Farklı Düşüncelere Sahip Olmak Arkadaşlığınızı Nasıl Etkiler?
Farklı düşünceler dostlukları zayıflatmak yerine güçlendirebilir. Fikir ayrılıklarını kabul ederek, birbirimizi anlama ve destekleme fırsatları yaratabiliriz.
Arkadaşlıklar, kendimiz olabildiğimiz alanlar ne kadar kolaylaşırsa o kadar derinleşiyor. Alan tanımaktan kastım, birbirimize tolere etmek ya da fazla anlayış göstermek değil; sevdiğim insanın varoluşunu ve kendini ifade etme şeklini kutlamak. Birçok kez okul değiştirip dış görünüşüm nedeniyle zorbalığa uğradığım için kendimi lise yıllarıma kadar çok yalnız hissediyordum. Bu yüzden, “en iyi arkadaş” tanımı benim için How I Met Your Mother’daki telepatik iletişimler benzeri düşünceleri barındıran fazla uyumlu ilişkiler üzerineydi. Ama şimdi, farklı kişilikleri ve deneyimleri paylaşıyor olmaktan o kadar mutluyum ki! Hele ki bir niyetle bir araya gelen çok uluslu bir komünitede yaşarken.
Günümüzde çoğu şeyin homojenleştiği bir dünyada, özgün kalabileceğimiz arkadaşlıkları kıymetli buluyorum ancak her şeyin bir bedeli var. Bu özgünlüğün karşılığında, farklı fikirleri kabullenmek, düşünce ayrılıklarına açık olmak ve birbirimizin alanlarına saygı göstermek gerekiyor. Bunu yapmak, söylemek kadar kolay değil elbet.
İkna Etmeye Çalışmak Ne Kadar Doğru?
Gözlemlediğim hatta bazen parçası olduğum şöyle bir döngü var: Fikir ayrılığı yaşanan bir durumda, iki taraf da birbirini ikna etmeye çalışıyor, tamamen iyi niyetle. Ama bu çaba, çoğu zaman konuşulan konunun dışına çıkılmasına ve yeni başlıkların eklenmesine yol açıyor. Sonuçta, her iki taraf da içerlemiş halde bir sorun yumağıyla karşı karşıya kalıyor. Şanslıysanız bu durumu aşıp geride bırakabiliyorsunuz. Yüzleşmemek için silinen pek çok dostluk var.
Yaklaşan Amerikan seçimlerinde Taylor Swift ve Brittany Mahomes’un arkadaşlığı, bu konuda ilham verici bir örnek. Liberal bir duruş sergileyen Taylor, bir önceki seçimlerde Biden’ı şimdi ise Harris’i desteklerken yakın arkadaşı Brittany, Trump’ı destekliyor. Bu iki güçlü kadın, katıldıkları bir spor müsabakasındaki samimi görüntüleriyle, “We can disagree and still be friends” mesajını veriyorlar. Yani dostluklarının farklı düşünceler arasında devam edebileceğini gösteriyorlar.
Hayatın getirdiği farklılıklar, dostluklarımızın zenginleşmesine ve anlam kazanmasına katkı sağlarken bir yandan da “Farklılaşmanın benim için sınırı nerede çiziliyor?” sorusunu beraberinde getiriyor. Kendi gerçeğimizi ifade ederken arkadaşlarımızın varlığını ve görüşlerini duymaya devam edebilmek bu sınır olabilir. Bunun iletişimini kurduğumuz nokta, kulağa ilişkimizi sürdürmek için güzel bir alan gibi geliyor.