Güneş Koruyucu Karşıtı Hareketi Öngörmeliydik - Umalım ki Durdurmak İçin Çok Geç Olmasın

Cilt kanseri oranları şu anda en yüksek seviyesinde, buna rağmen endişe verici komplo teorileri yaygınlaşıyor.

YAZAR: Jennifer Savin
Güneş Koruyucu Karşıtı Hareketi Öngörmeliydik
Getty Images

Bu yazı Berfin Örs tarafından Türkçeleştirilmiştir, yazılarını buradan okuyabilirsiniz.

Influencer, sarı-beyaz bir şişeyi küçümseyerek kameraya doğru sallıyor ve omzunun üzerinden fırlatıyor. "Güneş koruyucu neden zararlıdır?" diyerek başlıyor ve popüler güneş koruyucu markalarının "kansere neden olduğu kanıtlanmış zararlı kimyasallar içerdiğini" açıklıyor. Takipçilerine onları kullanmayı bırakmalarını öneriyor. Yorumlarda birçok kişi, kendilerinin de güneş koruyucunun “zararlarını” keşfettiklerini ve bunun yerine hindistan cevizi yağı gibi “doğal alternatiflere”, özel diyetlere veya ciltlerini kademeli olarak güneş ışığına maruz bırakarak “tolerans geliştirdiklerine” dair deneyimlerini paylaşıyor.

Bu TikTok videosu 368.000'den fazla kez izlendi ve endişe verici bir şekilde popülerlik kazanan “anti SPF movement“ (güneş koruyucu karşıtı hareket) için tek örnek değil. Glam'ın yeni verilerine göre, #AntiSunscreen etiketi 5,3 milyondan fazla görüntülenme alırken #NoSunscreen etiketi 12 milyon görüntülenme almış. Buna karşılık, “güneş koruyucu kansere neden olur mu?” gibi Google aramaları son bir ayda %160'tan fazla artmış durumda. Kristin Cavallari gibi dikkat çeken isimler de güneş koruyucu kullanmayı bırakma konusunda açıkça konuşmaya başladı.

Peki, tüm bu kafa karışıklığı neden ortaya çıktı, özellikle de son birkaç yıldır birçoğumuz sadece yaşlanma karşıtı amaçla da olsa her gün güneş koruyucu kullanmaya başlamışken? Gerçek gerçek nedir? Melanom vakaları ve diğer cilt kanserlerinde bu denli artış yaşanıyorsa güneş koruyucu faydadan çok zarar getiriyor olabilir mi?

Yaşadığımız komplo teorileri çağında (bkz: Kate Middleton'ın “kayboluşu” hakkında koltuk dedektiflerinin yorumları ve pandemi sırasında başıboş dolaşan tüm aşı karşıtı içerikler), güneş koruyucuyla ilgili komplo teorilerinin yükselişini belki de çok önceden görmüş olmamız gerekirdi. The Melanoma Fund'ın (Melanoma Fonu) saygın doktoru ve elçisi Dr. Sophie Shotter da bu konuda hemfikir. Güneş koruyucu karşıtı hareketin, mevcut “toksinlerden arınma” takıntımızla (birçoğumuz toksin nedir bilmememize rağmen) ve “clean beauty” anlayışıyla bağlantılı olduğunu söylüyor. Deri kanseri vakalarındaki artışın güneş koruyucuya atfedilmesine dair propaganda ve insanların güvenilir kaynaklardan ziyade doğrulanmamış TikTok videolarına inanma eğilimi gibi endişe verici unsurlar da eklenince, bilgi kirliliği krizinin tam ortasında olduğumuzu görüyoruz.

Dr. Shotter "Bir platforma veya kitleye sahip olan kişilerin insanları güneş koruyucu kullanımından caydırmaya çalışması beni dehşete düşürdü," diyor. "Bilgi kirliliğinin artışı birkaç faktöre bağlanabilir. Ancak benim için ana faktör, özellikle kimyasal güneş kremleri konusunda korku yaymaya çalışan influencer'lar ve bazı “clean beauty” savunucuları. Bu trend, bilimsel çalışmaların yanlış anlaşılması ve korkuların sosyal medyada yayılmasıyla daha da kötüleşti."

Bilgi kirliliği artışının bir kısmı “clean beauty” savunucularına atfedilebilir.

