Bacılık Yaşken Eğilir: Kız Arkadaşlar ve Onlarla İlk Konuşulanlar

Neden mi böyle bir başlık tercih ettim? Çünkü ben altı yaşımdan beri kız arkadaşlarımla sohbet ediyorum.
Julia Larson, Pexels.jpg
Julia Larson, Pexels

Kız arkadaşlarla içilen her kahve çok özeldir. Çünkü yanında yaptığınız gıybetler, hayatınıza dair derin analizler içeren uzun muhabbetler o kahvelerin her birini özel hale getirir. Bacılık bambaşka bir şey ve ben erken yaşlardan beri bu müessesenin içindeyim. 

Altı yaşlarında olmalıyım. O zamanlar kahve eşliğinde gıybetler yapamıyoruz tabii. 

Mahalleden üç dört kız arkadaşımla kızlardan birinin babasının arabasındayız. Ticari araç olduğu için arkada oturup oyun oynamak için izin alıyoruz. Orada otururken aramızdan biri duyduğu bir kelimenin anlamını bilip bilmediğimizi soruyor. Kelime şu: eşcinsel. 

İlk konu: Eşcincellik

Herkes eşcinsel kelimesine dair mantık yürütüyor ama kimse ne olduğunu bilmiyor. Ben de çocuk aklımla şöyle bir tahminde bulunuyorum. Herhalde kendi eşiyle cinsel olanlardır.

İkinci konu: Evlilik

Sonra yaş yediye geliyor. Okula başlıyorum. Beş kıza yirmi küsür erkeğin olduğu ataerkil bir sınıftayım. Bu yirmi erkekten biri bana abayı yakıyor. Biz okuma yazma öğrenir öğrenmez bana mektupla evlilik teklif etmeye karar veriyor. Ben bahçede mektubu okurken sağ olsun sınıftaki kızlar benden daha heyecanlı şekilde eşlik ediyor bana. Mektuba tektaş yüzük falan çizilmiş. “Ee kabul edecek misin?” diye soruyorlar. Durum yayılınca öğretmenimiz müdahil oluyor. Bu olay uzun süre kimsenin dilinden düşmüyor.

Üçüncü konu: Kayıplar ve Travmalar

Sonra yıllar geçiyor, artık büyüyorum. Liseye başlıyorum. Sınıfta kendi halimde takılırken yanıma sarışın bir kız geliyor. Birden bana “Melda sen hiç sevdiğin birini kaybettin mi?” diye soruyor. Sorunun derinliği ve aniliği karşısında hafif bir şok yaşıyorum. “Kaybetmek derken?” diyorum. Sevdiğim birinin ölüp ölmediğini soruyor hüzünlü bir şekilde. Sonra dökülüyor. “Neden bilmiyorum ama seni kendime çok yakın hissettim, ben ailemden birini kaybettim ve bunu aşamıyorum.” diyor. İlk defa bir kız arkadaşımla bu kadar ciddi bir konuda konuşuyorum. Evde yaşadığım büyük sorunları, yıllardır içinde yoğrulduğum travmaları o zaman kadar hiçbir arkadaşıma anlatmamama rağmen onu dinledikçe ben de ona dökülüyorum. İkimiz de yaşımızdan çok büyük acılarla ve sorunlarla baş etmeye çalışıyoruz ve zaman geçtikçe, paylaştıkça daha da yakınlaşıyoruz. Evde babamla yaşadıklarımızı bir tek o biliyor. İçimde biriktirdiğim her şeyi ona anlatıyorum. Okula gitmeden sabahları bir börekçide buluşup dertleşiyoruz her gün. (O börekçinin duvarlarının dili olsa da bir konuşsa zaten.) En yakın arkadaş, sırdaş oluyoruz. Tabii ki sadece dram temalı konuşmalar yapmıyoruz. Lise döneminde benim hiç erkek arkadaşım olmuyor. Arkadaşımınsa aşk hayatı hareketli o dönem. Konu başlıklarımıza onun ilişkileri de ekleniyor. Hislerime ve ön görülerime güvendiği için sık sık bana danışıyor ama sağ olsun beni pek dinlemiyor. (Azıcık da geçmişe dönük sitem!) Üniversite zamanı benim İstanbul’a gelmemle aramıza yollar girse de kalplerimiz hep bağlı kalıyor. 

Dördüncü konu: Aşk acısı

Üniversitede hayatıma yeni isimler giriyor ve benim ilk defa bir aşk hayatım oluyor. Kız arkadaşlarımla konuştuğum konuların teması birden değişiyor. Hem de ne değişmek! Çünkü sevgilim nişanlanıyor. Türk filmi tadında, verem olunmalık bir aldatılma & aşk hikayesinin baş kahramanı oluveriyorum. Başta bu durumu tek bir kız arkadaşım bilirken zamanla çevremdeki tüm kız arkadaşlarım öğreniyor. Çektiğim tüm acılara şahit oluyorlar ve bu yaşadıklarım sadece benim için değil çevrem için de bir travma haline geliyor. Bu olaydan sonra benim aşk hayatım hep bir roller coaster tadında ilerliyor. Bacılarım da bu hız treninde ellerindeki kahveleri dökmemeye çalışarak, ağızları bir karış açık benim anlattıklarımı dinliyor. 

Tabii üniversite zamanı bir de cinsellik sekmesi açılıyor. İlk birliktelikler ve yapılan seksler de konu başlıklarının arasına katılıyor. Erkek arkadaşların birbirlerine anlatmasının tabu olduğu cinsel hayat kız arkadaşlar arasında rahatlıkla konuşuluyor.

Muhabbet çok erken başlayıp ömür boyu sürüyor

Kız arkadaşlık dediğimiz müessese genç kızlık zamanlarında net şekilde otursa da aslında küçük yaşta, park ve mahalle arkadaşlıklarıyla başlıyor. Bizim aramızdaki muhabbet çok erken başlayıp ömür boyu sürüyor. Çünkü kadınlar bir araya geldiğinde yaşları kaç olursa olsun konuşacak bir şeyler buluyor. Sohbetimiz azalmıyor artıyor ve hep daim oluyor. Sadece yaşımıza ve o dönem yaşadıklarımıza göre konu başlıklarımız değişiyor, çeşitleniyor. Hele şimdiki Z kuşağını ve içine doğdukları teknolojiyi düşününce, kahve içmeli gıybetler anaokulundan itibaren başlıyor olabilir. 

Kız arkadaşlarla konuşmanın iyileştirici bir gücü de var. Ben bunu lise yıllarımda fark etmiştim. İçime attıklarımı paylaşabildiğim, beni anlayan ve güvenilir bir sırdaş bulmamış olsaydım o dönem yaşadıklarım her zamankinden ağır gelecekti belki de. Bu yüzden bir olumsuzluk yaşadığımda aklıma ilk gelen şey yakın kız arkadaşlarımla durumu paylaşmak oluyor. Onlarla konuşmak yükümü hafifletiyor.

Hayatımın farklı dönemlerinde farklı konuları konuştuğum, dertleştiğim tüm kız arkadaşlarım, iyi ki varsınız. Sohbetimiz sonsuz olsun!

meldamerilov
Melda Merilov
Yazar
27 yaşında. Hem yazmayı hem de mevsim olarak yazı seviyor. Şaka yapmadan canı sıkıldığı için bir türlü bunalıma giremiyor. Mevzuyu çok uzatmadan kafiyeli laflarını burada bitiriyor.
Haftalık