Kızlar Doğum Günlerinde Neden Ağlar?

Bir doğum günü ritüeli…

YAZAR: Zeynep Kerpişçi
kızlar doğum günlerinde neden ağlar 2.jpg
Kolaj: Duru Keskingöz

Herkesin hayatının belirli bir döneminde tanıştığı doğum günü hüznü (birthday blues) diye bir gerçek vardır. Kolektif bir şekilde, neredeyse konuştuğum tüm kız arkadaşlarımın da benim gibi her doğum günlerinde ağladığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım, aynı zamanda da kendimi daha az yalnız hissetmiştim. Tek değildim.

View post on X

Yeni bir yaşa girmek, küçüklüğümüzden beri çoğumuza kutlama eylemi ile paralel bir şeymiş gibi gösterildiği için, içimizde hep kutlamak zorundaymışız hissi var. Aslında olay kutlamak ya da kutlamamak da değil, aslında olan şey istemsizce kendimizi üzgün hissetmek. Yeni yaşımıza girerken dilekler dileyip, kendimize aşk mektupları yazmamız gerekirken peki neden ağlıyoruz?

Doğum gününde ağladığın ilk yaş gerçekten büyüdüğünü hissettiğin yaştır diyebiliriz. Doğum günümde istemsizce ilk kez ağladığımda 20 yaşıma giriyordum. Birkaç arkadaşımla yemeğe gitmek üzere evde hazırlanıyordum. Çok büyük bir etkinlik değildi aslında, yakın arkadaşlarımla karşıda yemek yiyip eve dönecektim (karşı her zaman Avrupa Yakası’dır). Hazırlanma sürecim bittiğinde, nedenini bilmediğim bir şekilde aniden ağlamaya başladım. Arkadaşım beni almaya gelmişti o yüzden kısa sürede toparlanmam gerekiyordu. Elimi yüzümü temizledikten sonra hiçbir şey olmamış gibi aşağı indim ve birlikte restorana gittik. O günden itibaren bütün doğum günlerime buna benzer senaryolar eşlik etti.

Başta kimseye söylemedim, benim için de anlamlandıramadığım bir durumdu. Sonra yavaş yavaş hem sosyal medyadaki hem de etrafımdaki insanların da bunu yaşadığını fark ettim. Girl math, girl dinner gibi kızlara ait durumlar için ne hissediyorsam onu hissettim yine: Konuşmadan yarattığımız, kolektif bir algı oluşumunun verdiği konfor. Çünkü içinde olmayı seçtiğimiz ya da seçmediğimiz durumları açıklamak zorunda değiliz.

Neden hepimiz ağlıyoruz?

Bunun sebebini düşünmeye başladığımda kendimden çok etrafımdakilere sorular sormaya başladım çünkü, en azından kendim için, anlamlandıramadığım bir durumdu. Aslında hiç kimsenin anlamlandıramadığını, herkesin kendine en yakın hissettiği sonucu bahane ettiğini fark ettim. Ağlamak her zaman kötü bir durumu temsil etmez, yeni yaşımızı bazen göz yaşlarımızla kabul ederiz. Bu anı kucaklamak, kendimize verebileceğimiz en güzel doğum günü hediyesi.

Bazen bitirdiğin yaşın yasını tuttuğun için ağlarsın, bazen yeni yaşına girerken olmayı hayal ettiğin konumda olmadığın için. Bazen arzu ettiğin, hayal ettiğin gibi bir gün geçirmediğin için ağlarsın. Bazen yeni yaşının getirdiği heyecandan dolayı ağlarsın. Bazen de sadece bir doğum günü gerçeği bizi ağlatır. O noktada sebebin ne olduğunun bir önemi yoktur çünkü içinden böyle gelmiştir. Bu kolektif algı, istemsizce gelişirken el kitapçığıyla gelmediği için bazen ne yapmamız gerektiğini biz de bilmiyoruz. Zaten bilmemize gerek de yok, bu durumu kabullenerek kutladığımız yaşlar olacak. O gün yaşadığımız her his bizim yeni yaşımızdaki ilk deneyimlerimizi temsil eder, aslında her yaş yeniden yürümeyi öğrenmek gibidir.

İçimizden geldiği gibi yaşamak için doğum günümüz olmasına gerek yok, doğum günümüz de sadece bir günden ibarettir. Yaşamak istediğimiz gibi yaşadığımız, kendimizi en iyi hissettiğimiz ve kendi yarattığımız gerçekleri yaşadığımız doğum günlerimiz olması dileğiyle… Bazen 1-2 damla gözyaşı, kutlamaya dahildir.

zeynepkerpisci
Zeynep Kerpişçi
Moda Yazarı
Yaratıcı burs yarışmasını kazanan ilk Türk olarak, 2018 yılında moda eğitimi için ilk adımı atarak Milano'ya taşındım. 2021 yılında Milano'daki Istituto Europe di Design Üniversitesi Fashion Styling bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul’da freelance moda editörü olarak çeşitli yayınlarla çalıştım. Pekçok farklı marka ve isimle projelerde yer aldım. Şu anda freelance editörlüğe devam ederken bir yandan da Londra’da Istituto Marangoni'de yüksek lisans eğitimime devam ediyorum.
Devamını okumak için tıklayın