Cancer Research UK'de sağlık bilgi yöneticisi olan Beth Vincent, karışıklığın endişe verici olduğunu kabul ediyor. Deri kanseri vakalarının artmasının gerçek nedeninin yaşlanan nüfus, aşırı ultraviyole (UV) radyasyona maruz kalma ve 70'lerde (güneş koruyucu farkındalığı öncesi dönem) patlayan paket tatil fırsatları olduğunu belirtiyor. "Analizlerimiz, bu yıl Birleşik Krallık'ta yaklaşık 20,800 melanoma vakası olduğunu (bu bir rekor) gösteriyor. Bu vakaların yaklaşık 17,000'i fazla UV radyasyona maruz kalma kaynaklı, bu da güneş güvenliğinin önemini vurguluyor."

Vincent, artışın, UV'ye aşırı maruz kalmanın yanı sıra, çoğalan ve yaşlanan nüfusla ve deri kanseri belirtilerine yönelik farkındalığın artmasıyla birlikte daha fazla insanın teşhis almasıyla ilgili olduğunu ekliyor. İşte cevabınız burada ve güneş koruyucuların içinde bulunan maddelerle ilgili herhangi bir şey içermiyor.

Dr. Shotter, bilimsel araştırmaları anlatarak güneş koruyucuların hepimizi risk altında bıraktığını “kanıtlayan” videoları izledikten sonra hastalarının, güneş koruyucu kullanmaktan vazgeçmeleri gerekip gerekmediğini merak ettiklerini söylüyor. Kulağa biraz saçma gelebilir ama gerçekten de geçen yıl ABD'de bazı güneş koruyucuların (çoğunlukla jeller ve spreylerin) bazı kanser türleri ile ilişkilendirilen benzen ile kontamine olduğu (kasıtlı olarak bu maddelerden üretilmesiyle aynı şey değildir) bildirildi. Ancak benzen, egzoz boruları, mumlar, benzin istasyonları ve tütün içen insanlar aracılığıyla düzenli olarak maruz kaldığımız bir madde ve aspirin gibi birçok kimyasal ilacın da yapı taşı. Anti-SPF gönderilerinde tekrar tekrar ortaya çıkan diğer sözde “kötü” içerikler mi? Oksibenzon ve oktinoksat, güneş ışınlarını emen organik kimyasallar.

Dr. Shotter “Bilimsel görüş birliği, oksibenzon ve oktinoksat içeriklerinin, talimatlara uygun olarak kullanıldığında güvenli olduğu yönünde,” diyor ve güneş koruyucu karşıtlarının ekranlara çıkıp anlattığı birçok çalışmanın sadece fareler üzerinde yapıldığını belirtiyor. “Cildi zararlı UV ışınlarından korumanın faydaları, bu kimyasalların oluşturabileceği potansiyel risklerden çok daha ağır basıyor. Ayrıca güneş koruyucular titizlikle denetlenmekte. Bu ürünler, tüketici kullanımı için onaylanmadan önce katı güvenlik ve etkinlik standartlarını karşılamak zorunda.”

Ancak yine de, bir şey bir fareyi mahvedebiliyor ise bu içeriği gerçekten kendimize sürmek ister miyiz? Güneş koruyucular zararlı kimyasallarla mı dolu?

Neyin toksik olup neyin olmadığı ve güneş koruyucuların nasıl çalıştığı konusunda büyük bir kafa karışıklığı var. UV ışınlarının cilt üzerindeki etkileri konusunda uzmanlaşmış İngiliz Dermatologlar Derneği'nden fotobiyolog Profesör Brian Diffey şöyle diyor: "Güneş kremleri, cildinizi UV ışınlarından koruyan çeşitli bileşenler içerir ve bunlar iki kategoriye ayrılır: organik ve inorganik filtreler."

“Organik filtreler zararlı UV ışınlarını emip zararsız bir şekilde kızılötesine dönüştürürler,” diye açıklıyor. "Bunlar bazen 'emici' veya 'kimyasal' güneş kremleri olarak bilinirler. İnorganik filtreler ise UV ışınlarını ciltten uzaklaştıran titanyum dioksit veya çinko oksit içerir. İki güneş koruyucu türü de güneşin zararlı UVB ve UVA ışınlarına karşı ek bir koruma katmanı sağlar." Yani kimyasal eşittir otomatik olarak kötü bir şey, değil.

Kanser türleri dışındaki olumsuz etkilerle ilgili olarak Dr. Shotter, SPF'in (güneş koruma faktörü) hormonlarınızı değiştirebileceğini iddia eden yanlış bilgilere dikkat çekiyor. “Farelerde yapılan bazı laboratuvar tabanlı çalışmalar, oksibenzon gibi bazı kimyasal UV filtrelerinin doğal hormon fonksiyonlarına müdahale edebileceğini öne sürüyor,” diyor. Bunun, bazı güneş koruyucu bileşenlerinin cilt yoluyla sistematik olarak emilmesi nedeniyle olduğunu belirtiyor. “Bu bileşenlerin vücutlarımız üzerindeki olası etkilerini dikkate almamız gerekiyor ancak bugüne kadar yapılan tüm çalışmaların çok küçük çaplı olduğunu ve bu endişeleri destekleyecek, insan bedeni üzerinde yapılmış bir çalışma olmadığını belirtmek önemli.”

