Dijital After Life Kapıda

Birkaç yıl önce Facebook’ta gezinirken gözüme “vasiyet” ya da “hesabı miras bırak” gibi bir sekme ilişti. Çok şaşırdım. İnsan neden Facebook hesabını birilerine miras bırakmak ister ki diye düşündüm. Şimdi bu konuyu sizlerle konuşmaya geldim. Çünkü belli ki benim neslimden başlayarak tüm Z kuşağının torunlarına bırakacağı en büyük mirası havalı sosyal medya hesapları olacak. Peki nedir bu Facebook’ta başlayan ve yakın zamanda çevrimiçi tüm varlıklarımız için geçerli olacağı düşünülen miras olayı? Volkan Demirel’in de dediği gibi, yorumlayacağız, tartışacağız sevgili okurlarım 🙂
Kefenin Cep Telefonu Yok
Malum bir gün hepimiz göçüp gideceğiz bu diyardan. Ama kefenin cebi yok, telefonları ve dolayısıyla içindeki tüm sosyal medya hesaplarımızı arkamızda bırakacağız. Tabii Ruhsar’daki Gözüm Abla’nın bilgisayarının bir benzeri Araf’ta da vardır belki, onu bilemem. E peki şifresini sadece sizin bildiğiniz sosyal medya hesaplarınıza ne olacak?
Facebook bu soruyu kendisine sormuş ve her hesaba bir miras temsilcisi atama imkanı vermiş. Tabii bunu durduk yere akıl etmemişler. Bir kadın ölen kocasının Facebook duvarına hala doğum günü mesajları geldiğini ve bu durumun onu psikolojik olarak kötü etkilediğini Facebook’taki yetkililere bildirmiş. Böyle birçok örnek olunca bu konu gündeme gelmiş haliyle.
Influencer’lar Harekete Geçti
Durum sadece bundan ibaret değil. Hepimizin bildiği gibi son yıllarda dijital varlıklarımız maddi kazanca da dönüşmeye başladı. Influencer’lık bir meslek kolu olarak hayatımızın orta yerine yerleşti. Herkes internette bir şeyler üreterek para kazanmanın peşinde. Peki influencer’lar ya da içerik üreticileri öldüğünde onların hesaplarına ne olacak? Yaptıkları ticari anlaşmalar, marka iş birlikleri, devam eden sponsorluklar. Tüm bunları kim yönetecek? Bu durumda influencerın ardından sosyal medya hesapları aileleri için bir mal varlığı olacak elbette. Bundan bir elli altmış sene sonra torun tombalaktan “Bana nenemden makyaj kanalı kaldı.” “Dedem zamanında bir mizah sayfası açsaymış şu an zengindik!” gibi cümleler duyabiliriz.
Hal buyken ve teknoloji her geçen gün kendini aşarken influencer’lar, Instagram ve benzeri platformlardan elde ettikleri gelirlerin nasıl yönetileceğini vasiyetnamelerine eklemeye başladı. Servetlerini ailelerine ya da yakınlarına bırakmak için sanal miras planlaması yapanların sayısı artıyor. Facebook ve Google’da anıtlaştırma sistemiyle sanal varlıkları yakınlarınıza bırakmak mümkün. Jeffree Star gibi ünlü içerik üreticileri 100 milyonu aşan sanal gelirlerini yürütmesi için dijital yürütücüler atıyor.
İşin Bir de Yas Süreci Boyutu Var
Birini kaybettiğinizde arkasından gelen yasla baş etmeniz gerekir. Uzmanlara göre ölen kişinin sosyal medya hesaplarının hayatta kalması,yakınlarının yas sürecini nasıl deneyimlediğini etkiliyor. Özellikle dijital hesaplarda kalan paylaşımlar, mesajlar ve fotoğraflar, kaybedilen kişinin "canlı" kalması için bir yol gibi görülebiliyor. Birçok kişi, bu hesaplara girerek ölen kişinin izlerini arıyor ve bu, yas sürecinde bir tür "bağ kurma" işlevi görüyor.
Psikolog Dr. Julie Exline bu konuda şöyle diyor:
"Sosyal medya, kayıpların dijital dünyada ‘canlı’ kalmasına olanak tanıyor. Ancak, bazı insanlar için bu durum yas sürecini zorlaştırıcı bir faktör olabilir. Kaybedilen kişiye sürekli erişim sağlamak, duygusal olarak zorlayıcı olabilir çünkü kişi ölmemiş gibi hissedebilir."
Yas Sürecini Uzatabilir
Bazı uzmanlar, dijital izlerin fazla uzun süre canlı tutulmasının, kaybın kabullenilmesini engelleyebileceğine dikkat çekiyor. Sosyal medya hesaplarının aktif kalması, bir bakıma kaybedilen kişiyi "gerçekten kaybetmek" anlamına gelmeyebilir. Kimi kişiler, birinin ölümünden sonra bile sosyal medya hesabında aktif olarak içerik paylaşılması veya yapılan yorumlar ile o kişiyi sanki hala hayatta gibi görme eğiliminde olabilirler.
Yas terapisti Dr. Jennifer Elfers diyor ki:
"Ölü birinin hesabına sürekli olarak bağlanmak, o kişinin kaybını kabullenmeyi geciktirebilir. Yas süreci, kaybı gerçek anlamda yaşamak ve ileriye doğru gitmek için çok önemli. Ancak dijital dünyadaki sürekli varlık, bunu zorlaştırabilir."
Bir Tür Dijital Anıt:
Diğer taraftan, bazı uzmanlar ise anıtlaşmış hesapların, kaybedilen kişi için dijital bir anıt gibi işlev gördüğünü ve bu tür hesapların sevdiklerine bir tür duygusal rahatlık sağladığını söylüyor. Bu hesaplar, insanların kaybettikleri sevdiklerine saygı gösterdiği ve onları hatırladıkları bir alan haline gelebilir. Bu durum, kişilerin yas sürecinde kaybettikleriyle bağ kurmalarına ve onlarla duygusal olarak vedalaşmalarına yardımcı olabilir.
Sosyal medyadaki anıt hesaplarla ilgili bir diğer uzman görüşü, Psikiyatrist Dr. David Greenfield'den geliyor:
"Dijital anıtlar, sevdiklerine saygı göstermek isteyen bireyler için bir şans sunuyor. Bir kaybı kabul etmek zor olsa da, sosyal medya, kişilerin ölen kişiyle hala bir bağ kurmalarına olanak tanıyor. Bu süreçte saygı ve hüzünle birlikte şifalandırıcı bir etki de yaratılabiliyor."
Aile Üyelerinin Görüşleri:
Bazı aile üyeleri, kaybettikleri kişinin dijital varlıklarının aktif tutulmasını, onları "unutmamak" olarak görüyor, bazıları ise dijital hesapların sorumluluğunu onları kapatmak için almak istiyor.
Sosyal medya danışmanı ve dijital miras uzmanı Dr. Kathleen Moore ise şöyle diyor:
"Dijital anıtlar, sevdiklerinin kaybına bir tür saygı göstergesi olabilir, ancak her birey yas sürecine farklı bir şekilde yaklaşır. Bazen sevdiklerinin dijital varlıklarının devam etmesi, bir süreliğine kişiye kaybı hatırlatabilir ve bu da yas sürecini zorlaştırabilir."
Gelelim Hukuki Boyuta…
Peki olayın hukuki boyutu ne alemde? Kendi ülkemiz için konuşmak gerekirse mevcut Medeni Kanun’da dijital miras özel olarak düzenlenmiş değil, ancak “diğer mal varlığı hakları” başlığı altında yorumlanabiliyor. Bu durumda, dijital varlıklar kişisel kullanım için olanlar ve ekonomik değer taşıyanlar olarak ikiye ayrılabiliyor.
Dünyaya gelince, orada işler daha karışık. Araştırdığımda dijital miras davalarının yurt dışında yaygın olduğunu gördüm. Diyelim ki bir yakınınız öldü ve sosyal medya hesapları için sizi vasi olarak atamadı. Ya da Facebook’a atadı ama mailine ve başka sanal varlıklarına erişemiyorsunuz. Bu durumda mahkemeye başvurarak erişim izni almanız gerekiyor. Çünkü bu bilgiler KVKK dediğimiz kişisel verileri koruma kanunu uyarınca korunuyor. Yani kişi ölmüş olsa bile hala özel bilgileriyle ilgili bir hakka sahip. Bizim kan grubumuza kadar her bilgimizin her yerde olması aklıma gelince yurt dışındaki bu tutuma daha bi gözlerim doldu açıkçası.🙂
Emsal Dava ve Yasa Girişimi
Bu konuyla ilgili yasa girişimi özgürlükler ülkesi Amerika’dan geliyor. Hem de 9 sene öncesinden. California eyaletinde 2016 yılında çıkarılan bir yasa, ölen kişilerin dijital hesaplarına aile bireylerinin erişebilmesini sağlamaya yönelik ilk adımlardan biri olmuş. Bu yasa, ölen kişilerin e-posta ve sosyal medya hesaplarının erişimine dair belirli koşullar getirmiş. Ancak bu yasa, her eyalette uygulanmamakta ve genellikle kullanıcı sözleşmeleri ve gizlilik politikaları da bu süreçte önemli bir engel oluşturuyor. Yani biraz havada kalmış bir girişim diyebiliriz bunun adına.
Emsal dava ise çok şaşırtıcı bir yerden, Hindistan’dan geliyor. Hindistan’da bir adamın ölen kız kardeşinin Facebook hesabına erişim hakkı almak için açtığı dava, dijital miras ve kişisel verilere dair hukuki bir zorluk yaratmış ve mahkeme Facebook'un verilerini teslim etmesine karar vermiş. Bu dava, Hindistan'da dijital mirasla ilgili ilk büyük davalardan biri olarak kaydedilmiş.
Teknolojideki bu korkutucu sıçrama ve yapay zeka sayesinde insanla ilgili her şeyin (ses, görüntü, zihin) taklit edilebilen hale gelmesi nedeniyle yakında ülkeler yasalarını bile gözden geçirmek zorunda kalacağa benziyor. Bakalım teknoloji bizi daha ne kadar korkuyla karışık şaşırtmaya devam edecek. Hep birlikte göreceğiz.