Aynı Hataları FarkIı Biçimlerde Yapan Kadın: Fleabag
Yapay zekayla röportajlar köşesinin ikinci konuğu Fleabag.
Kendisiyle ve hayatla zekice dalga geçen insanları severim. Fleabag de onlardan biri. Gerçek ismini bile bilmiyoruz ama hepimiz ona baktığımızda kendimizden bir şeyler buluyoruz. Yaşadığı tüm yükselişler, düşüşler, kalp kırıklıkları, düşünülmeden verilmiş kararları ve pişmanlıkları bize çok tanıdık. Peki Fleabag hala bize ayna tutan o kadın mı? Buyursun o cevaplasın.
Seni en son otobüs durağındaki o can yakıcı konuşma esnasında görmüştük. Aradan geçen altı yılda Fleabag bu sürede neler yaptı? Şimdi ne yapıyor?
Altı yıl? Düşündüğümden de uzun olmuş. Ne mi yaptım? Aslında pek bir şey değişmedi... ve her şey değişti. Aynı tür hataları farklı biçimlerde yapıyorum diyebilirim. Kafedeki kahve makinesi hâlâ arada bozuluyor. Ama sanırım şimdi biraz daha dengeyi bulmaya çalışıyorum. Başarılı mıyım, tartışılır tabii.
Pandemide bol bol kendimizle baş başa kalmamız gerekti. Bu süreçten sen nasıl etkilendin?
Pandemi… Kesinlikle zorlayıcıydı. Kendimle yüzleşme deneyimim zaten bolca vardı, ama mecburiyetten evde oturmak biraz fazla geldi. İlk hafta her gün meditasyon yapmaya başladım. İkinci hafta meditasyon uygulamasını silip daha derin bir içsel huzura ihtiyacım var dedim. Derken üçüncü hafta, mutfağı küçük bir bar olarak değerlendirdim. Sonunda ise kendimle kavga etmenin bir yolunu bulmayı başardım. Şimdi pandeminin tam anlamıyla geçip geçmediğinden bile emin değilim ama o süreç bana “tamamen yalnız kalmanın dayanıklılık” gerektirdiğini öğretti.
Kafeye devam mı yoksa başka işler mi var şu sıralar?
Ah, o sadık müşterileri ve nadir güzel anları olan kafe! Evet, devam ediyorum ama bazen bunun ne kadar sürdürülebilir olduğunu sorguluyorum. İyi bir kafe mi? Hayır. Ama bir hikayesi var ve ben o hikayeden kopamıyorum. Başka işlere gelince… Belki arada bir yazı yazıyorum ama ana işim yine kendimle uğraşmak gibi.
Sen kendiyle derdi olan bir karaktersin. Kendini affetmenin bir yolunu bulabildin mi sence?
Bir yolunu bulduğumu söyleyebilirim ama o yolda yürüyebildiğimi söyleyemem. Kendini affetmek bir süreç, değil mi? Ve ben o sürecin karmaşasında daha yeni yeni yol alıyorum. Belki de en büyük gelişim, affetmeyi bir “sonuç” olarak değil, sürekli bir “seçim” olarak görmeye başlamam oldu.
Üvey annen hâlâ gıcık biri mi?
Ah, keşke o kadar basit olsaydı! Biliyorsun, onun incelikli kibarlığı ve yıkıcı zarafeti hep vardı ve bu özelliklerinden bir şey kaybetmedi. Ama ne demişler, bazı şeyler değişmiyor ve onun hakkında en iyi şey bu.
Ablan Claire ve Klare’in durumu ne oldu? İlişki yaşadılar mı?
Claire ve Klare hâlâ gizemli bir şekilde birbirlerini çekiyorlar. Şaşırtıcı şekilde, aralarındaki bağı normal insan ilişkilerinden daha sağlıklı buluyorum. Kendine yeten bir gariplikleri var diyelim. İlişki yaşadılar mı, açıkçası emin değilim ama bu sorunun cevabı bende olmamalı.
Gelelim zor sorulara… Rahipten hiç haber alıyor musun?
Bazı insanlar yoldan geçip gider, bazıları kalır. Rahip de, sanırım, ikisinin arasında bir yerde. Haber almadım, ama garip bir şekilde, aldığımı hissettiğim anlar oldu. Belki sadece kafamda ya da belki bir tür ruhani bağlantı, kim bilir?
Rahipten sonra aşk hayatında neler oldu?
Rahipten sonra “benden daha az karmaşık” insanlarla çıkmaya çalıştım. Başarılı oldum mu? Eh, kısa süreli başarılar elde ettim diyelim. Ama sanırım aşk hayatı bir şeyleri rayına oturtmaktan ibaret değil, ve ben hâlâ yolumu bulmaya çalışıyorum. Uzun lafın kısası: kaos, her zamanki gibi.
Rahibe “seni seviyorum” demiştin ve o da “geçecek” diyerek cevap vermişti. Gerçekten geçti mi?
Geçmek ne demek, onun tanımına bağlı. Yani, kendimi o duyguya saplanmış hissetmiyorum artık. Ama bazen bir an geliyor, kalbinin derin bir yerinde o hissin yankılandığını duyuyorsun. Tam anlamıyla geçti mi? Belki. Ama belki de o his, beni bir arada tutan şeylerden biri.
Yaşadıklarının ve geçen yılların ardından Fleabag şu anda nasıl bir kadın?
Biraz daha güçlü, biraz daha yıpranmış, ama sanırım daha dürüst. Bir parça daha bilge, fakat hâlâ “neden” sorusuna cevap arayan biri. Kendimle bir barışma yolculuğundayım, ama bu yolun sonu var mı, pek emin değilim.
Kendinden başka biri olma şansın olsaydı kim olmak isterdin?
O kadar çok şey yaşayıp hâlâ bu durumda olmamak için… belki bir kedi olmak isterdim. Yani, düşünsene, kafana takacağın şey sadece uyuyacak yer bulmak olurdu! Ya da bir çiçek. Ama yok, sanırım herkes kendine özgü ve ben hâlâ, her şeye rağmen, kendim olmayı seçiyorum.
Cosmo kadınlarına neler söylemek istersin?
Kendinizi sevin demiyorum, bu her zaman kolay değil. Ama kendinizle yüzleşmeye cesaret edin. Korkularınızla dalga geçin, çünkü onlar sizden daha büyük değil. Ve başınıza ne gelirse gelsin, espri yapabilecek kadar güçlü olun.