“Oksibenzon ve oktinoksat, onlarca yıldır, güneş koruyucularda yaygın olarak kullanılıyor ve insanlarda olumsuz sonuçlar ortaya çıkmadı. Vücutlarımız tarafından emilen UV filtrelerinin olası olumsuz etkilerine dair net kanıtlar ya da alternatifler bulunana kadar, uzmanlar arasındaki fikir birliği, güçlü güneş ışığına maruz kaldığımızda kendimizi güneş koruyucu ile korumamız gerektiği yönünde.”

Son yıllarda çoğumuzun sahip olduğu “Her gün her an SPF!” düşüncesini göz önüne aldığımızda birçok uzmanın bunu “ilk savunma hattı” olarak önceliklendirmediğini öğrenmek ilginç. Bunun yerine, zararlı UV ışınlarından korunmanın daha doğrudan yollarını öneriyorlar. Açıkta kalan vücut kısımlarını giysilerle kapatma, gölgede kalma ve 10:00 ile 14:00 (hangi ülkede olduğunuza ve kime sorduğunuza bağlı olarak 11:00 ile 15:00) saatleri arasında güneşten uzak durma gibi yöntemlere öncelik vermemiz gerektiğini söylüyorlar.

Birçok dermatolog yaşlanma belirtilerini geciktirmek için günlük güneş koruyucu kullanımını öneriyor. Kanser riski açısından, Profesör Diffey “Güneş güvenliği perspektifinden bakıldığında, her gün güneş koruyucu kullanma alışkanlığı her yer için gerekli değildir,” diye açıklıyor. “UV Endeksi, UV ışınlarının ne kadar güçlü olduğunun bir ölçüsüdür ve kış aylarında genellikle güneş koruyucu kullanma erdemi gerektirecek kadar yüksek olmaz.”

Profesör Diffey, "Daha açık tenli insanlar için UV Endeksi 3 veya üzeri olduğunda güneş koruması gereklidir. Bu da genellikle nisan ile ekim ayları arasında gerçekleşir. Daha koyu tenli insanların genellikle bulutlu olan bölgelerde güneş koruması kullanması pek gerekmez," diye ekliyor. Bu son noktayı netleştirmek adına, İngiliz Dermatologlar Birliği, beyaz tene sahip insanların, güneş yanığı veya deri hücresi zararı açısından koyu kahverengi tene sahip insanlara kıyasla yaklaşık sekiz kat, kahverengi tenli insanlara kıyasla yaklaşık dört kat daha hassas olduğunu belirtiyor.

Diffey ayrıca şunları vurguluyor: "Fotosensitivite, vitiligo veya lupus gibi cilt koşulları söz konusu olduğunda veya cilt kanseri riski yüksekse kişinin ten rengine bakılmaksızın güneşten korunması önemlidir."

Genel olarak, güneşe karşı güvende olmak için üç aşamalı bir yaklaşımı öneriyor. "Gölgelerden faydalanın, koruyucu giysiler giyin ve eğer yoğun güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınamıyorsanız son savunma hattı olarak güneş koruyucuları kullanın.

Kullanmamız gereken SPF türüne gelince, Dr. Shotter, en az 30+ ve dört yıldızlı (hem UVA hem de UVB'ye karşı geniş spektrumlu koruma sağlayan) bir ürün seçmemizi söylüyor. Yeniden uygulamaların gerekebileceğini ve ürünlerin son kullanma tarihlerinin olduğunu hatırlatıyor. Ne sıklıkta uygulanması gerektiği konusunda, İngiliz Dermatologlar Birliği her iki saatte bir tekrar uygulamamızı; yüzme, egzersiz gibi güneş koruyucuyu silebilecek bir etkinlikten sonraysa bir kat daha eklenmesini öneriyor.

Sağlıkla ilgili herhangi bir konuda olduğu gibi, araştırmanızı yapmanız ve güneş koruyucuların cilt kanserlerine karşı hâlâ çok etkili bir kalkan olduğunu hatırlamanız önemli. TikTok FYP'niz (for you page) ne derse desin.

Bu yazı Cosmopolitan UK için yazılmıştır. Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.