Nerede bu Mr. Darcy?

Erkekler ikiye ayrılır: Gerçek hayattakiler ve kadın yazarların kurgusal evreninde yaşayanlar. Bu ikinci kategori sosyal medyada 'men written by women' akımıyla detaylandırılıyor. En ikonik karakterlerden biri de Jane Austen’ın ‘Aşk ve Gurur’ romanındaki Mr. Darcy. Yaratılmasının üzerinden 212 sene geçmesine rağmen günümüzde bazılarımız vision board’una onun fotoğraflarını koyuyor. Peki, bu kurgusal erkekleri bu kadar çekici yapan ne?

X’te bir kullanıcı “Hoşlandığımız kurgusal erkeklerin gerçek hayattakilerden çok daha çekici olmasının sebebi, çoğunlukla kadınlar tarafından yazılmış olmaları” diyor. Bunun cevabı aslında “erkekler tarafından kaleme alınan kadınlar” klişesinin antitezinde gizli: Erkekler, kadın karakter yaratırken onları gerçek dışı bir şekilde objeleştirirken kadınların yarattığı erkekler tek boyutlu olmuyor.

Aksine, oldukça katmanlı kişiliklere sahipler. Kibar ve düşünceliler; feminen algılanmaktan da kadınların başarılı olmasından da korkmuyorlar. Ayrıca kadınları gerçek anlamıyla görüp dinliyorlar. Mr. Darcy’i mükemmel bir örnek yapan bu. Erkeklerin sadece sosyal statü ve güzellik algısına göre partner seçtiği yıllarda bile Elizabeth’i güçlü ve akıllı bulduğu için onunla ilgileniyor, en önemlisi de ona saygı duyuyor. 'Bare minimum' ama olsun. 

Elizabeth’e ilk evlilik teklif ettiği anki konuşması da bunu kanıtlar nitelikle: “Boşuna mücadele ettim. Olmayacak. Duygularımı bastıramıyorum. Size ne kadar derin bir hayranlık ve sevgi beslediğimi söylememe izin vermelisiniz.”

Bir diğer örnek, ‘Küçük Kadınlar’ın Greta Gerwig tarafından yönetildiği versiyonunda Timothee Chalamet’nin canlandırdığı Laurie karakteri. Laurie, yüzeysel bir romantik figür olmaktan öte, kendi duygusal derinliği ve karakter gelişimiyle dikkat çekiyor.

Ailesinin ticaret işini devam ettirme baskısına rağmen müzisyen olma hayaliyle büyükbabasının beklentilerini karşılayamıyor. Tıpkı Jo’nun toplumun feminenlik standartlarına uymayı reddetmesi gibi. Laurie, Jo’yu olduğu gibi görerek onun güçlü ve bağımsız yapısına hayranlık duyuyor.

Sally Rooney’nin ‘Normal İnsanlar’ romanının dizi versiyonunda Paul Mescal tarafından canlandırılan Connell Waldron karakterini de konuşalım. Connell’ın hatasız biri olduğunu söyleyemem tabii ki (biraz iletişim kur be adam!) ama onu bu kategoriye sokan şey, belki de insana özgü kusurları ve hatalarından ders çıkarması.

Yakışıklı ve popüler birinden beklenmeyecek(!) kadar hassas olan Connell’ın mental sağlık sorunlarıyla başa çıkarken gösterdiği mücadelesi ve çevresiyle kurduğu karmaşık ilişkiler, seyirciyle duygusal bir bağ kurmasını sağlıyor. Karakter gelişimine şahit olurken, onunla empati kurabiliyoruz ve bu çok boyutlu portre, onun bir kadın tarafından kurgulandığını açıkça hissettiriyor (maalesef.)

Gerçek dışı (!) özellikler, en çok da iyi bir dinleyici olmak, Fleabag dizisindeki Hot Priest’te de mevcut. Duygusal kırılganlığını paylaşmaktan korkmayan ve ana karakter kadının dünyasına dair detayları fark eden biri o. 

Bu açıdan, erkekler tarafından yazılan kadın tiplemesinin aksine, bu erkeği seksi yapan şey sadece görüntüsü değil. Hot Priest, bir masada Fleabag’i merak edip onunla ilgili soru soran tek kişi. Öyle ki Fleabag’in 4. duvarı yıktığı anları bile fark ediyor çünkü onu gerçekten görüyor. İnsanlar birey olduklarını görebilen erkekler istiyor. 

Neyse ki bu akım, sadece kurgusal evrenlerle sınırlı değil artık. Gerçek hayatta bu özelliklere sahip olduğu düşünülen erkekler de konuşuluyor. Tom Holland, aslında kurgusal bir karakter olmamasına rağmen, Zendaya ile ilişkisindeki tavrıyla bir kadın tarafından yazılmış gibi hissettiriyor mesela. 

Holland, Zendaya’nın kırmızı halı anlarının tamamen ona ait olması gerektiğini açıklamıştı. Geleneksel erkeklik rollerini yıkarak bu andan pay çıkarmayı veya partnerinin başarısını gölgelemeyi reddediyor çünkü. Benzer şekilde, Harry Styles da cinsiyet rolleriyle kısıtlamadığı giyim tarzıyla bu akımla anılan ünlülerden. Kibarlığı ve partnerleriyle olan ilişkileri de cabası.

Bu arada, TikTok’taki kullanıcılar, erkek arkadaşlarının incelikli hareketlerini #writtenbywomen etiketiyle paylaşmaya başladılar. Etiketin 94 milyon izlenmeye ulaşmış olması, kadınların klişeleşen eril davranışlar yerine duygusal derinlik, empati ve nezakete verdiği önemin bir göstergesi aslında. Mr. Darcy’nin hâlâ ilgi çekmesinin ve gerçek hayatta aranmasının sebebi de bu bence.