Herkes Neden Koşuyor?

Dünya adeta bir “koşu devrimi” yaşadı. Nasıl olursa olsun herkes koşuyor ve sayıları her zamankinden fazla!

kosunun-faydalari
Westend61 | Getty Images

Geçtiğimiz günlerde annemle birlikte sokakta yürürken gym buddy’m Elif’e rastladık. Elif yanımızdan ayrılırken 70’lerini geçmiş annem bana dönüp “Elif neden spor yapıyor ki hiç ihtiyacı yok.” dedi. Bambaşka bir nesilde yetişmiş annemin bu cümlesine ilk önce hayret etsem de biraz düşününce konuyu kavradım. 1970 ve 80’lerde sporcu değilseniz spor yapmak çok da “normal” kabul edilmiyordu. Yani sporu sadece sporla uğraşanlar yapardı. Zaten spor salonu diye bir şey de yoktu, spor henüz halka inmemişti. Sonraki yıllarda ise sadece zayıflamak için yapıldı. Sporu ne için yapmamız gerektiğini yeni yeni keşfediyoruz. Sporların arasında en çok demokratikleşen ve kitleleri peşinden sürükleyenlerden biri de koşu oldu. Çünkü hem erişilebilir hem çeşitli. Dünya adeta bir “koşu devrimi” yaşadı diyebiliriz. Yaşamaya da devam ediyor.

Herkes Koşuyor

Bir pazar sabahı... İstanbul’a göre görece düz bir semtte yaşıyorum. Sayıları neredeyse her gün artan koşuculara rastlıyorum. Bunun İstanbul’a özgü olmadığını düşünmeme sebep olacak birçok farklı örnek de var. Dünya ile nadir ortak noktalarımızdan biri bu olabilir. Dünyanın neresine giderseniz gidin yollarda, parklarda spor salonlarında koşan sayısız insanla karşılaşırsınız. Koşu kulüpleriyle, spor salonu destekli gruplarla, şirket topluluklarıyla veya solo koşucularla… 5K'lardan patika koşularına, ultramaratonlara kadar hemen hemen herkes için bir koşu stili var. Nasıl olursa olsun herkes koşuyor ve sayıları her zamankinden fazla!

Rakamlar da Bunu Destekliyor

Sosyal ağ özelliklerini içeren ve insan egzersizlerini takip etmek için kullanılan Strava’ya göre 2024'te koşu çılgınlığı çılgın seviyelere ulaştı. Özellikle 25 yaş altı kadınlar uygulamadaki en hızlı büyüyen topluluk. İngiltere’de “koşu kulübü” terimi Google Trends’deki aramalarda son beş yılda istikrarlı bir şekilde arttı. ABD'de bu yıl Chicago maratonuna 120 bin başvuru geldi. Maraton 50 bin rekor katılımcıyla gerçekleşti.  İstanbul Maratonu’nda rekor ise 2021’de farklı kategorilerde yarışan 60 bin kişinin katılımıyla gerçekleşti. Bu yıl ise rekor “maratonu bitirenlerden” geldi. 4 bin 475 kişinin sporcunun katıldığı 42 km’lik maratonda 4 bin 156 kişi bitiş çizgisini gördü ve tüm zamanların rekoru kırıldı.

Herkes Neden Koşuyor?

Söz konusu popülerlik seviyesi şu soruyu akla getiriyor: Neden herkes koşuyor? Hiç koşu deneyimi olmayan biri için koşu anlamsızca bir bitiş çizgisi kovalamak olarak görülebilir. Pek akla mantığa uymuyor, haklısınız. Bu yazıyı kafamda döndürmeye başladığım anda aklıma eski iş arkadaşım Meriç Kiremitçi geldi. Meriç’e neden koştuğunu hiç sorguluyor musun diye sordum.

“Koşmasaydım neden koşmadığımı sorgulardım sanırım. Kimi uzmanlar koşmaktansa yürümenin insan sağlığı açısından daha elverişli olduğunu söylüyorlar ama koşmanın getirdiği zihinsel berraklık ve fiziki güçlenme yürüyerek elde edilemiyor. Koşuya ilk başladığımda bunun sebebi sağlıklı kalabilmek, kilomu koruyabilmek ve kaslarımı geliştirebilmekti. Şu an elbette bunlar da bir etken ama artık bunun biraz da yaşam biçimi olduğunu düşünmeye başladım. Hareket, vücudumuzun olmazsa olmazı. Nasıl hareket ettirirsek ettirelim iyi. Ama bazı hareketler daha da iyi. İşte koşu iyi hareketin çeşitlerinden biri benim.” diye cevap verdi.

Herkesin zihnini berrak, bedenini güçlü hissettiği aktiviteler başka. Herkesin bedeni biricik. Dolayısıyla ihtiyaçlar da hissedilenler de bambaşka. Ortak nokta ise koşuya olan aşk.  

Örneğin koşu aşkı Türkiye’nin sınırlarını aşmış işitme engelli sporcu Kadir Çelik koşmaya kendinden daha kilolu birinin koştuğunu gördükten sonra başladığını söylüyor. Kadir “… İçimde bir istek oluştu. ‘O yapabiliyorsa bu kilo ile ben de yapabilirim!’ dedim ve koşuya başladım.” diyor. Koşuya devam etmesi ise “yaşadığı zorlukları tutkuya çevirebildiğini” fark etmesiyle gerçekleşiyor. Çelik şu anda çalıştığı devasa şirkette koşu denince ilk akla gelen isim ve Türkiye'nin ilk trail maraton işitme engelli sporcusu.

Dijital Hayatın Panzehiri: Koşmak

Running USA'in verilerine göre, özellikle Z kuşağı sadece kardiyo için değil, zihinsel refahı artırmak için eğlenceli ve sosyal deneyimler arayışında. Bu nedenle koşmayı seçiyorlar. Kısacası koşmak artık sadece zindelikle ilgili değil.

Bu veriler beni bir anda koşmayı denemeye karar verdiğim 6-7 yıl öncesine götürdü. Koşu devriminin yaşandığı pandemiden de öncesine. Henüz dış dünyayla bağımızın kopmadığı o yıllarda şehirde, ormanda, tatilde, gittiğim spor salonunda, kaldığım otellerde koştuğumu hatırlıyorum. Koşunun bana hissettirdiklerini dün gibi hatırlıyorum. Koşmak bende keşfetme duygusu uyandırmıştı. Bir şehri, ayak bastığım ormanı, tatilde arşınladığım sahili tüm detaylarıyla keşfettiğimi hatırlıyorum. Dijital ekrandan çıkmaktan, tıklamadan keşfetmekten bahsediyorum. Gerçekten keşfetmekten…

Koşmanın nefes almakla eşdeğer olduğuna inanan Kadir için şehir veya doğa fark etmiyor. Çelik, “İkisinin güzelliği ayrı olsa da her ikisi de diyebilirim. Her iki taraf da bana huzur veriyor. Koşabileceğim her yerden keyif alabiliyorum.” diyor. Meriç için öncelikli tercih ormanda olmak. Şehir ise kısa koşular için. Meriç’e göre doğa içinde olmak ve şehirden uzaklaşmış hissini yaşamak daha özgür ve daha dinlendirici hissettiriyor. Meriç, yurt dışına gittiğinde şehrin içinden bir ormanlık alana doğru koşmayı ve sonra tekrar şehre dönüp şehri keşfetmeyi sevdiğinden bahsediyor.

Ben Meriç ve Kadir gibi koşmaya devam etmesem de hissettiklerimiz benziyor. Koşmanın beynimizi ve ruh halimizi düzelttiği aşikâr. Topluluk halinde koştuğunuzda ise kazanılan yeni arkadaşlıkların stres seviyelerini doğrudan olumlu etkilediği de bir gerçek. En izole hissettiğimiz bu çağda yaşanan koşu devrimi gerçek dünyaya yönelik bir arzunun da karşılığı olarak karşımızda. Şimdi dolabınızda duran koşu ayakkabılarınıza bir şans vermenin tam zamanı. Kulaklıklarınızı takın, en sevdiğiniz müziği sonuna kadar açın ve şehri keşfetmeye başlayın.

PHOTO-2024-07-11-18-27-17.jpg
Bahar Ekinci Akçaoğlu
Spor Yazarı
Siyaset Bilimi mezunu. 2017’den beri freelance spor yazarı. Arka sokaklardaki yemekleri keşfetmeye tutkun bir gym rat. Basketbol aşığı. Spordaki cinsiyet eşitsizliklerine kafayı takar. Toplumsal farkındalık üzerine yazar. Planör adında hak temelli bir haber bülteninin kurucusu. Kadın, çocuk, hayvan haklarını, iklim krizini var olan tüm eşitsizlikleri dert eder.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık