14 Şubat’tan Sağ Çıktık, Peki Ya Şimdi?

Koşun yamacıma çocuklarım, “Yırttık!” sandınız ama kurtuluş o kadar kolay değil! 14 Şubat bitti diye rahat bir nefes almayı umanların yanıldığı bir dönemdeyiz. Çiftler hâlâ ortada. Sevgililer Günü’nü atlattık atlatmasına ama “post-Sevgililer Günü sendromu”na hazır mıyız? İlişki Okulu’nun yeni ders konusu, sokakta, kafede, sosyal medyada, kısacası her yerde çiftlerin bitmek bilmeyen varlığıyla yaşama sanatının incelikleri. “Yalnız” kelimesini hiç sevmiyorum ben, bu yüzden bu rehber yalnızlar için değil, bekarlar için ya da en doğru tabirle kalbindeki sevgiyi paylaşacak ve bu sevgiyi hak edecek kimseyi bulamayanlar için gelsin. Tabii 14 Şubat’tan umduğunu bulamanyanları da unutmadım böreklerim.
Reklamların hâlâ romantik atmosferden çıkamadığı ve dostlarınızın balon gibi patlayan çiçek gönderilerini beğenmek zorunda kalmanızın içinizi kemirdiği o dönem resmen başladı. Ama sakin olun, bu günleri de geride bırakmanın yolları var. Gökten yağan kırmızı güllere şemsiye açıyoruz. Kalpli yastıklar, ayıcıklar kafamıza düşmesin diye şapka takıyoruz. Geri çekilme bir korunma yöntemi değildir diyoruz ve post-Sevgililer Günü sendromundan korunma yöntemlerini açıklıyoruz.
Sakince Telefonu Bırakın
Böreklerim şimdi anlatacaklarımı anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri gibi düşünebilirsiniz. Bu zorlu günlerde sosyal medyanın dozunu minimuma düşüreceksiniz. Herhangi bir sosyal medya platformunda bir saniye içinde metrekareye düşen öpüş kokuş içerik sayısı 250 civarı olan “o gün” geride kaldı ama bir de bu günün yansımaları var. Sosyal medyada öpücüklere, sürprizlere ve hediyelere boğulan bir kadın dostunuzu görüp, “Bu kadınlar kim ve neden bu kadar seviliyorlar” demeniz her zaman için an meselesi. Havalar ısınmaya başladıkça düğün, nişan çılgınlığından kaçmak iyice zorlaşacak. O nedenle biraz kontrollü girin. Belki de algoritmaları kandırmanın tam zamanı! Biraz bilim-kurgu, biraz komedi, biraz eski dönem dizileri izleyin ki akışınız tatlı tatlı değişsin.
Kafe ve Restoranlar: Mayın Tarlaları
Bir şeyler yiyip içerken bir yandan da oturup kitabınızı açmak istiyorsanız, yan masanızda birbirine tatlı sözler söyleyen bir çift olabilir. Peki, bunu önlemenin yolu nedir? Kısa cevap: Kulaklık. Uzun cevap: Önceden plan yaparak çiftlerin daha az bulunacağı yerleri seçmek. Veyahut oturun paşa paşa evinizde, söyleyin pizzanızı, söyleyin noodlenızı, açın bir korku filmi şerefinizle gerim gerim gerilin. En azından sizi geren hayaletler olsun, sonradan ghostlanacağınız erkolar değil...
Un Romantik Filmler Lütfen
Dostlar bugünlerde sinemaya gitmeyin. Bütün yapımcılar, sinemacılar, dağıtımcılar seferber olmuş 14 Şubat romantik komedilerini vizyona sokmak için sıraya girmiştir. Sevgililer Günü’nde, aşk filmi vizyona sokmamak, bayramda baklava yememeye benzer. O filmler de bir süre vizyonda kalır. Sadece sinemalar değil, dijital platformlar da 14 Şubat’a özel romantik filmleri öne çıkarmak için canhıraş bir mücadele içinde olacaklardır. O yüzden evde film izleyecekseniz bile direkt romantik/aşk kategorisini geçip korku veya dümdüz komedi kategorisine sırıksız atlayın. Aslında en temizi gidip eski usul DVD almak ya da harddisk’te sizi bekleyen filmlerin perdesini aralamak.
Müziğe Kısa Bir Mola
Sevgililer Günü sadece film sektörü için değil müzik sektörü için de güzel bir malzeme. Bugünlerde aşk şarkısı çıkarmayan müzisyenler, pilavın üstüne dökülmeyen kuru gibidir. Ben neden her şeyi yemekle betimliyorum bilmiyorum, acıktım galiba. Nasıl ki Survivor’ın kadrolu yarışmacıları varsa, Sevgililer Günü’nün de kadrolu şarkıcıları vardır. Bir de bu şarkılar hit olursa, radyoda, Youtube ve Spotify’da, her yerde kulağınıza çalınır! Bir bakmışsınız farkında olmadan sözlerini ezberlemiş eski sevgilinize mesaj atıyorsunuzdur. Sakın! Aşk şarkılarına maruz kalmak ve çorap kadını çizginizi bozmak istemiyorsanız müzik platformlarından uzak durunuz efendim.
Çiçekçilerden Kaçın
İnanın tüm bu saydığım her şeyi yapabileceğinize inanıyorum ancak bunu yapacağınıza dair inancım biraz düşük. Neyse, “Zoru hallederiz imkansız biraz zamanımızı alır” mottosuyla yola çıkıyoruz, kış lastiklerimizi takıyoruz ve sadece ileriye bakıyoruz. Hava almak için camı açtığımız o bir parmak mesafeden her an bir gül girebilir, o yüzden trafikte camlarımızı kapamayı unutmuyoruz.
Kalbimizdeki sevgiyi paylaşacak çok fazla adres var. Ben niye kendimi eve kapatıyorum ya bu sevgililer yüzünden derseniz eğer, bir yaşlı bakım evine ziyaret düzenleyebilir ya da kolunuzun altına dev bir mama alıp hayvan barınağının yolunu tutabilirsiniz!