Kapitalizm de Cinsiyetçi Çıktı: Pembe Vergi

Kadın olmanın manevi olarak ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Regliydi, hormonlarıydı, ataerkil toplumda var olma çabasıydı derken ömrümüz geçip gidiyor. Bu manevi zorluklara bir de maddi zorluklar ekleniyor. Mesela pembe vergi gibi.
Nedir Bu Pembe Vergi?
Yıllardır toplumun kadına bakış açısını eleştiriyoruz ama kapitalizmin kadına bakış açısı da en az toplumunki kadar sakat. Bunun en büyük kanıtı da pembe vergi safsatası. Eğer benim gibi sıkı bir Twitter kullanıcısıysanız pembe vergi kavramıyla karşılaşmış olabilirsiniz. Hatta bir dönem bu konuyla ilgili hashtagler açılmış, kadınlar pembe verginin kaldırılmasını talep etmişti. Peki nedir bu kapitalizmin kadınlara taktığı pembe vergi çelmesi?
Pembe vergi ya da Pink Tax, kadınlara yönelik üretilen ürünlerin, aynı işleve sahip erkek ürünlerine kıyasla daha pahalıya satılması kavramının literatürdeki adı. Bu konu sosyal medyada güzellik ve kişisel bakım ürünlerinin fiyatlandırmaları üstünden ele alınsa da kendisi sarmaşık gibi kadına dair her hizmeti sarmış durumda. Ped başta olmak üzere hijyen ürünleri, kadın kıyafetleri, oyuncaklar ve hatta kuru temizleme hizmetlerinde bile erkeklerinkine oranla gizli (artık pek gizli değil tabii) bir fiyat farkı var. Bu sadece bizim ülkemize özgü bir sorun değil. Cinsiyete bağlı fiyat ayrımcılığı, medeniyetini öve öve bitiremediğimiz gelişmiş ülkelerde de büyük bir sorun. Mesela 2015 yılında New York Belediyesi konuya dair bir araştırma yapıyor. Bu araştırmada medeniyetin beşiği Amerika’nın en önemli şehirlerinden New York’ta kadınlara yönelik ürünlerin, erkek versiyonlarına kıyasla ortalama %7 daha pahalı satıldığı ortaya çıkıyor. Cinsiyet ayrımcısı kapitalizm bari ırkçılık yapmayayım demiş ve Amerika’dan Avrupa’ya hiçbir kadını pas geçmemiş sağ olsun.
Bunlar Hep Pazarlamanın Oyunları!
Markete gittiğinizde şöyle bir raflara bakarsanız kadınlar için satılan jiletle erkekler için satılan jiletin birebir aynı işlevi görmesine rağmen fiyatta farklılaştığını görürsünüz. Şurayı tekrar vurgulamak istiyorum: iki jilet de birebir aynı işlevi görüyor. Ama biz kadınlar kasada daha fazla ödüyoruz. Bunu duyunca hemen “erkolar kapatılsın” diyebilirsiniz ama bu sefer onlarda suç yok. Çünkü bu bir pazarlama taktiği. Pazarlamacılara göre kadınlar erkeklerden daha sadık bir tüketici. “Bir kadın güzelliği ve bakımı için her ay para harcamaktan çekinmez, gerekirse cüzdanı kasada bırakır yine de o ürünleri alır,” diye düşünüyorlar. Yani temiz olmak ve kişisel bakıma dikkat etmek bence genel bir insani özellik. Burada da erkeklere büyük bir hakaret var bence. Siz mağara adamı gibi saç sakal birbirine karışmış, kokuşuk kokuşuk gezersiniz o yüzden biz size fazla bel bağlamayalım demişler resmen. Yani buradaki tek suçumuz temiz ve bakımlı olmak sanırım bacılar.
Sigorta Poliçelerinde Bile Pembe Vergi
Pembe vergi yalnızca kozmetik ve kişisel bakım alanıyla sınırlı kalmıyor. Kapitalizm biz kadınları yolunacak kaz gibi görmüş olmalı ki sigorta poliçelerinde bile pembe verginin varlığı hissediliyor.
Az Kazanıyor Fazla Ödüyoruz
2022’de İngiltere’de yapılan bir araştırma, kadınların saç kesimi için erkeklerden ortalama %34 daha fazla ödeme yaptığını ortaya koymuş. İşin dramatik yanı, kadınların ortalama olarak erkeklerden daha az maaş alması yani gender pay gap denilen durum. Hani erkeklerden kat kat daha fazla kazanırız o zaman eyvallah ama bir yandan daha az kazanırken diğer yandan aynı ürünlere daha fazla para ödüyoruz.
2020’de yapılan bir BBC araştırmasına göre de, kadınlar kuru temizleme hizmetine, erkeklere göre ortalama %50 daha fazla ödeme yapıyormuş. Hadi saç kadın için önemli, erkekler saçına fazla işlem yaptırmıyor diyelim kuaför farkını mazur görelim. Peki kuru temizlemeye niye erkeklerden daha fazla ödüyoruz? Erkeklerin vişne lekesiyle bizim vişne lekemiz neden bir değil?
Pembe Vergiye Mahkum muyuz?
Hayır, değiliz. Biraz kahvehane dayısı tespiti olacak ama pembe vergi kapitalizmin bize oynadığı bir oyun. New York Üniversitesi’nden tüketici hakları uzmanı Linda Babcock, pembe verginin tüketici bilinciyle aşılabileceğini belirtiyor: "Kadınlar, alternatif ürünleri tercih ederek veya fiyat farklarını sorgulayarak firmaları daha adil fiyat politikaları benimsemeye zorlayabilir. Markalar tüketicilerin gücünü hafife almamalı."
Pembe Vergi Karşıtı Hamleler
Tüketici olarak bizler bilinçlendikçe sosyal medyanın da gücüyle pembe vergi konusu gizlendiği perdenin arkasından çıkmak zorunda kaldı. Kadınlar pembe vergiye karşı açtıkları hashtag’lerle bu fiyat ayrımcılığına karşı çıkmaya başladılar. Bu da çeşitli ülkelerde konunun daha resmi makamlar tarafından ele alınmasını sağladı.
20 Eyalette Hijyene Vergi Yok
ABD’de pembe vergiye karşı verilen mücadelede en dikkat çeken gelişmelerden biri, kadın hijyen ürünlerinden alınan vergilerin kaldırılması yönündeki girişimler oldu. Şu ana kadar 20’den fazla eyalet, tampon ve ped gibi hijyenik ürünlerden vergi alınmasını yasakladı. Ancak, 30 eyalette bu ürünler hâlâ "lüks tüketim ürünü" olarak değerlendirildiği için kadınlara ek bir maliyet yaratıyor.
İngiltere’de Başarısız Girişimler
İngiltere’de pembe vergiye karşı yapılan araştırmalar, kadınların erkeklere kıyasla aynı ürünler için ortalama %37 daha fazla ödeme yaptığını ortaya koydu. Özellikle süpermarketlerde satılan kadın deodorantları, tıraş bıçakları ve kıyafetlerde bu fark açıkça görülüyor.
2016 yılında İngiliz Parlamentosu'nda pembe verginin kaldırılması yönünde bir tartışma yaşandı. Ancak, şirketlerin fiyat politikaları serbest piyasa kurallarına tabi olduğundan, doğrudan bir düzenleme yapılamadı. Bu durum, tüketicilerin tepkisini çekti ve İngiltere’de birçok kadın, erkek ürünlerini tercih etmeye başladı.
İngiltere’de tüketici hakları üzerine çalışan akademisyen Rebecca Scott, durumu şöyle özetliyor: "Cinsiyete dayalı fiyat ayrımcılığı, ekonomik eşitsizliğin görünmez bir yüzü. Kadınlar zaten gelir eşitsizliği ile mücadele ediyor ve bunun üzerine bir de fazladan ödeme yapmak zorunda kalıyorlar."
Pembe Verginin Yüz Akı Fransa
Fransa, pembe vergi konusunda farkındalığın en yüksek olduğu ülkelerden biri. Fransız hükümeti, pembe verginin kadınlar üzerindeki ekonomik yükünü azaltmak için çeşitli adımlar attı. 2015 yılında yapılan bir kampanya sonucunda, hijyen ürünlerindeki vergi oranı %20'den %5,5'e düşürüldü.
Paris merkezli feminist aktivist grup Georgette Sand, 2014 yılında büyük bir sosyal medya kampanyası başlatarak pembe vergiye dikkat çekti. Bu kampanya, hükümetin hijyen ürünleri üzerindeki vergiyi düşürmesinde önemli bir rol oynadı.
Fransız tüketici hakları uzmanı Charlotte Debray, konuyla ilgili şunları söylüyor:
"Kadın tüketiciler olarak gücümüzü kullanmalı ve adaletsiz fiyatlandırmalara karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Şirketler, baskı hissettiklerinde fiyat politikalarını değiştirmek zorunda kalıyor."
Kanada’dan Pembe Vergiye Karşı Somut Adımlar
Kanada, pembe vergiye karşı en somut adımları atan ülkelerden biri. 2015 yılında Kanada hükümeti, kadın hijyen ürünlerinden alınan vergiyi tamamen kaldırdı. Aynı zamanda, tüketici dernekleri pembe vergi farkını ortaya koyan geniş çaplı kampanyalar yürütüyor. Toronto Üniversitesinde tüketici davranışları üzerine çalışan Dr. Emily Ross, Kanada’daki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:
"Tüketici baskısı ve hükümetin müdahalesi, pembe vergiye karşı en etkili yöntemlerden biri. Kanada’da bu sayede önemli adımlar atıldı. Ancak hâlâ kadın ürünleri daha pahalı ve bu konuyu takip etmeye devam etmeliyiz."
Erkek Ürünlerine Yöneliş
Pembe vergi yalnızca cebimizdeki parayı almıyor aynı zamanda bizi haksız bir cinsiyet ayrımcılığına maruz bırakıyor. Kadınların hala erkeklerden %20 daha az kazandığı bir dünyada bir de onlara temel ihtiyaçlarından ekstra haraç kesiyor. Pembe vergiye dair bir önlemin alınmadığı ülkelerdeki kadınlar duruma karşı geçici çözümler üretmiş durumda. Bunlardan birisi de bazı erkek ürünlerini tercih etmek.
Dünya hızla değişiyor ve sosyal medyanın da sayesinde sorunlar artık daha görünür. Pembe vergi konusunda kadınlar her geçen gün daha fazla bilinçlendiği için bu konunun yakın gelecekte dünyanın her yerinde kesin bir çözüme kavuşacağını düşünüyorum. Z kuşağının gözüne girmek için kendini sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik projelerine adayan markalar bu konuya da muhakkak el atacaktır.