Main_KV1_970x250.gif

Feminizm Okumaya Nereden Başlamalıyım?

Suffragette mi izlesem yoksa ​​Beauvoir’dan mı okusam? Yoksa sadece eğlenerek tüketebileceğim bir şey var mı?

YAZAR: Ülker Zeynep Çolak
feminizmle-ilgili-kitaplar-1
Kolaj: Duru Keskingöz

Savunmasız kalma fobisi olan biriyim. Hele de geçmişin derinliklerine dayanan bir konu hakkında tartışırken karşı taraftan gelen “Sen şimdi böyle diyorsun ama 1930’da yaşanan şu olayı bilmiyor musun?” minvalindeki soruya verecek cevabım yoksa bütün tartışma heyecanım kaçabilir. Birincisi, görsel hafızam dışında hafızama pek güvenmiyorum. İkincisi dikkatim çabuk dağılır, hararetle savunduğum konuda gözümden kaçan bir olay olması beni durumun genelinden kopartır ve hemen tartışmaya küsebilirim.

Küçük yaştan beri kendime feminist diyorum. Feministliğime zeval getirecek çoğu davranıştan da kaçındım. Fakat feminist olduğunu söylemek, kendinizi onu her yaşta her masada aniden yöneltilen sorulara karşı savunurken bulmak demektir.

View post on X

İkinci dalga feminizm, üçüncü dalga feminizm, anarko feminizm, ruj feminizmi, erkekler için feminizm… Lisede, bilgisizliğimden savunamadığım ama karşı tarafın daha nitelikli bilgisizliği ile yırttığım, yanlış bilgiyle doğru fikirlere yol açmaya çalıştığım tartışmalar bir yana, belki de sadece karşı taraf sussun istediğim için kör topal her türlü feminist tartışmaya girmeye çalıştım. Kendimi daha çetin savaşlara hazırlamak ve bu yoldaki kız kardeşlerimin neyin mücadelesini verdiğini anlamak için Google’da “feminizm ile ilgili kitaplar”, “feminizm nedir”, “feminist tarih” gibi sayısız arama yapmışımdır. Neyse ki üniversitem, seçmeli dersleriyle elimden tuttu da bu konuda akademik eğitimimi ücretsiz makale okumaktan ileriye taşıyabildim.

Dediğim gibi, savunmasız kalmamak için, dünyaya düşen ilk feminist damlaya kadar okumaya çaba gösterdim. Sex and the City bağımlısıyım diye feminist ortamlarımdan eleştiri mi aldım? Ağlayarak “Sex and the City ve feminizm için iyi olmayan yönleri” araması yapardım. Sex and the City “ruj feminizmi”ni anlatıyor diye bir şey mi öğrendim, hop hemen onun kitabını sipariş ederdim. Amacım birbiriyle çelişen yönlerim de olsa onları en azından ortak bir mantık tanesinde birleştirmek ve savunduğum cephelerde güçsüz kalmamaktı.

Belki daha önce feminist tarih okumadınız, belki kuramlar ilginizi de çekmiyor. Ya da siz biraz feminizmden bahsedince hemen despot adamların mansplaining eyleyerek yaptığı kontra ataklarla mücadele etme obsesyonunuz da yok. Sadece keyif almak ya da sorgulamanıza yardımcı olması için feminist bakış açısından bir şeyler okumak istiyorsunuz. Bunun için size üç kitap önerebilirim. Zira obsesifliğim bir işe yarasın isterim.

Flanöz, Şehirde Yürüyen Kadınlar - Lauren Elkin

“Şehrin ta kendisini seviyorum. Tam kalbini. Çeşitli mahallelerini, bölgelerini, köşe başlarını. Başkalarının (erkeklerin) hiç tepki görmeden yürüdüğü yerlerde yürümek. İşte itaatsizlik budur. Kadınsanız düzeni bozmak için (...) kapıdan dışarı çıkmanız yeterlidir.”

En sevdiğim, gözbebeğim ile başladım. Öncelikle kitabın adından bahsetmek isterim. Flanöz, Fransızca “flaneur” kelimesinin dişil hali olarak türetilmiş bir kelime. Flanör, belki bazılarınızın bildiği üzere, aylak aylak yürüyerek şehri deneyimleyen kişi demek. Lauren, kendi şehir deneyimlerini anlatırken, geçtiği sokaklara izini bırakan gençlik mücadelelerinin peşine düşüyor. Kadınların yürümesinin nasıl politik olabileceğini gösteriyor ve bunu biraz da şehri romantize ederek yapıyor. Paris, New York, Tokyo, Viyana ve Londra’daki anılarını anlatırken kentleri kadın gözüyle keşfetmenin ne denli bir macera olabileceğini gösteriyor. Şehirle ilgili okumayı ve yazmayı çok seviyorum, o yüzden bu kitap çoğu zaman benim başucumda.

Kötü Feminist - Roxane Gay

“Kötü feminist etiketini açıkça benimsiyorum, çünkü insanım ve kusurlarım var. En önemli feminist metinlerini olması gerektiğini düşündüğüm şekilde okumadım. Ana akım feminizme uymayabilecek ilgi alanlarım, kişilik özelliklerim ve görüşlerim de var ama yine de ben bir feministim. Bu gerçeği kabullenmenin ne kadar özgürleştirici bir etkisi olduğunu anlatamam.”

New York Times Bestseller olmuş, ilk çıktığı zamanlar Cosmopolitan, GQ, Harper’s Bazaar gibi birçok platformda muhteşem olarak bahsedilmiş bir kitap. Roxane Gay, modern dünyanın feminizminde çorba haline gelen konuları didikliyor. Örneğin feminizm, neden tarihsel olarak genellikle heteroseksüel beyaz kadınların diğer herkese üstünlüğü olarak gösterildi, diye merak ettiğini söylüyor. Ara ara açıp “ne demişti” diye bakıp kapatıyorum. O şekilde aklımda kalıyor bu kitap. Kafamda çelişkisine düştüğüm pekçok feminist konu için içinde bir paragraf var.

Oyunbozan Feministin El Kitabı - Sara Ahmed

“Mutsuzluğa sebep olmaya hazırım.”

Sara Ahmed, oyunbozan bir feminist olmanın ilk kuralının bu olduğunu söylüyor. Çok neşeli duran bir masada tat kaçırmaya, aile büyüklerinizin cinsiyetçi esprilerine ses çıkarmaya, sıklıkla hayır diyerek sizden bekleneni bozmaya hazır mısınız, diyor aslında. Sizden bekleneni “bozmak”, oyunbozan feministin başlıca bir pratiği. Geçen yıl yayınlanan bu kitap epey güncel sorunlara değiniyor ve bunu gündelik hayatta karşınıza sıklıkla çıkan olayları deşifre ederek yapıyor.

Okurken akıp giden, güncel zamanda yazılmış, feminizme popüler kültürün merceğinden de bakan, “feminizm ile ilgili kitaplar” diye aratınca direkt çıkmayan bu kitaplar iyi birer başlangıç olacaktır.

ulkerzeynepcolak
Ülker Zeynep Çolak
Yazar
Zeynep, 26 yaşında, mimar. Yayınlanan ilk yazıları, kent ve toplumsal cinsiyet çalışmaları üzerineydi. Feminist kent okumaları yapıyor, medya okur yazarlığını her gün geliştiriyor, tasarlanacak şeylerle ve kokteyllerle ilgileniyor.