Geleceğe Bir Yatırım: Yumurtalarımı Dondurdum ve Çok da İyi Ettim!

Bazen hayat bizi öyle bir noktaya getiriyor ki, durup kendi kendimize “Ee peki şimdi ne yapıyorum?” diye sormadan edemiyoruz. Ben de işte tam böyle bir noktadaydım. Evren bana “Bebeğim, planın ne?” diye fısıldıyordu (ya da belki hormonlarımın bir oyunuydu, emin değilim.)
Çocuk sahibi olmayı şu an istemiyor olabilirim. Hatta “Asla istemem!” diyenlerden de olabilirdim. Ama yıllar sonra bir sabah uyandığımda bambaşka hissetmeyeceğimi kim bilebilir ki? Her şeyin doğru vakti olduğuna inananlardanım. İşte tam da bu yüzden, yumurtalarımı dondurma kararı aldım. Çünkü gelecekte bir gün bu seçeneğe sahip olmak isteyebilirdim ve işlerimi şansa bırakmak bana göre değildi.
Östrojen yüklemesiyle halaya kalkacak olan hormonlarımla başa çıkmak hiç de kolay olmayacaktı. Buna hazır mıydım. Hayır! Ama kararımı vermiştim ve duygu dünyama suikast yapmaya niyetli olan hormonlarımı sevgiyle kucaklamaya hazırdım. Fani-enjeksiyonlarla birlikte şişip yabancılaşmaya başlayan bedenim, hiç dinmek bilmeyen iştahım, bir de yalnızlığın zirvesine bayrak dikmeye kalkınan duygularım beni perişan etti. Kısacası; ağladım, zırladım, kendime dünyayı dar edip bir de tabii ki herkesten aktif nefret ettim.
Tek başına ama güçlü!
Bu sürece girerken en büyük motivasyonum şuydu: Hayatımda henüz benimle aynı fikirlere sahip, çocuk yetiştirme kapasitesine ulaşmış ve aynı cesareti taşıyan biriyle karşılaşmadım. Ama bu gelecekte de olmayacağı anlamına gelmiyordu. Hiç bir zaman bilemezsiniz, ne zaman ne olacağını veya “O” kişiyle ne zaman tanışacağınızı. Beklemek yerine geleceğimi garanti altına almak istedim.
Ya şimdi, ya hiç! İğneler, hormonlar ve bolca dram
Bu işe girişmeden önce Anti-Müllerian Hormon (AMH) seviyeme baktırmam gerekti. Bu test, yumurtalık rezervesi hakkında fikir veriyor ve doktor hormon ilaçlarının dozunu buna göre belirliyor.
İğne faslı! Acımadı ki 😊
12-13 gün boyunca her akşam saat 19:00’da kendi kendime iğne yaptım. Lakin kişiye göre kullanılması gereken iğne sayısı değişiklik gösterebiliyor. İlk başta biraz “Gerçekten kendime iğne yapacak mıyım?” diye düşündüm ama sonra o kadar basit geldi ki, sanki her gün diş fırçalamak gibi bir rutin haline geldi. Hatta iğne saatlerinde dışarda yapmak durumunda kaldığımda ilaçlarımı çantamda serin kalacak şekide taşıdım, saati gelince uyguladım.
Bu süreçte nelere dikkat ettim?
• Alkol ve sigara kullanmadım (sağlıklı yumurtalar için gerekli).
• Bol yeşil sebze tükettim (ıspanakla dost olabilirsiniz).
• Vitamin takviyesi aldım (doktorum önerdi, ben de “tamamdır” dedim).
• Hafif egzersiz yaptım (Normalde Jiu Jitsu, Calisthenics gibi ağır sporlar yapıyorum. Ancak bu süreçte tempoyu düşürdüm).
Fiziksel Değişimler
İğnelerin 2. haftası fiziksel değişim başladı. Göğüslerim şişti, çok da güzel oldular açıkcası. Vücudumda ödem oluştu ve karnım büyüdü. Son hafta cidden aynaya baktığımda kendimi biraz tanıyamadım. Hatta biraz o görüntüyü sevmiştim.😄 Hamile olduğum zaman çok tatlı görüneceğim 1.55 boyumla.😉

