üniversitesi’nde ve UAL: London College of Communication’da Sinema Televizyon eğitimi aldı. Londra ve İstanbul’da çağdaş sanatçı kimliğiyle çeşitli sergilerde yer aldı. 2018 yılında Şokopop’u kurdu. YouTube ve çeşitli VOD platformları için popüler kültür tarihi üzerine belgeseller üretirken, yurt içi ve yurt dışında sahne performansları da gerçekleştiriyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık