Guerrilla Girls’e Bir Aşk Mektubu

Sanat tarihine bakınca kadınları çoğunlukla tuvalin içinde, nadiren fırçanın ucunda görürsünüz. Erkek sanatçılar tarafından resmedilmiş, idealleştirilmiş, sıklıkla çıplak ve dramatik. Peki, kadın sanatçılar sanatın kurumsal hafızasında neredeler? Bu soruya 1980’lerden bu yana radikal bir şekilde yanıt veren bir kolektif var: Guerrilla Girls.
İlham Perisi Olmak Yetmez
Feminist aktivizmin en ikonik maskeli figürlerinden Guerrilla Girls, sanat dünyasındaki cinsiyet ve ırk eşitsizliklerini görünür kılmak için ortaya çıktı. Barbara Kruger’ın çarpıcı metin temelli işleri, Jenny Holzer’ın LED aforizmaları gibi, sanat dünyasının ‘Shrek’leri’ Guerrilla Girls de üretimlerin bir “silah” olabileceğini çok iyi biliyordu.
İnternet bizi görünürlükle sınamadan ve ‘call-out’ kültürünün adı konmadan çok önce, Guerrilla Girls endüstrinin algoritmasını hack’lemek için yola çıkmıştı. Müze ve galerilerin kadın sanatçılara yer vermeme konusunda ne kadar “istikrarlı” olduklarını afişlerle ifşa ediyorlardı. Eserlerin %5’inden azı kadın sanatçılara aitken, çıplak kadın figürlerinin %85’in üzerinde olduğuna dikkat çeken “Kadınların Metropolitan Müzesi’ne Girebilmek İçin Çıplak Olması mı Gerek?” gibi işleriyle maalesef retorik olan soruları dünyaya duyurdular. Bu sorular, post-modern teorinin temelini oluşturan büyük tartışmaların da popüler bir yansıması.
Laura Mulvey’in ‘male gaze’ (eril bakış) kavramı, Linda Nochlin’in "Neden Büyük Kadın Sanatçılar Yok?" makalesi… Hepsi, sanatın yalnızca estetik bir üretim değil, ideolojik bir alan olduğunu gösteren yapıbozumcu çalışmalar. Onlar için mesele sadece temsil eksikliği değildi, meritokrasiydi. Pozitif ayrımcılık da talep etmiyorlardı. Ancak ironik şekilde ilerleyen yıllarda, eleştirdikleri kurumlar tarafından işleri sergilenmiş, içeriden müdahale olanağı bulmuşlardı.
Modern sanat seçkilerindeki sanatçıların %4'ten azı kadın ama çıplaklığın %76'ı kadınlara ait.
Guerilla Girls’ün İşi Bitmedi
2025’e gelelim:
Evet, müzeler çeşitlilik ve kapsayıcılık danışmanları tuttu. Büyük ihtimalle Art Basel’deki bir adam, “kesişimsellik” kelimesini kendinden emin bir şekilde söyledi ama dürüst olalım: Guerrilla Girls’ün işi henüz bitmedi. Kırk yıl sonra, hâlâ aynı soruyla karşı karşıyayız: Gelecek gerçekten geldi mi, yoksa hâlâ yükleniyor mu?
Artsy’nin ‘2024 Kadın Sanatçılar Pazar Raporu’ gösteriyor ki 2022 yılında bile kadın sanatçıların eserleri, müzayede pazarının yalnızca %9’unu oluşturuyor. Yani bugün hâlâ sanat dünyasında kadın+ olmak, eril hâkimiyetin içinde alan kaplamak, baskın anlatıyı değiştirmek ve sistemi gerçekle yüzleşmeye zorlamak üzerine bir mücadele.
Kim bu Guerilla Girls?
Sanat dünyasındaki erkek egemen yapıya başkaldıran, feminist ve anonim bir aktivist kolektifi. 1985’ten beri maskeleriyle müzeleri, galerileri ve sanat dünyasındaki eşitsizlikleri ifşa ediyorlar. Kimlikleri yok, ama mesajları net: Sanatta da, hayatta da kadınlar daha fazla yer kaplamalı!