Toksik İlişkilerden Acil Çıkış Planı

Öncelikle ÇIKIŞ yapabilmek için ilişkimizin toksik olduğunu anlamamız lazım. Aşağıdaki soruların çoğunun cevapları EVET ise ilişkin toksiktir.
Güzel görünmemden ve insanların beni sevmesinden hoşlanmaz.
“Beni seviyorsan….” diye başlayan cümlelerle bana istediği şeyi yaptırır. “Beni seviyorsan oraya gitmezsin”, “Bu fotoğrafı silersin”, “Onunla görüşmezsin” gibi.
En yakın arkadaşlarım ve ailemle geçirdiğim zamanları çeşitli bahanelerle sabote eder.
İşimde başarılı olmamdan hoşlanmaz. Ne zaman işimle ilgili bir gelişmeden bahsetsem, hemen kendi işinden bahseder.
Ailemi, arkadaşlarımı, işimi ve iş arkadaşlarımı sık sık eleştirir.
Mutlaka her tartışmada kendimi suçlu hissederim.
Aileme ve arkadaşlarıma çoğu zaman aramızda gelişen tatsız olayları anlatamam, ona düşman olmalarından korkarım. Çünkü belli olmaz, biz bugün küser yarın barışırız.
Benimle alay eder, başkalarının olduğu ortamlarda da!
Genellikle onun ailesi ve arkadaşları ile görüşür, onun hoşlanacağı etkinlikler yaparız.
Beni sürekli kontrol eder. Ancak aynı şeyi benim yapmama müsaade etmez.
Onsuz dışarı çıktığımda o kadar çok sorun çıkarır ki artık kafam rahat olsun diye sosyalleşmem.
Hazırsak Çıkıyoruz
ÇIKIŞ hızlı, kararlı ve net olması gereken bir konu. Uzun uzun konuşarak ayrılınmaz dostlar. Bıçak gibi kes, sonra da sıfır iletişim. Ben genelde konuşmadan çıkış yapıyorum. Hiç uğraşamam valla karşı tarafın cevabıyla. (Cevap bekleyen ayrılmak istemiyordur bu arada, o da ayrı konu.)
Bir türlü ayrılamamak aslında çoğu zaman karşı tarafı çok sevdiğimizden değil.
Hiçbirimiz yukarıda saydığım maddeleri sıkıntılı bulmayacak kadar saftorik aşıklar değiliz. Peki neden vazgeçemiyoruz?
Çünkü onlarsız hayata devam etmek zor geliyor da ondan. Ayrılığın getirdiği rutinden kaçıyoruz.
Baş edemeyeceğimizi düşünüyoruz.
Yoo ederiz. Nasıl mı? Reçete aşağıda:
Yaşasın Rutinlerimiz
Rutinlerimize devam ediyoruz, yoksa da oluşturuyoruz. En büyük hata da kendini eve kapatıp "hiçbir şey yapmak istemiyorum" demek. Ben demiyorum ki üzülme, ağlama, stalk yapma. Üzül tabii ama kuaförde üzül. Ağla ama sporda ağla. Stalk yap tamam lanet olsun, ama arkadaşlarınla buluştuğunda yap. Senin normal hayatında rutinin neyse, ona DEVAM ET. Hayatının olağan akışını bozma. Meşgul ol, en çok da kendinle.
Şahane Arkadaşlarımız
Kız arkadaşlarınızla bu dönem daha çok görüşmeniz, her gün içtiğiniz C vitamini ve yüzünüze sürdüğünüz salisilik asit kadar faydalı olabilir. Kız arkadaşlar sadece insanın hayatını güzelleştirmez, insanı hayatta tutar. İyi ki varlar!
Canımız İşimiz
İşine odaklanabileceğin, başarıdan başarıya koşacağın, harika bir zamanlama. Unutulmaz başarılar, ayrılık sonrası yaşanır. Çalıştıkça onu düşünemezsin. Köpekler gibi çalışıp kraliçeler gibi yaşıyoruz dostlarım. İşiniz sizi aldatmaz, kariyeriniz sizin güzel olmanızdan rahatsız olmaz. Bir iş size para verebilir, rütbe verebilir, prestij verebilir, saygınlık verebilir ama bir erkek sizden para + huzur + zaman çalabilir, cildinizin bozulması da cabası.
Aşkımız Paracıklar
Ağlayacaksak da BMW’mizin ‘Merso’muzun içinde ağlayalım be. Yani evde soda içerken ağlamak var, dışarıda Aperol yudumlarken ağlamak var. Zaten parayla yapılacak o kadar çok şey var ki, cidden toksik ilişkin aklına bile gelmez, üzerine yediğin güzel yemekler, gezdiğin ülkeler, içtiğin Cosmopolitan’lar da cabası. Yanında sana “Buna bu parayı mı verdin?” diyecek bir erko da yok. Bu satırları yazarken paranın ve kapitalist düzenin köpeği, tüketim toplumunun büyük bir parçası olduğum gerçeği. Ay olabilir, evet, n’olmuş!
Bu kardeşiniz bu konuda doktora yaptı, bu işin kitabını yazdı. Adını da ‘Çıkma Teklifi Geri Gelsin’ koydu. Yukarıda bahsettiğim meseleleri eğlenceli bir hikaye eşliğinde okumak isterseniz, kitabıma bir göz atmanızı önerir sizi öperim.