Selena Gomez ve Benny Blanco'dan Aşkın Müzikal Güncesi

Bir albüm değil, iki kişinin birbirine yazdığı bir aşk mektubu.
Jason Armond, Getty Images
Jason Armond, Getty Images

Selena Gomez ve Benny Blanco aşklarının ortak bir albüm yapmışlar dendiğinde, kulağa fazla yapay ve sıradan gelebilir diye düşündüm. AmaI Said I Love You First”u bir kez dinledikten sonra, fikrim tamamen değişti. Çünkü bu albüm, öyle “ünlü çift işbirliği” gibi durmuyor. Daha çok bir ilişkinin iç yüzüne, gözümüzün önünde ama sadece onların duyabildiği o cümlelere tanıklık etmek gibi. Albüm açılıyor ve ilk şarkıda bir anda bir odaya düşüveriyorsun. Birisi diğerine gerçekten “seni ilk ben sevmiştim” der gibi... Ve bu, şarkının ismi olmasının çok ötesinde bir his. Sanki telefonundan sesli notlar dinliyormuşsun da, iki kişi sırayla sana duygularını açıyor.

Birlikte Büyümek Nasıl Ses Çıkarır?

Albümdeki şarkılar, çok net bir şekilde kronolojik. Tanışma, tereddütler, ilk öpüşme, ilk kavga, işler kötü gittiğinde bile “hala buradayız” demeler... Bu geçişler, sadece şarkı sözlerinde değil, müziklerin tonlarında da kendini gösteriyor. Mesela Don't Wanna Cry”da bir itiraf gibi konuşurken, Sunset Blvd.”da sanki Los Angeles gün batımında arabada oturmuş, birlikte susuyorlarmış gibi bir hava var. Her şey bu kadar içten olabilir mi? Ve evet, bir pop albümünden bahsediyoruz. Ama bu, rastgele şarkılardan oluşturulmuş, bir bütün haline getirilmiş albümlerden değil. Hatta yer yer dağınık, yer yer “burada ne yapmak istemişler” dedirtecek kadar savunmasız. Ama belki de “I Said I Love You First”u bu kadar etkileyici yapan şey de tam olarak bu. Bu albüm, mükemmel olmaya çalışmamış; onun yerine gerçek olmaya karar vermiş.

Şarkılar Değil, Sahneler

Gomez’in sesi bazı parçalarda bir fısıltı gibi kulağının dibine geliyor. Benny Blanco'nun prodüksiyonları da buna eşlik eden bir günlük sayfası gibi. Özellikle Gracie Abrams ile olan düet (Call Me When You Break Up) bildiğin bir gece yürüyüşü hissi veriyor. Hani kış gecesinde bir sokak lambasının altında durup, “şimdi bana bir şey dese her şey değişir” dediğin o anlar var ya… İşte tam olarak onun müzik hali. The Marias ile kaydettikleri “Ojos Tristes” ise İspanyolca bir hikaye anlatıyor ama dile hakim olmasan da duyguyu anlıyorsun. Hani bazı duygular vardır ya, dili yoktur. O türden.

Peki Ya Eksileri?

Albüm, duygusal anlatımı ve kişisel tonu sayesinde özel bir bağ kuruyor, evet. Ama işin içine bu kadar “bizim aramızda” duygusu girince, dinleyici olarak kendini bazen dış kapının mandalı gibi hissetmen de mümkün. Özellikle bazı parçalar, çiftin kendi arasında kalan anılarına ve şifreli cümlelerine o kadar sadık ki, dışarıdan biri olarak “tam olarak ne oluyor burada?” diye düşündürtebiliyor. Yani, şarkılar güzel ama hepsi seni aynı oranda içeri davet etmiyor. Ama belki de bu, albümün yapısal bir kusurundan çok, samimiyet tercihi. Çünkü bu albüm, kulüpte bangır bangır çalsın diye değil; gece yarısı loş odada, belki de eski bir mesaj zincirine bakarken dinlemen için yapılmış gibi. Yani albüm sana “gel, birlikte ağlayalım” demiyor, ama “ben burada ağlıyorum, dilersen sen de otur” diyor.

Dinledikten Sonra…

Albüm bittiğinde bir süre için çıkamadığımı farkettim. Hani bazı şarkılar vardır, hemen paylaşmak istersin; bazıları da vardır, önce içinden bir geçsin, biraz sende kalsın istersin ya... Bu albüm ikinci kategoriye giriyor. Çünkü sadece kulağında değil, ruhunun içinde de bir yankı bırakıyor. Şarkılar geçtikçe bir ilişkiye tanıklık etmiyorsun, aynı zamanda bir ilişkiyi yaşıyorsun. O küçük jestlerde, suskunluklarda, özlemli cümlelerde bir yerden tanıdık bir şey buluyorsun. Belki kendi hikayeni, belki de hiç kuramadığın ama hayalini kurduğun bir yakınlığı... Bu yüzden albüm bittiğinde hemen “yeniden çal” demek yerine, biraz durmak istiyorsun. Bir nefes alıp sindirmek gibi.

Sonuç?

“I Said I Love You First”, sadece bir çiftin birbirine duyduğu aşkı anlatmıyor. Aşkın içindeki güvensizlikleri, heyecanları, yanlış anlaşılmaları ve sessiz sevinçleri de ortaya seriyor. Eğer siz de “beni biri böyle sevsin” hissini özlediyseniz ya da hala öyle seven birini bulamadıysanız... bu albüm, sizi şüphesiz bir yere götürüyor. Belki eski sevgilinize, belki hala tam olarak konuşamadığınız duygularınıza, belki de sizi gerçekten anlayan o kişiye. Bu bir albüm değil. Bu, bir ilişkiye kulak misafiri olma hali. Ve evet, Selena ilk “seni seviyorum” diyen olabilir. Ama bu sefer biz hepimiz duyduk.

yigitcangenc1
Yiğitcan Genç
Yazar
Yiğitcan Genç, dergicilik hayatına bone Magazine & Curated Magazine dergilerinde başladı. Bant Mag., Dadanizm, L'Officiel Hommes Türkiye, Based Istanbul ve GQ Türkiye gibi yayınlarda editörlük yaptı. Dijital dünyada güçlü editoryal içerikler yaratmanın önemine inanarak üretimine devam ediyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık