İzleyicilere İlham Veren 5 Spor Filmi

Sporu çocukluğumdan beri çok severim. Masa tenisinden kayağa, buz pateninden tenise, ne varsa izlerim. Evdeki TV’de 7/24 spor kanalları açıktır. Spordaki rekabetin yanında asıl hayran olduğum ise sporcuların ta kendisidir. Zorluklarla nasıl baş ettiklerine dair hikâyeleridir. Sahada nasıl deve dönüşürken nasıl sayısız kere düşüp yeniden ayağa kalktıklarıdır. Fiziksel ve zihinsel mükemmel dengeyi bulmalarına, asla pes etmemelerine bayılırım. Disiplinleri beni büyüler. Ortaokulda ve lisede lisanslı olarak oynadığım basketbol kariyerim üniversite sınavı yaklaştıkça “yap ama hobi olarak yap” söylemleri eşliğinde başlamadan bitmişti. Bana bugün ömrümün tam ortasında “Ne olmak isterdin?” diye sorsanız cevabım soluksuz, amasız ve soru işaretsiz sporcu olurdu.

Bana spordan ve sporculardan daha fazla ilham veren şeylerden biri de spor filmleri. Birçok spor filmi klişelerle doludur. Kazananlar, kaybedenler, zaferler ve tahmin edilebilir sonlar… Ben bunlardan, Filmin başından sonuna geleneksel bir kahramana odaklanan ve eninde sonunda o kahramanın kazandığı spor filmlerinden bahsetmiyorum. Klişeleri alt üst eden ve kahramanlarının yolculuğuna odaklanan filmlerden bahsediyorum. Bir anda sizi hikâyenin içine çeken ve şaşırtan türden. Baştan sona sizi cezbeden. Aklınıza kazınan karakterlerle dinamik bir hikâyede birçok duyguyu birden yaşatan.

Spor hayranı olun olmayın, izleyicilere ilham vermenin bir yolunu bulan 5 film karşınızda.

2002 İngiliz yapımı. Herkes yemek yapabilir ama kim Beckham gibi çalım atabilir? Sadece erkekler mi? Tabii ki hayır. Başroller Parminder Nagra ve Keira Knightly bu soruya öyle güzel cevap veriyorlar ki. Film, kız çocuklarının ve genç kızların karşılaştıkları tüm zorluklara parmak basıyor. “Her şey sadece erkekler için” duygusunu yıkmanın peşinde, farklılardan ve çeşitlilikten korkan muhafazakâr ebeveynlerine karşı duran iki genç kızın hikayesine tanıklık ediyoruz. Bu arada büyük ihtimalle Keira Knightly’yi hiç bu kadar, sevimli, saf ve masum görmemişsinizdir. Sırf bu yüzden bile izlenmez mi?

2021 ABD yapımı. Film Williams kardeşlerin tenis devlerine dönüşürken yürüdüğü yola ışık tutuyor. Will Smith’in Williams kardeşlerin babasını canlandırdığı dramada, baba Richard’ın iki kızını tenis şampiyonu yapma yönündeki iddialı çabalarını ele alıyor. Ama ne çaba. 1980’li yıllarda siyah iki kızın bir gün tenisi domine edeceğini söyleseler kimse inanmazdı. Serena ve Venüs’ü gerçek hayatta tenis kortunda havalı saçlarıyla ve ilgi çekici kıyafetleriyle gördüğünüzde büyürken ne yaşadıkları hakkında asla bir fikre varamıyorsunuz. Oraya nasıl ve hangi fedakarlıklarla geldiklerini bu filmi izleyene kadar anlamıyorsunuz. Film bu nedenle medyada pek de rastlamadığımız bir şey yapıyor ve sporcuların gerçek sancılarını bize gösteriyor. Kapsayıcılık, haksızlık, çete savaşları, eşitsizlik, adanmışlık ve büyüleyici bir sevgi… Her şeyi bu filmde bulacaksınız.

2023 ABD yapımı. Başrolleri Jodie Foster ve Annette Benning paylaşıyor. Film efsane uzun mesafe yüzücüsü Diana Nyad’ın 28’inde geçmeyi başaramadığı Küba-Florida açık deniz etabını 60 yaşında herhangi bir köpek balığı koruması kullanmadan geçmeye çalışmasını konu alıyor. Açık suda yüzen 16 milyon insan var. Aralıksız 24 saat yüzen ise 116 kişi. 48 saatten fazla yüzebilen ise sadece 12 kişi. Nyad bu 12 kişiden biri. Söz konusu etabı daha önce geçebilen kimse yok. Nyad’ın çeyrek milyon klaç, 160 km yol, 60 saat durmadan yüzüşten sonra iki bileğinin de sudan çıkması gerekiyor. Bir de 49 çeşit köpek balığını, vatozları ve deniz analarını unutmayalım. Kendisine dayatılan hiçbir sınırlamayı kabul etmeyen bir kadının 60 yaşında eşitsizliklerle ve cinsel istismarla mücadelesini izliyoruz. Film, ayrıca aynı yıldızların altında bir olduğumuzu aynı denize dokunduğumuzu hatırlatıyor bize. #TeamNyad

2016 Hint yapımı. Aamir Khan’ın en iyi filmlerinden biri olarak tanımlanıyor. Zamanında kendi hayallerinden vazgeçen baba Mahavir Phogat’ın Hindistan’daki tüm toplumsal baskılara rağmen kızlarını güreşçi olarak eğitmesini konu alıyor. Film, Hint kültüründe var olan toksik her şeyle, kadın düşmanı tüm unsurlarla olan savaşı ele alıyor. Phogat kardeşlerin kazandığı her başarı, erkeklerden aşağı görülen, ev işlerine zorlanan, sadece çocuk büyütmek için evlendirilen her kız için bir zafer niteliğinde. Filmi izlerken göz yaşlarınıza hâkim olabileceğiniz konusunda söz veremem ama filmin sonunda, iyimserlik, ilham ve enerji dolacağınıza eminim.

2000 ABD yapımı. Başrollerinde Sanaa Lathan ve Omar Epps'in yer aldığı film artık kült bir klasik. Film abartılı spor klişelerine meydan okuyor. Filmin, Monica karakterinin ebeveynlerinin ve ablasının kız gibi görünmesi ve davranması konusunda baskı görmesi etrafında şekillendiğini görüyoruz. Bir basketbol aşığı olan Monica, yeni taşındığı mahallesinde bir NBA yıldızının oğlu Quincy’e komşu oluyor. Film, iki çocukluk arkadaşı Monica ve Quincy’nin basketbola olan sevgilerini ve birbirlerini severek büyümelerini ele alırken sporun bir kariyer ve eğitim ekseninde görülmesini destekliyor. Hollywood’un TV’de veya gişede çok da görmeye alışık olmadığımız kadın basketbolunu öne çıkarması bile sadece filmin izlenmesi için yeterli bir neden.

2024 ABD yapımı Zendaya’nın başrolde olduğu Challengers ise izleme listemde yer alıyor. Zendaya bu filmde eski bir tenis dahisi olan Tashi Duncan rolünde.