Begüm Özdoğularlı
Doğa ve sanat odaklı eğitimin öncüsü.
“Doğa ve sanat benim yaşam biçimim” diyor Özdoğularlı ve bu yaşam biçimini çocuklarla geleceğe taşımak onun en büyük motivasyonu.
Yıl 1997. Bir üniversite öğrencisi kendi çocukluğunda, evinde ve okulunda ona sağlanmayan iç huzuru, yeni nesillere sunma yolculuğuna adım atıyor. Kendi ihtiyacından yola çıkarak hayal kuran bu kişi, dünyada var olan bitkiler, hayvanlar, insanlar ve ruhu olan objelere faydalı olmak amacıyla dimdik devam ediyor yolculuğuna. Yaratıcılığını, yorgunluğunu yok sayabilmesindeki motivasyonunu da bu ‘tüm evrene faydalı olma duygusu’ndan alıyor. Begüm Özdoğularlı, Türkiye’nin ilk kadın girişimcisi kredisini aldığından beri, sanatçı ve girişimci ruhunu bir araya getiriyor: “Girişimci kişiliğim matematiksel bakış açımı besliyor. Sanatçı ruhum ise çılgın bir çocuk gibi. Kimsenin aklına gelmeyen, hatta birçok kişi tarafından ‘Olur mu öyle saçma şey…’ denilen her çılgınlığı yapmayı seviyorum.”
İşte bu çılgınlık, onu Zekeriyaköy’de köy enstitüsü modeline dayanan, doğayla iç içe bir okul kurmaya yönlendirdi. “Neden böyle bir okul?” sorusuna, “Çocukluğumdan beri gelen sisteme itiraz etme, sistemle savaşma arzusu” diye cevap veriyor! Ve bu okul formatına başkalaşan başkaldırı, elbette diğerlerinden çok farklı: Çocukların sadece akademik başarıya odaklanmadığı, aynı zamanda el becerileri, doğa ile uyum ve sanatsal yaratıcı güçlerini geliştirdiği bir alan burası. “Doğada ekip biçme, müzik aleti çalma, hayvan bakımı, dikiş… Bu alanlar bir çocuğun içindeki cevheri keşfetmek için en verimli atölye çalışmaları” diyerek özetliyor kendisi. Zira bir çocuk, “kendi okul formasını tasarlayabilir ve dikebilirse, yemeğini yapmayı öğrenirse, farklı hayvan türleri ile dolu olan bir ortamda eğitim alırsa, özgüveni de gelişir.”
Girişimcinin en büyük gurur kaynağı da elbette kendi ayakları üzerinde durabilen, yaratıcı ve özgüvenli bireyler yetiştirebilmiş olması. Onun için önemli olan, çocukların sadece kitaplardan öğrenmekle kalmayıp hayatın her alanında kendi yollarını çizebilmeleri. Özdoğularlı, elde ettiği başarılarla yetinmeyen, sürekli daha fazlasını hayal eden ve hayallerini gerçeğe dönüştürmek için cesurca adım atan bir isim. Onun hikâyesi, zorluklar karşısında nasıl dirençli olunacağını ve yaratıcılığın sınırları nasıl zorlayabileceğini gösteren bir örnek olarak ilham vermeyi sürdürecek.
Doğa ve Sanat Odaklı Eğitimin Öncüsü
“Eğitimde devrim şart” diyorsanız, derhal Begüm Özdoğularlı’yla tanışın! Türkiye'nin ilk Modern Köy Enstitüsü konseptli okulunu kuran bu girişimci, eğitim dünyasına yeni bir soluk getiriyor. Özdoğularlı, 18 yaşındayken aldığı krediyle ilk dil okulunu kurarak hayallerine ilk adımını attı. Dahası, ODTÜ’de sadece üç ayda Türkiye'nin sertifikalı ilk kadın kaynak ustası olmayı başardı. Üstelik bu alanda eğitimler vererek bugüne kadar 800 bin kişiyi meslek sahibi yaptı, 50 binden fazla kaynakçı yetiştirdi. Bunlarla da yetinmedi. Şehirlerde köy enstitüsü felsefesini hayata geçirerek gençlere doğa ve sanatla iç içe bir eğitim sunan ‘Doğru Odak Okulları’nı kurdu. Şimdi, 16 farklı ülkeden öğrenciye eğitim veren bu okullarda, doğayı ve sanatı merkeze alan bir yaklaşımla yeni liderler yetiştiriyor.