ASMR Role-Playing, Kokobot ve Galentine’s Day: Bakımın Yeni Hali

Öncelikle Galentine’s Day nedir bakalım. Henüz Türkçeleştirmesi pek denenmemiş bu kavramı “Kadın Arkadaşlar Günü” olarak çevirebiliriz. Sevgililer Günü'ne alternatif olarak, kadınlar arasında destek ve dostluğu kutlayan bu özel gün, yalnızca Netflix’in “Strong Female Lead” kategorisi ilhamı veya şubat ayı yancısı değil. Bana kalırsa, kadın dayanışmasının ötesinde sevgi algısı üzerine yeni kapılar aralama potansiyeli taşıyor. Sevgiyi ilişki tanımlarından, cinsiyetlerden, romantizmden bağımsız; bireyin türüne, çevresine, varlıklara duyduğu ilgi, anlayış, bakım ve sorumluluk olarak tanımlayacağım. Bu alt kavramlar önemli, çünkü buradaki ‘bakım’ın politikalarını ve güncel krizlerdeki etkilerini anlamak, içinde bulunduğumuz dönem için kritik. Son zamanlarda akademik ve sanatsal alanlarda güncellik kazanan ‘care politics’ tam da buna değiniyor; kadın hareketi, ekolojik kriz, hayvan hakları gibi birçok konunun ortasında duruyor.
Bakım, kriz ve aktivizm
Care politics yani bakım politikaları, bakımın (bakım verme, duygusal destek sağlama veya refahı sürdürme) toplumda nasıl düzenlendiğini, değerli görüldüğünü ve tartışıldığını ifade ediyor; güç dinamikleri ve sistematik eşitsizlikler tarafından şekillendirilen bir dünyada nasıl adil ve sürdürülebilir hale getirilebileceğini sorguluyor. Bu yaklaşım, bakımı iş/emek olarak konumlandırdığında bakım işçilerini, çoğunlukla kadınları ve marjinalleşmiş grupları, sistematik olarak sömüren yapıları ve feminist emek hareketlerini vurguluyor. Kesişimsel olaraksa bakım verenlerin, alanların ve koşullarının nasıl belirlendiğini, ırk, cinsiyet, sınıf ve milliyet kesişimleri üzerinden inceliyor.
Feminist felsefede kökleri bulunan bakım etiği, bakımı, ilişkililik, empati ve karşılıklı bağımlılık gibi temel ahlaki bir pratik olarak tanımlarken posthümanist perspektifler, insanlar, hayvanlar, makineler ve çevre arasındaki karşılıklı bağımlılık ağları olarak ele alıyor. Yani doğaya, kadına, hayvanlara yönelik problematik yaklaşımların ve sistemlerin çoğunun bir yerlerinde bu “care” (önem/bakım) sorunu var. Toplumsal normların ötesinde bakım davranışlarının kadın rollerinde süregelişiyse feminen enerjinin dünyayı kurtaracağı fikrinin abartısına şüphe düşürüyor.
Bakım simülasyonları

Güncel olarak yaşadığımız bakım yoksunluğunu, aktivizm ve krizler üzerinden okumalar yapmadan da görmek mümkün aslında. “Affirmation” videolarının yükselişi, sosyal medyadaki “self-care” külliyatları, “personal attention” akımları gibi birçok güncel sanal etkileşim, bakım rütellerinin simüle edildiğinin yani bu eksikliğin ve ihtiyacın göstergeleri. Siz r/askreddit demeden örnekle, üç yıl önce tesadüfen insomnia’ma iyi geldiğini farkedip izlemeye başladığım, şimdiyse son sergimdeki eserlerimden birinin konusu olacak kadar derinliklerine indiğim ASMR role-playing videolarından bahsedeceğim. Bu videolar, ASMR uygulayan kişinin yalnızca işitsel uyarıcılarla değil, hikaye veya rol üzerinden size kişisel ilgi göstermesiyle gerçekleşiyor.

Size makyaj, masaj yapabilir; doktor, resepsiyonist, sınıf arkadaşı gibi rollerle sizinle ilgilenebilir, hatta şefkat ve güven sağlayarak sizinle bağ kurduğu bir gerçeklik sunabilir. İzleyiciye göre hizalanan hareketlerle gerçekten dokunuyormuş hissini vermeye çalışan bu videolar başta biraz absürt gelmişti bana. Özellikle yayıncının saatlerce karşısında biri varmış gibi davrandığı, izleyeninse o görünmez kişi yerine kendini koyduğu bu sanal kontrat. Ancak konseptlerle ve yorumlarla kitlesini tanıdıkça kafamda oturdu ve sosyolojik çıkarım yağmurum başladı. Hızla popülerleşen bu videoların sağladığı duyusal uyarılmanın ötesindeki ilgi/bakım, ciddi bir ihtiyaca hitap ediyordu. Özellikle uykuya hazırlayan türleri, kişiye en savunmasız haline geçmeden önce hissetmesi gereken güveni ve bakımı veriyorlardı. Bireylerin giderek dijitalleşen bir dünyada bu ihtiyacı karşılama yolları ne kadar ilginç olsa da, temel güvenlik ve bakım ihtiyacının kritikliğini göz önüne seren bu göstergeler, kitlesel ölçeklerde ‘bakım’ın çok daha hayati etkilere sahip olacağını basitçe kanıtlıyor.
"Merhaba, ‘Kokobot’ destek hattı"

Sanal bakım diyince bahsetmeden geçemeyeceğim diğer örnekse Tumblr’da tanıştığım Kokobot. Mental illness estetiğiyle akıllarda yer edinmiş Tumblr’a 2020’lerde post-ironik nostalji duygusuyla geri dönmüşken, body horror paylaşımlarım üzerine bir mesaj aldım. Mesajı gönderen Kokobot, kullanıcılar arasında karşılıklı destek sağlamak için oluşturulmuş, kar odaksız bir girişimdi. Duygularını anonim olarak paylaşma ve topluluktan mesajlar almayı sağlayan bu kolektif chatbot, anonimitenin acımasızlaştırmadığı nadir yerlerden biri olarak kişileri destek almaya ve vermeye sevimli önerilerle teşvik ediyordu. Bu uygulama, sanal sosyal mecralara dair umut verici iyi niyetinin ötesinde, yine bu bakım ihtiyacının altını çizdi benim için.

Toparlamak gerekirse, bakım politikalarının toplumsal düzeyde incelediği mekanizmalar, dayanışma ve destek, mikro düzeyde Galentine’s Day ile anlaşılıp kutlanabilir. Bu şubat sevginizi romantizmle perçinlemek yerine, çevrenize bakıma ihtiyacı olanları görmek için bakmayı, bu bakımı göstermeyi; kendi ihtiyacınız olan bakımı ise farketmeyi, çevrenizden talep etmeyi ve kendinize göstermeyi deneyebilirsiniz. Gördüğünüz şeyler sokağınızdaki bir köpek, bir tanıdığınızın üzgün Instagram story’si, çevre hareketi için paylaşılan bir imza kampanyası kadar tanıdık olabilir. Toksik pozitivist gibi duyulmak istemem ama, dünyayı iyileştirmek için, günün sonunda bakımın en değerli şekli, dünyayı birbirimize nasıl sunduğumuz. Yalnızca kozmetik değil! Sevgi ayınızı reklamlarda duymaya çok alışık olduğunuz bir kelimeye yeni bir anlam yüklemeyi umarak kutluyorum, çok sevgiler.