Biz Kadınlar Birbirimizi Nasıl Yükseltiriz?

Kariyer yolculuğunda en kritik adımlardan biri, bilinmezliğe rağmen cesur olabilmek… Peki, genç kadınlar bu yolda en çok hangi desteğe ihtiyaç duyuyor? İş dünyasında fırsat eşitliği, kadın dayanışması ve iş-yaşam dengesi gibi kavramlar, onların kariyerlerinde nasıl bir fark yaratıyor?

 Estée Lauder Şirketleri Türkiye Genel Müdürü Nazlı Koruyan Altıpat anlattı.

Siz kariyerinize başlarken en çok hangi konularda desteğe ihtiyaç duydunuz? Bugün genç kadınların en çok desteğe ihtiyaç duyduğu alanlar sizce değişti mi

Kariyerimin başlarında, en çok desteğe ihtiyaç duyduğum alanlar, belirsizliklerle başa çıkmak, doğru yönlendirilmek, farkındalığı yüksek, ilgili ve sağduyulu bir yöneticiye sahip olmaktı. Kariyerin erken dönemlerinde hangi adımları atman gerektiğini tam olarak bilememek, atacağın bir yanlış adımın bile sanki tüm kariyerini yok edebileceğini düşünmek bazen büyük bir kaybolmuşluk ve endişe hissi yaratabiliyor. Bu süreçte hem profesyonel hem de duygusal destek almanın ne kadar önemli olduğunu fark ettim.

Genç yaşlarda kendinize rol model aldığınız bir yönetici tarafından koçluk alabilmek bence çok kıymetli. Ayrıca, yakınlarımın verdiği moral ve motivasyon da zorlayıcı anlarda büyük fark yarattı; insanın destek istemekten çekinmemesi, bu tür anlarda çok kritik bir rol oynuyor. Çünkü gençliğin verdiği toyluk ve acemilikten dolayı pes etmeye, kendi kabuğunuza çekilmeye veya kendinizden şüphe etmeye çok meyilli oluyorsunuz. Halbuki kariyer dediğimiz şeyin ne kadar uzun bir yolculuk olduğunu ileriki yıllarda fark ediyorsunuz. Kariyerin başlangıcında ya da bir noktada karşılaşılan zorlukların normal olduğunu ve farklı formlarıyla herkesin aslında mücadele ettiğini bilmek, her zaman geçici olduğunu ve aşılabileceğini kabul etmek ilerlemek için büyük bir motivasyon kaynağı olabilir.

Bu konuların hala genç kadınların desteğe ihtiyaç duyduğu alanlar olduğunu tahmin etmekle birlikte, iş-yaşam dengesi ve fırsat eşitliğinin de öne çıkan başlıklar arasında yer aldığını düşünüyorum. İş-yaşam dengesi, kadınların hem profesyonel hem de kişisel hayatlarını sağlıklı bir şekilde dengelemelerini sağlamak için kritik bir alan. Esnek çalışma saatleri ve hibrit/uzaktan çalışma düzeni kadınların hem işlerinde başarılı olmalarını hem de kişisel yaşamlarında tatmin olmalarını sağlıyor. Fırsat eşitliği ise kadınların iş dünyasında eşit haklarla yer alabilmesi için çok gerekli. Kadınların kariyerlerinde ilerleyebilmeleri için sadece fırsat eşitliği değil, aynı zamanda çeşitlenmiş ve kapsayıcı bir çalışma ortamı da sunulmalı. Genç kadınlar, eşit fırsatlarla gelişimlerini sürdürebilmek için adil ve destekleyici bir iş ortamına ihtiyaç duyarlar.

 "Elinden gelenin en iyisini yap ve sonrasını akışa bırak".

Genç kadınların kariyer yolculuğunda cesur olabilmeleri için nasıl bir bakış açısına sahip olmaları gerekir?

Bence cesur olabilmek korkunu aşarak bir şey yapma kararlılığıdır. Bunun için de öncelikle yaklaşımlarımızda esnek ve açık fikirli olmamız gerekir. Bu yalnızca genç kadınlar için değil herkes için geçerli. Konfor alanından çıkmaya meyilli olmak ve zorlayıcı, hatta korkutucu adımlar atabilmek cesaret gerektirir. Her şey kolay olmayacak, ancak cesaret, bu zorlukları aşma istekliliği ve kararlılığından gelir.

Ek olarak, hata yapmaktan korkmamalarının, hatalarını birer öğrenme fırsatı olarak görmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Geribildirim almak, gelişim için çok değerli bir araçtır, bu yüzden geri bildirimlere açık olmak ve bunları olumlu bir şekilde değerlendirmek cesaretin bir parçasıdır.

Genç kadınların, mükemmeliyetçilik yerine ilerlemeye odaklanmalarını, "Mükemmel iyinin düşmanıdır" anlayışını benimsemelerini öneririm.. Her şeyin mükemmel olmasına odaklanmak yerine, bazen de iyi olanın yeterli olduğunu kabul etmek, onlara daha rahat ilerleme fırsatı sunar. 

Estée Lauder x TOG iş birliğiyle hayata geçen “Adımlarınla Parla – Genç Kadınlar İçin Gelişim Programı" projesini sizden dinleyebilir miyiz?

Elbette, Estée Lauder Şirketleri olarak, "Adımlarınla Parla – Genç Kadınlar İçin Gelişim Programı" ile genç kadınların kariyer yolculuklarına güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlamak ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak için Toplum Gönüllüler Vakfı ile önemli bir adım attık. Aralık ayında başlayan ve Mart ayında tamamlanmış olacak bu projeyle hedefimiz, genç kadınların ekonomik hayata katılımını artırmak, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla farkındalık yaratmak ve kadınların iş gücünde daha güçlü bir yer edinmelerini sağlamak. Bu gelişim programımızın arkasında; TÜİK tarafından hazırlanan Toplumsal Cinsiyet İstatistikleri 2022 Raporu yer alıyor. Bu rapora göre, Türkiye’de 15-24 yaş aralığında “ne eğitimde ne de istihdamda” olan genç erkeklerde bu oran %16,4 seviyesindeyken, genç kadınların oranı maalesef %32,3 olarak karşımıza çıkıyor.

Kariyer dünyasındaki bu eşitsizlikleri azaltmak için, genç kadınlara mesleki ve kişisel gelişim fırsatları sunuyor, iş dünyasında onları daha güçlü kılacak farkındalık artırıcı aktiviteler gerçekleştiriyoruz. Ek olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki projelerini hayata geçirmek isteyen genç kadınlara fon
desteği de sağlıyoruz. Bu projeyi, değerli iş ortağımız TOG iş birliğiyle başlatmaktan ve toplumsal cinsiyet eşitliği için bir fark yaratmaktan büyük gurur duyuyoruz. Genç kadınların potansiyellerini keşfetmelerine ve bu potansiyeli en üst düzeye çıkarmalarına destek olmak, geleceğin liderleri olmaları için onları güçlendirmek bizim için çok değerli bir misyon.

Sizin de genç kadınlara ilham verebilecek bir ‘ilk adım’ hikayeniz var mı? Sizi bugünkü noktanıza taşıyan o dönüm noktası neydi?

Olmaz mı? Bence o dönüm noktaları hayatın farklı dönemlerinde birçok kez insanın hayatında oluyor. İlkine gelirsek, iş hayatımın başlarında karşılaştığım önyargılara rağmen, pes etmeyip yoluma devam etme kararlılığımdı. Boğaziçi Üniversitesi’nde Ekonomi bölümünü bitirdim, ancak finans alanında çalışmak bana hiçbir zaman cazip gelmedi; çünkü para kavramı bana oldukça soyut hissettirdi. Bunun yerine, daha çok reel sektörle ilgili bir kariyer hedefledim. Pazarlama alanında çalışmak istiyordum, ancak önce satış departmanında çalışmam bekleniyordu. Kabul ettim ve kendimi kuaför salonlarından oluşan bir bayi ağını ziyaret ederken, satış yaparken buldum. Başlangıçta, satış ve tahsilat yapmam bekleniyordu ve bu süreçte özellikle tepkimi denemek için bana hiç bilmediğim bölgeleri seçmişlerdi.

İstanbul’dan Ankara’ya, oradan da Kayseri, Kırşehir, Nevşehir ve Aksaray şehirlerinin gerçekten de hiç bilmediğim bölgelerine gönderildim. 25 yıl öncesinin şartlarında, bitirdiğim bölüm nedeniyle, bankada çalışmanın çok daha "uygun" olduğu, yerimin yurdumun belli olması gerektiği gibi ön yargılı söylemlerle karşılaştım. Ancak "Bu noktada pes edemem"; tutumum, hatta inadım sayesinde, zamanla bu zorlukların üstesinden gelerek büyük bir güç kazandım. Kadın olmanın bana kattığı duygusal zekâ ve iletişim becerilerini, daha erkek egemen olan bir alanda kullanarak başarılı oldum. Zorluklar karşısında dik duruşum, o dönemki iş arkadaşlarımın ve yöneticilerimin hem saygısını hem de takdirini kazanmamı sağladı. Bu deneyim, kendime olan güvenimi pekiştirdi ve iş dünyasında bir kadın olarak güçlü bir başlangıç yapmama olanak sağladı. Bu adımlar, cesaretin, kararlılığın, direncin ve kendine güvenmenin ne kadar önemli olduğunu bana öğretti.

