Yeni Gelmedi, Geri Geldi: Basılı Kitaplar Yeniden Revaçta!
E-kitap okuyucular şimdi nerede, onları gören var mı? Biz uzun zamandır görmüyoruz da.
Edebiyat Dünyasının Skinny Jean’leri: E-Kitaplar
2010’lu yıllara yaklaşırken teknoloji dünyası yeni bir furyayla tanışıyordu. Kitap satış devi Amazon’un en popüler e-kitap okuyuculardan biri olan Kindle’ı piyasaya sürmesiyle birlikte kitapseverler olarak bizim için yeni bir çağ başladığını düşündük. Tüm büyük yayınevleri bir ağızdan aynı şeyi söylüyordu: “Evet dostlar, galiba sonuna geldik. E-kitaplar basılı yayıncılığı bitirecek gibi görünüyor. Kendimizi buna hazırlayalım.”
Oysa beklenen gerçekleşmedi. Son yıllarda basılı kitap satışlarında büyük bir artış yaşanırken dijital kitap okuyucular ise gözden düşmüş gibi görünüyor. Sahi, en son ne zaman popüler bir Instagram gönderisinde bir Kindle gördünüz? Ben sanırım uzun zamandır hiç görmedim. E-kitap okuyucular tıpkı skinny jean’ler gibi bir anda ortadan kayboldular ve hiçbirimiz fark etmedik.
Dijital Kitap Furyası Nasıl Başlamıştı?
Dijital kitap furyası 2008 yılında Amazon gibi büyük şirketlerin bu alana yatırım yapması ve Kindle, Kobo gibi pratik okuyucuların piyasaya sürülmesiyle başladı. Daha önce laptop, tablet, telefon gibi cihazlardan gözlerimizi kör etme pahasına okuyabildiğimiz E-kitaplar artık sadece bu maksatla üretilmiş dijital okuyuculardan okunabilecekti. Bu cihazların öncüsü ve en popülerlerinden biri olan Kindle, ekranının tıpkı bir kitap sayfası dokusunda olduğunu ve bu sayede gözü yormadığını, böylece okuyucuya geleneksel anlamda kitap okuma deneyimine çok yakın bir deneyim yaşattığını vadediyordu. Şarj ömrü tablet ve telefonlara göre daha uzun olacaktı, böylece sevdiğimiz romanın en heyecanlı yerinde fellik fellik şarj aleti aramayacaktık. Üstelik tatile giderken hangi kitapları götüreceğimize karar vermek gibi büyük dertlerimiz de olmayacaktı, çünkü tüm kitaplığımızı yanımızda taşıyabilecektik.
Bu pratik cihazların piyasaya sürülmesi ve tüketicinin de rağbet etmesiyle birlikte büyük yayınevleri gecikmedi ve seçkilerindeki kitapları hem basılı olarak hem de e-kitap formatlarında satışa sunmaya başladılar. Bu dönüşüm son derece hızlı oldu. Öyle ki Kindle’ın piyasaya sürülmesinden yalnızca birkaç yıl sonra, 2010 yılında Amazon’un e-kitap satışları, basılı kitap satışlarını çoktan geçmişti. Bazı insanlar, basılı kitapların tahtının ciddi şekilde sallandığını ve kısa sürede büyük oranda ortadan kalkabileceğini iddia etmeye başlamıştı. Akıllarda bir soru vardı: Geleneksel kitaplar artık eski dünyaya mı aitti?
Basılı Kitaplar: “Benden Kolayca Kurtulacağını Sanma, Tatlım.”
Neyse ki, son yıllarda popülarite açısından durumun değişmeye ve dijitalin vaat ettiği tüm avantajlara rağmen basılı kitapların geri dönmeye başladığını gördük. Basılı kitaplar, onlardan o kadar da kolay kurtulamayacağımızı göstererek adeta teknoloji geek’lerinin kalesine bir gol attı.
2020 yılından itibaren dünyayı esir alan COVID-19 pandemisi e-kitap trendine son kurşunu sıkmış gibi görünüyor. Görünüşe göre, neredeyse iki koca yıl boyunca evlerine kapanmak zorunda kalan insanlar gerçek bir deneyim yaşama hasretiyle Kindle’larını rafa kaldırdılar ve yavaş yavaş basılı kitaplara geri dönmeye başladılar. Geçtiğimiz yıl, Birleşik Krallık’ta fiziksel kitap satışları rekor kırarak 669 milyon kopya ile tarihin en yüksek seviyesine ulaştı!
Yayınevleri bu geri dönüşün en önemli sebeplerinden birinin de sosyal medyadaki kitap trendleri olduğunu söylüyor. Görünüşe göre, basılı kitapları en çok gençler tüketiyor ve okuduklarını TikTok, Instagram gibi görsel sosyal medyada paylaşmak istiyorlar. Elbette basılı kitaplar, kapak tasarımlarıyla sadece bir nesne olarak bile dijital kitaplardan çok daha ilgi çekici gözüküyor. Eğer başta TikTok olmak üzere sosyal medya kitap trendlerinin edebiyatı nasıl değiştirdiğiyle ilgili yazımı okumadıysanız buradan göz atabilirsiniz.
Bir Kitaptan Daha İyi Olacak Bir Kitap Yapamazsınız
Dürüst olayım: Benim de bir zamanlar bir Kindle’ım vardı. Kullandığım dönemde çok iyi bir fikir gibi gelmişti ama şimdi nerede olduğunu bilmiyorum bile. Geriye dönüp baktığımda dijital olarak okuduğum kitapları güçlükle hatırladığımı fark ediyorum. Ekrandan okuduğumuz, elimizden kayıp giden dijital içerikler, elimizde tutup hissedebildiğimiz, koklayabildiğimiz somut kağıda ve mürekkebe kıyasla bilişsel düzeyde daha az etki yaratıyor olabilir mi?
Yazar, şair ve editör Mehmet Erte’ye konuyla ilgili görüşlerini sordum. Erte, okuma deneyiminin hangi koşullarda gerçekleştiğinin önemli olduğunu söylüyor.
“Kitapları çiple insan beynine aktarabilseydik sadece okumak yoluyla elde edilebilen varoluşsal bilgi ve hazdan mahrum kalırdık. Sözcüklerin bir araya gelerek sunduğu kopyalanabilir bilgiden değil, okuma deneyimi sırasında insanın içinde doğan ve yalnızca okuyan kişiye özgü olan bilgiden ve bu bilginin ayrılmaz bir parçası olan hazdan bahsediyorum.”
Erte, bir okur olarak, bir kitabın karakteri ile kalınlığı arasında bir bağ kurduğunu söylüyor. “Okuduğum sayfaların okumadığım sayfalara fiziksel oranını elimde duymaktan hoşlanıyor ve bunu okuma deneyimimin bir parçası sayıyorum.” E-kitapların basılı yayıncılığı bitireceğine inanmıyor. En çok satanlar listesinin demirbaşlarından olan kişisel gelişim kitaplarının bile e-kitap olarak basılı hallerinden fazla satmadığını söylüyor. “Bu belki de çevresel, ekonomik bir sınıra dayanmadığımız için böyledir,” diyor. “Diğer yandan edebiyat okurları daha uzun süre basılı kitaplarda ısrar edecek gibi görünüyor.”
Gerçek kitapseverlerin kağıtta ısrarcı olduğu açık. 1 Kitap 1 Mekan adlı kitap blogunun sahibi Duygu Özdemir, konuyla ilgili olarak, basılı kitabı daima dijitale tercih ettiğini, bu konuda çok katı olduğunu söylüyor. Bunun en önemli sebebi ise E-kitapta ciddi bir odak sorunu yaşamasıymış.
“Basılı kitapla kurduğum bağ ise çok başka, notlar alıp kendime ait bir dünya yaratabiliyorum. E-kitap bence fiziksel olarak basılı kitapla kurduğumuz o temas sıcaklığından çok uzak. Bence bir nesne olarak da basılı kitap hayatımızın merkezinde. Koleksiyon yapanlar, kendine ait bir kütüphane oluşturanlar için basılı kitabın yerini hiçbir şey alamaz.” diyor.
Konuyu usta yazar Umberto Eco’nun sözleri ile tamamlamama izin verin. Yalnızca birkaç cümleyle muhteşem bir biçimde özetliyor konuyu Eco.
“Kitaplardan Kurtulacağınızı Sanmayın” adlı kitabında şöyle söylüyor: “Kitabın etrafındaki çeşitlemeler beş yüz yılı aşkın süredir onun ne işlevini değiştirdi ne de sentaksını. Kitap tıpkı kaşık, çekiç, tekerlek veya makas gibidir. Bir kere icat ettikten sonra daha iyisini yapamazsınız. Bir kaşıktan daha iyi olacak bir kaşık yapamazsınız.” - Umberto Eco
Sevgili Cosmo Kitap Kulübü okurları, top sizde. Basılı kitap mı yoksa dijital mi? Siz hangi taraftasınız?