Yumrukların Gücü Adına
Pembe hiçbir zaman en sevdiğim renk olmadı. Saçlarım 30 yıl boyunca hiç uzamadı. İlkokulda önlüğümün altına külotlu çorap yerine kot giymeyi tercih ettim. Çünkü öyle daha rahat top koşturabiliyordum. Kız arkadaşlarım ip atlarken ben basketbola merak sardım. En sevdiğim çizgi film He-Man ve onun dişi karşılığı She-Ra’ydı. Hoş She-Ra’nın He-Man popülerlik kazandıktan sonra ortaya çıkması biraz sinirimi bozmuştu ama ne yapalım, hayat!
Örnekleri daha da uzatabilirim ama anlatmak istediğimi siz zaten anladınız. Çocukluğumdan beri kız çocuklarına biçilen rollere meydan okumaya çalıştım.
Büyüdüm, bu meydan okumalar da devam etti. Neredeyse haftanın beş gününü gym’de geçiriyorum. Aklınıza gelebilecek her şeyi yaptım. Ama her şeyi yani... Bazen gaza basıyorum bazen de yavaşlıyorum. Bedenimi sonuna kadar dinliyorum. Mesela ocak ayından beri hiç aksatmadan girdiğim cycle dersleri beni artık sıkmaya başladı. Ben de buna bir çözüm buldum: Kick boks.
Pat Pat Seslerinin Hastasıyım
Yaklaşık bir ay oldu. Beşinci dersim. Hocam eldivenlerimin içindeki bantları sarıyor. Eldivenlerimi giyiyorum, duruşumu kontrol ediyorum. Ve başlıyoruz… Jab… Cross… Sağa kay… Sağ kanca… Sol kanca… Kaç… Aparkat. Terim, önce saçlarımdan yüzüme, sonrasında da yere damlıyor. Nabız 160. Kendime biraz geldikten sonra hocamın sesiyle tekrar doğruluyorum ve kombolar sil baştan… Mükemmel olana kadar devam. Eldivenlerden çıkan ve salonda yankılanan pat pat seslerinin hastasıyım. 50 dakika boyunca süren rutinde tüm dünyadan kopuyorum. Bir ara o anki halime odaklanıyorum. Bu arada kalçalarımın hiç bu kadar kuvvetli olduğunu fark etmemiştim. Hep daha da yuvarlak olmalarını hayal etmiştim ama bence bu kadar kuvvetli olmaları çok daha büyük olay. Yumruklarım? Bence kimse onlarla karşılaşmak istemez. Tekmelerimse başka bir boyutta. İçimde daha önce hiç bilmediğim bir gücü keşfediyorum. Kendimi gerçek bir savaşçı gibi hissediyorum. O salonda, boş bir sokakta, ofisteki masamda, evde… Her yerde aynı his benimle. Ne kadar kötü bir gün geçirmiş olursam olayım dersler bana güçlü olduğumu tekrar tekrar hatırlatıyor.
Stres ve Kaygı, Yok Ol
Hareket etmek ve aktif olmak beni iyileştiriyor. Stresten ve kaygıdan uzak tutuyor. Zihnim ve vücudum buna bağımlı. Çünkü kick boks onları da şekillendiriyor. Dersin sonunda duştan yeni çıkmış gibi terleyen bedenime, bantların deli gibi sıktığı, zaman zaman karıncalanan ve ders sonunda kan oturan ellerime rağmen gerçek güzelliğin “görünüşten” değil, “yapabilmekten” geldiğini görüyorum. Bunu bana gösterdiği için kick boks'a bayılıyorum. Koordinasyonum gelişiyor, esnekliğim artıyor ve ultra gelişmiş bir kardiyo seviyesine ulaşıyorum. Öz savunma becerilerimin de tavanına az kaldı. Daha ne olsun? Bu arada çok eğleniyorum. Kaçırdığım her yumrukta kendimle dalga geçiyorum. Arada kendi kendimi yumrukladığım da oluyor. Yeni rutinleri öğrenmeye çalışırken hocama kök söktürüyorum. Kısacası kick boks egzersiz rutinime mükemmel bir ekleme olduğunu kanıtlıyor. Eğer imkanınız ve vaktiniz varsa kick boks'a bir şans verin. Yakın bir salon bulun. Grup veya özel ders fark etmez, eldivenlerinizi takın, yumruklarınızı atın ve kendinizi dersin akışına bırakın. İçinizdeki She-Ra’ya bir şans verin. Yumruklarınız bol olsun.