Kadınların birbirini desteklemesi ve güçlendirmesinin önemini siz nasıl yorumluyorsunuz?

Kadınların birbirini desteklemesi ve güçlendirmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda atılacak en önemli adımlardan biridir. Çünkü kadını en iyi kadın anlar; bu, yalnızca içgüdüsel bir anlayış değil, aynı zamanda kadınların karşılaştığı benzer zorluklar, toplumsal baskılar ve beklentilerden kaynaklanan bir derin
bağdır. Kadınlar, birbirlerinin deneyimlerini daha kolay kavrayabilir ve bu empati de dayanışma ve destek için güçlü bir temel oluşturur. Kadınların birbirini desteklemesi, sadece duygusal anlamda değil, profesyonel alanda da büyük bir fark yaratır. İş dünyasında genellikle karşılaşılan cam tavan, fırsat eşitsizlikleri ve toplumsal normlar gibi zorluklar karşısında, kadınlar birbirine güç vererek bu engelleri aşabilirler. Bir kadının, diğerinin başarılarını kutlaması ve ona ilham vermesi, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir değişimi de tetikler. Kadınlar birbirlerine güçlü bir destek ağı sunduklarında, bu dayanışma yalnızca kariyerlerinde değil, kişisel yaşamlarında da daha sağlıklı, güven dolu bir ortam yaratır.

Kariyeriniz boyunca aldığınız en iyi tavsiye neydi?

Hayatım boyunca yolum ilham veren kişilerle çok kez kesişti ve gerçekten çok anlamlı tavsiyeler aldım. Bu nedenle “en iyi” tavsiyeyi söylemek gerçekten çok zor. Aslında dönemsel ihtiyacın neyse biraz da en iyi tavsiye o döneme en uygun olan oluyor. Yine de, genel olarak her zaman faydalı olacağını düşündüğüm, bana en çok huzur veren ve iyi gelen tavsiye şuydu: "Elinden gelenin en iyisini yap ve sonrasını akışa bırak".

Bu tavsiye, özellikle belirsizliklerle karşılaştığım dönemlerde bana güç verdi. Çünkü iş hayatında mükemmelliği aramak, bir şeyi çok istemek ve sabırsızlık, bazen aşırı stres ve baskıya yol açabiliyor. Emeklerinin karşılığını hemen almak, başarı merdivenlerini hızla tırmanmak isteyen kişiler genç yaşlarda bu telaşa çok düşer. Elimden gelenin en iyisini yapmak, yalnızca kendi işime odaklanmak ve her şeyin doğal akışına güvenmek, bana hem huzur hem de motivasyon sağladı. Sonuçtan ziyade sürece odaklanmak bence değerli bir yaklaşım ve sağduyulu, üzerine düşünülmüş kararlar almamda yardımcı oldu.

Kadınların birbirini desteklemesi ve güçlendirmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda atılacak en önemli adımlardan biridir. 

Genç kadınlara tek bir öneri verecek olsanız, bu ne olurdu?

Genç kadınlara özgünlüklerini sahiplenmelerini öneririm. Kendilerini başkalarıyla kıyaslamak yerine, kim olduklarını, neyi sevip neyi istemediklerini keşfetmeleri çok önemli. Toplumun veya çevrelerinin dayattığı kalıplara uymak yerine, kendi benzersiz yolculuklarına odaklanmalılar. Çünkü her kadının sahip olduğu
içsel güç, onu özgün kılan nitelikleridir. Kendi değerlerini, tutkulu oldukları şeyleri ve kimliklerini kabul etmek ve bu doğrultuda cesurca ilerlemek, onları hem kişisel hem de profesyonel anlamda en güçlü versiyonlarına dönüştürür. Başkalarının beklentilerini değil, kendi hayallerini takip ettiklerinde, hayatları
daha anlamlı ve tatmin edici olur. Kendilerini olduğu gibi kabul edip bu özgünlüğü kutladıklarında, aslında kendi içlerinde zaten var olan tüm potansiyeli ortaya çıkaracaklar.

Son olarak size ilham veren kitap, podcast veya TEDx konuşması var mı?

Malcolm Gladwell’in tüm kitaplarını çok ilham verici bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle Outliers, başarı kavramına bakış açımı değiştiren eserlerden biri oldu. Psikoloji, benim için her zaman ilgi çekici bir alan oldu ve insan davranışlarının arkasındaki nedenleri incelemek büyük bir merak kaynağım. Gladwell’in analitik yaklaşımı ve hikâye anlatımı, karmaşık konuları anlaşılır ve ilgi çekici hale getiriyor.

*Cosmopolitan x Estée Lauder Şirketleri iş birliği