Ama panik yok! Bunların hepsi geçici.
Östrojen seviyem yükseldiği için vücudum daha yuvarlak hatlara sahip oldu ve kendimi biraz farklı hissetim. İnsanlar “Çok güzel olmuşsun!” dese de, benim için sahiplenmem gereken yeni bir ben algısıydı. Sevdim de. Daha dişi hissettirdi.
Sürecin sonunda hormonlar normale döndüğünde, her şey yavaş yavaş eski haline gelmeye başladı. Bu sürece girerseniz, şişkinlik konusunda biraz sabırlı olun. Vücudunuz sizi yanıltmaya çalışıyor ama aslında her şey kontrol altında!
Duygusal Roller Coaster!
Hormon enjeksiyonlarıyla beraber adeta sitemime “Haydi, ağlama vakti” güncellemesi yüklenmişti. Dalga, tsunami şeklinde zamansız uğrayan ağlama hatırlatmaları artık neye içleneceğini şaşırmıştı. Sahilde el ele yürüyen çiftlere mi dersin, sosyal medyadaki kedi köpek videolara mı, hatta reklamlara bile ne göz yaşları döktüm. Haters gonna hate moduna da sık sık ziyaretler yaptı bu kız.
Hassasiyet tavan, duygular şelale ve algı oyunları diz boyu.
Aşermenin başrolünde NAR yer alıyordu, adeta vazgeçilmezimdi.
Hakkını verdim. Tüm bunları atlatmışken, hormonlar diyarına burdan selamlar...
Operasyon ve Sonrası
Hormon iğneleri tamamlandıktan sonra, çatlatma iğnesi tam belirlenen saatte yapılmalı. Benim operasyonum pazartesi sabahıydı, bu yüzden doktorum cumartesi gece 00:00’da iğneyi yapmamı söyledi. Zamanlamadaki en küçük sapma bile süreci etkileyebileceği için bu aşamada dikkatli olmak şart.

Operasyona yalnız girdim. Gözümü açtığımda çiçeği burnunda bir çift arkadaşım başucumdaydı.
Bu süreçte yanımda olan insanların önemini bir kez daha farkettim. Annem ve dostlarım her daim tam destek çıktılar, çok şanslıyım.
Kadın olarak toplumda konumumu belirlemek isterken kendimle ne kadar büyük bir güç kavgasında olduğumu gördüm. “Güçlüyüm, her şeyin üstesinden gelebilirim” marşını bağıra bağıra söylerken aslında yalnız olmadığımı ve yardım istemenin, destek almanın gerçek anlamda güç göstergesi olduğunu anladım. Aslına bakarsak, bu süreçte tam olarak güç tanımım değişti.
Artık benim için güçlü olmak: İsteklerim ve hayallerim doğrultusunda kendim için en sağlıklı kararları alıp arkasında durmak demek. Kim ne derse desin, ben bu macera sonunda kendime bir aferin çaktım.
Bekar Bir Kadın Olarak Yumurta Dondurmak
En çok neyi fark ettim biliyor musunuz? Sarılmak istiyordum. Şefkate ihtiyacım vardı. Yalnız öyle anne ya da arkadaş sırt sıvazlaması değil, gerçekten özel birine, beni anlayan, yanımda olan bir sevgiliye duyulan bir özlemdi bu. Özlemiştim.
“İyi ki yapmışım!” diyorum. Gelecekte bir gün çocuk sahibi olmak istersem, bunu yapabilme şansına sahibim.
Yani?
Ne erken, ne geç. Ne yanlış, ne doğru. Ne fazla düşünülmüş, ne de gereksiz. Tam da yerli yerinde, çünkü bana ait.
Hayalleriniz, hedefleriniz ve kararlarınız doğrultusunda hareket edin. Cesaret eylemi sever. Durup dururken çalmaz kapınızı. Keşkeler için hayat çok güzel.
"Torunlarımı dondurduk, çok mutluyum" diyen annem de ‘nerdeyse’ muradına erdi.😊
Sevgiyle ve ışıkla kalın…
Yasemin YÜRÜK