Şehrin Mistik Barı: Agata
Agata Bar’ı mistik, zarif ve benzersiz olarak tanımlayan mixologist Onur Balk ile mekanı üzerine konuştuk.
Eski zamanlarda bir mücevher tüccarının kızının isminden esinlenen Agata Bar, İstanbul’un gece hayatına mistik bir dokunuş katıyor. Barın kurucusu, mixologist Onur Balk ile sohbet ettik.
Agata’nın hikayesi nereden geliyor?
Agata, eski zamanlarda bir mücevher tüccarının kızıydı. Babası, dünyanın dört bir yanından getirdiği değerli taşlar ve kristallerle büyük bir servet biriktirmişti. Agata, babasının bu nadide taşlara olan tutkusuna daha çocuk yaşta ortak oldu. Her bir taşın içindeki renklerin ve enerjilerin büyüleyici dünyasına dalarak büyüdü. Ancak, Agata’nın ilgisi yalnızca mücevherlerle sınırlı değildi. O, taşların içinde gizli duyguları, hikayeleri ve sırları çözebilen bir ruh avcısıydı.
Bir gün, nadir bir taşın içinde saklı bir sır keşfetti. Bu taş, dünyanın dört bir yanından toplanmış en mistik ve eşsiz tatları barındırıyordu. Agata, bu tatları kendi formülleriyle birleştirerek insanlara benzersiz deneyimler yaşatan içkilere dönüştürdü. İşte "Agata Bar", bu büyüleyici hikayeden doğdu.
Agata’nın atmosferini en iyi tanımlayan üç kelime nedir?
Agata’nın atmosferi, ziyaretçilerini adeta başka bir dünyaya taşıyan eşsiz bir deneyim sunuyor. Bu deneyimi en iyi tanımlayan üç kelime ise mistik, zarif ve benzersiz.
Mistik, Agata’nın ruhunda ve her detayında hissedilen büyüleyici bir hava taşır.
Zarif, Agata Bar’ın incelikle düşünülmüş dekorasyonunda, kullanılan malzemelerin kalitesinde ve her bir kokteylde kendini gösterir.
Benzersiz, Agata’nın en temel özelliği. Burada sunulan her kokteyl, Agata’nın babasından miras aldığı değerli taşlara olan tutkusu ve kendi yaratıcı dokunuşuyla hazırlanır.
Agata’nın mutfak felsefesi nedir? Ve menülerinizi oluştururken hangi ilkelere öncelik veriyorsunuz?
Agata’nın mutfak felsefesi doğallık ve sadelik üzerine kurulu. Mevsiminde ve yerel üreticilerden temin ettiğimiz malzemelerle, malzemenin özünü bozmadan lezzeti ön plana çıkarmayı amaçlıyoruz. Geleneksel Anadolu mutfağının derinliğini modern dokunuşlarla birleştirerek, konuklarımıza hem tanıdık hem de yenilikçi bir gastronomi deneyimi sunuyoruz.
Bizim için önemli olan, her yemeğin bir hikâye anlatması ve misafirlerimizin bu hikâyeyi hissedebilmesidir. Örneğin, lakerda gibi köklü ve kültürel anlamı büyük bir lezzeti ele alalım. Lakerda, geleneksel olarak sade bir sunumla karşımıza çıkan, denizle özdeşleşmiş bir tattır. Biz ise bu mirası koruyarak, modern gastronominin yaratıcı dokunuşlarıyla onu yeniden yorumluyoruz.
İstanbul’un geleneksel lezzetlerini dünya mutfağıyla harmanlama fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu fikir, İstanbul’un tarih boyunca sahip olduğu çok kültürlü miras ve kozmopolit kimliğinden ilham aldı. Şehrin yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda modern dünyanın da dinamik bir kesişim noktası olması, mutfağımıza da ilham kaynağı oldu. Örneklendirmek gerekirse, bizler geleneksel bir lezzet olan mantıyı Asya mutfağından esinlenen soslarla yeniden yorumladık veya midye dolmayı Akdeniz mutfağı esintileriyle şekillendirdik. Böylece, yerel tatları küresel bir vizyonla keşfetme imkânı sunduk.
Menünüzdeki yenilikçi tatlara yenilikçi dokunuşlar misafirlerinizden nasıl geri dönüşler alıyor?
Misafirlerimizden genellikle çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Geleneksel tatlar, kültürel mirasımızın bir parçası olduğu için herkesin belleğinde özel bir yer tutuyor ve duygusal bir bağ oluşturuyor. Örneğin, sütlaç ve balkabağını modern bir tatlı tabağı olarak yeniden şekillendirdiğimizde, misafirlerimiz bu tatların orijinal dokusunu hissederken, aynı zamanda cesur bir yaratıcılıkla karşılaşıyorlar.
Değerli taşlardan ilham alan kokteyl konseptiniz nasıl doğdu? Ve yaratıcı kokteyl isimlerinizin arkasındaki hikayeleri kısaca nasıl anlatırsınız?
Kokteyl konseptimiz, değerli taşların enerjileri, renkleri ve taşıdığı hikayelerden ilham alarak, misafirlerimize benzersiz bir duyusal deneyim sunma fikriyle oluşturuldu. Her taşın kendine özgü bir titreşimi ve sembolizmi olduğu gibi, kokteyllerimiz de bu taşların estetik ve manevi yönlerini yansıtan, hikayelerle zenginleşmiş bir dünya sunuyor.
Relax Sitrin Güneşi (Relax Citrine Sun)
Sitrin taşı, güneşin enerjisini simgeler ve pozitiflik, mutluluk, başarı gibi duyguların taşıyıcısıdır. Bu taş, kendine güveni artırırken bolluk ve refah enerjisi yayar. Sitrin Güneşi ise satsuma likörü, nane ve limon otu ile yapılan tatlı ve ekşi bir kokteyldir. Parlak rengiyle sitrinin sıcak ve canlı enerjisini yansıtır.
Kuvars Işıltısı 1942 (Quartz Radiance 1942)
Kuvars taşı, enerjiyi yoğunlaştıran ve arındıran bir taş olarak bilinir. Şeffaflığı ve uyum sağlayıcı yapısıyla ruhsal dengeyi destekler, aynı zamanda zarafeti temsil eder. Kuvars Işıltısı 1942 ise İtalyan likörü ve pekmez özleriyle hazırlanan bir reçete.
Ay Taşı Fısıltısı (Moonstone Whisper)
Ay taşı, dişil enerjiyi, sezgiyi ve duygusal dengeyi simgeler. Tarih boyunca mistik güçleriyle bilinen bu taş, geceyi ve gizemi çağrıştırır. Ay Taşı Fısıltısı, Blue Label, oolong çayı ve pekan gibi zarif malzemelerle hazırlanmış sade bir kokteyldir.
Agata’yı ziyaret eden birinin mekândan ayrılırken aklında kalmasını istediğiniz tek bir şey olsa, bu ne olurdu?
Buradan ayrılırken misafirlerimizin şunu düşünmesini isteriz: “Bu sadece bir gastronomi deneyimi değil, ruhuma dokunan bir yolculuktu.” İşte bizim büyümüz tam da burada: duyularınızı, duygularınızı ve hayal gücünüzü harekete geçirerek sizi hikâyenin bir parçası yapıyoruz. Ve bu his, Agata’dan ayrılırken yanınıza alacağınız en değerli armağan oluyor.
Mixologist olarak yaratıcılığınızı nasıl besliyorsunuz?
Doğa, sanat, müzik ve kültürel hikâyeler yaratıcılığımın sınırsız ilham kaynakları. Seyahat ederek yeni tatlar, renkler ve kokular keşfetmek, yerel mutfakları deneyimlemek ve geleneksel içeceklerin hikâyelerini öğrenmek tariflerimi zenginleştiriyor. Aynı zamanda, müziğin ritmi ve duygusal etkisi, kokteyl yaratım sürecimde hayal gücümü besleyen önemli bir faktör.
Misafirlerimin geri bildirimlerini dinlemek ve onların damak zevklerini anlamaya çalışmak ise yaratıcılığımı geliştiren en önemli unsurlardan biri.
Dünya çapında kazandığınız yarışmalar, kariyerinizde nasıl bir etki yarattı?
Kazandığım yarışmalar, kariyerimde hem profesyonel hem de kişisel anlamda önemli bir dönüşüm yarattı. Bu başarılar, sektörde tanınırlığımı artırarak prestij kazanmama ve yeteneklerimi daha geniş bir kitleyle paylaşmama olanak sağladı. Yarışmalar, yaratıcılığımı ve teknik becerilerimi geliştirmemi de teşvik etti.
Uluslararası platformlarda boy göstermek, farklı ülkelerden mixologistlerle tanışmama ve onların perspektiflerinden ilham almama fırsat verdi. Bu süreç, dünya mutfağından esinlenerek daha yenilikçi tarifler geliştirmeme olanak tanıdı. Aynı zamanda, yarışmalardan edindiğim tecrübeler beni yalnızca bir mixologist olarak değil, bir hikâye anlatıcısı ve sanatçı olarak da geliştirdi.