Yeni Kamu Entelektüellerinin Hepsi TikTok'ta
Bir zamanlar, akademik merdiveni tırmanmış, çoğunlukla yaşlı beyaz erkekler “uzman” olarak kabul edilirdi. Şimdi, genç, kadın ve beyaz olmayan akademisyenlerden içerik üreticilerine dönüşen yeni bir nesil, bu ünvanı kimin alacağını yeniden tanımlıyor.
Bu yazı Berfin Örs tarafından Türkçeleştirilmiştir, yazılarını buradan okuyabilirsiniz.
Han Parker'ın saçlarında yeşil şeritler var ve çok iyi cateye yapıyor. TikTok'ta milyonlarca izlenmeyi, popüler seslere dudak oynatarak veya #GRWM (benimle hazırlanın) videoları çekerek kazanmıyor. @historical_han_ Doğu Roma'daki sanat arkeolojisi hakkında konuşarak viral oluyor. Cidden.
24 yaşındaki Parker, Klasik Medeniyetler ve Arkeoloji alanlarında birçok diplomaya sahip. Doktora sürecini içerik üreticiliği ile destekliyor. TikTok'a pandemi sırasında eğlencesine başladı. Kısa süre içinde, özellikle “Arkeoloji Haberleri” ve “Duygusal Tarih” serileri milyonlarca izlenme aldı.
Popüler içeriklerinin çoğu, volkanik kül altında korunmuş antik şehir Pompeii ile ilgili. Sohbet ettiğimizde Parker, bu konuya neden takıntılı olduğunu anlatıyor. Çoğu kazı, cenaze, askeri veya dini değere sahip eserler ortaya çıkarırken, Vezüv bölgesi farklı türde sorular gündeme getiriyor: “İnsanlar evlerini nasıl dekore ediyorlardı? Renkler, duvar resimleri… İnsan neden evinin girişine bir seks sahnesi çizer?” diye gizemli bir sesle fısıldayarak soruyor.
TikTok analizlerine göre, takipçilerinin çoğu 18-34 yaş aralığında. İzleyicilerinin yüzde yetmiş beşi kadın. Parker, geleceğin tarihçilerinden onlarca yorum alıyor: Senin yaptığını nasıl yapabilirim? Senin sayende üniversiteye gidiyorum. Tezim için bana fikir verdin. Suudi Arabistan asıllı olan Parker için, bu onun çevrimiçi varlığının güçlü bir doğrulaması. Saçını ve cildini işaret ederek “TikTok beni, benim için tasarlanmamış bir dünyaya sokuyor,” diyor.
“Benim gibi görünen kimse internette tarih öğretmiyor. TikTok beni, benim için tasarlanmamış bir dünyaya sokuyor.”
Yüksek mevkideki kamu entelektüellerini düşündüğümde (alanlarında öyle bir seviyeye ulaşmış uzmanlar ki, geçerlilikleri akademinin tozlu koridorlarından taşarak genel halka kadar uzanıyor) aklıma solcu entelektüel Noam Chomsky veya edebi eleştirmen Harold Bloom geliyor. Beşeri bilimler alanında lisans yaparken incelediğim akademisyenleri düşünüyorum. Genellikle beyaz ve erkekler. Ta-Nehisi Coates, bell hooks, Cornel West gibi bazı dikkate değer istisnalar olsa da bu alanlar belirli bir tip tarafından domine edilmiş durumda.
Eskiden bu statü seviyesine ulaşmanın en yaygın yolu, konferanslarda sunum yaparak, araştırmalar yayınlayarak, kalıcı kadro sözleşmelerini sağlamlaştırarak akademik merdiveni özenle tırmanmaktı. TikTok, bu eski kurallar ve katı yapılardan uzaklaşan büyük bir değişimi temsil ediyor. Akademik dünya, profesyonellerin "yayınla ya da yok ol" zorunluluğu olduğunu ısrarla belirtiyor. TikTok ise kadınlar ve beyaz olmayan akademisyenlere, doğrudan bir izleyici kitlesine ve işbirliğini teşvik eden bir platforma erişim sunuyor. Fildişi kulenin can sıkıcı, erişilemez, dışlayıcı saçmalığını yıkıyor. Başka bir deyişle, kimin kamu entelektüeli olacağını ve kimin için olacağını yeniden tanımlıyor: büyük ölçüde, kızlar için kızlar tarafından.
Ben de bir eğitimciyim, liselilere AP Amerikan tarihi öğretiyorum. Hem tarih hem de edebiyat alanında çeşitli müfredat ve ders kitabı serilerinin yazarıyım. Öğrencilerim beni TikTok kullanmaya teşvik ettiler. Topluluk yüzü olmaya hevesli olmasam da orada hoş ve sıcak bir kitle buldum (evet, Trablus Antlaşması hakkında bir veya iki parçamın ilgi çektiği doğru). Ayrıca bir tarih podcast'ine konuk oldum ve DeSantis'in kitap yasakları hakkında yorum yapmam istendi.
TikTok’um entelektüel içerik üreticilerle dolu bir akış hâline geldi. Onların, genellikle niş uzmanlık alanları ile günümüz endişeleri arasında bir bağ kurabildiklerinde aldığı etkileşimi görmek beni hayrete düşürdü. Antik Roma moda ipuçları mı? Tabii ki @helpfulhistory (Roma İmparatorluğu'nun yeni popülaritesinin de desteğiyle 2 milyon izlenme). 19. yüzyıl Paris'inde balerin olmanın karanlık yüzü mü? Tabii ki @historiancaro (150,000'den fazla izlenme). Spartalıların kaybedenler ve/veya faşistler olup olmadığını tartışan coşkulu bir tartışma mı? Elbette @professormeredith.
TikTok'un kamusal bilginin nasıl görünebileceği, kimleri temsil edebileceği ve ne kadar geniş kitlelere ulaşabileceği üzerindeki devrim niteliğindeki etkisine hayran kaldım. Bu nedenle, platformun çoğunlukla insan bilimleri alanından yerleşik bilim insanlarıyla (tarihçiler, antropologlar, arkeologlar ve etikçiler) oturup konuşmaya karar verdim.
Çoğu için TikTok, COVID sırasında beklenmedik yaratıcı bir alan açmış. Bu eğitimcilerin içerikleri, tarihi olağanüstü olarak öne çıkaran süregelen anlatının sorgulanmasına katkıda bulunuyor. Yüzyıllardır bilim insanları, istisnai aykırı durumlarla (ünlüler, zaferler veya felaketler) ilgileniyor. Yeni yaratıcılar ise dahil edici tutumlarıyla, nesilleri, araştırmaları ve tarihi taze ve anlaşılır kılan dalgalara yol açıyorlar. Onlar olağanı merkeze alıyor ve olağanüstü zamanlarda insan olmanın ne anlama geldiği hakkında daha fazla konuşma alanı bırakıyorlar.
“Bu eğitimcilerin içerikleri, tarihi olağanüstü olarak öne çıkaran süregelen anlatının sorgulanmasına katkıda bulunuyor.”
Caroline Hackett’ın (@historiancaro) uzmanlık alanı, Fransız Devrimi dönemindeki kadın mülk sahipleri. Bu kadar niş bir konuya neden ilgi duyduğunu sorduğumda kıkırdıyor. “Bugüne kadar öncelik verdiğimiz hikâyelere karşı koymak istiyorum,” diyor. “Birçok kadın mülk sahibiyken ve kendi kararlarını alırken neden onları tarihe tek boyutlu kurbanlar olarak yazdık? Kadınlar sadece tek bir şey değildir.” Jen Cullison (@the_jenc) ise arkeometri (tarihi alanları ve kalıntıları tarihlendirme) üzerine çalışıyor. İçeriklerini, akademik çalışmaları herkesin anlayabileceği şekilde aktarmak için kullanıyor. “Arkeoloji genelde sıradan olanla ilgilenir. Birinin bin yıl önce bir şeye dokunduğunu söyleyebilir, parmak izlerini görebilirsiniz.”
Sidney, Avustralya’dan Steph Black (@archthot), İspanya, BAE ve Birleşik Krallık'taki saha görevleri arasında hostellerde yaşamaya başladı. Ticari inşaat firmaları için yaptığı “ekmek parası arkeolojisi” faturaları ödemek ve sosyal hayat için yeterli değildi. Bu yüzden TikTok indirip kaldığı on sekiz kişilik odada ilk videosunu çekti. Dört yıl ve 200.000 takipçi sonra Steph şimdi Umman'daki Demir Çağı yerleşimleri üzerine araştırmasını paylaşıyor. Şu anda dünyada sadece birkaç kişinin yaptığı bu çalışma, milyonlara yayıldı. Steph, Rolling Stone’a röportaj verdi. Çoğunlukla, eski dünyayı eğlenceli müzik trendleriyle birleştiren (The Prince of Egypt'tan Paris Paloma’nın Too Much Labor şarkısına kadar) videolarıyla tanınıyor.
TikTok'ta araştırmacılar çevik olmak zorundalar. İçerikleri eğlenceli, yerinde ve eğitici olma dengesini bulmalı. Herkese açık profile sahip olmanın getirdiği gerilimler de var. Hindistan ve Pompeii arasındaki ticaret yollarını öğretme isteği ile Kleopatra'nın göz kalemi hakkında bir videonun daha iyi performans göstereceği bilgisi arasındaki dengeyi kurmalısınız. TikTok nerdy içeriklerimizi pek de ödüllendirmiyor ve kişisel tutkularımızdan doğan içerikler virallikten uzak kalıyor. Bazı tavizler vermek zorunda kalıyorsunuz. Jack the Ripper hakkında bir video çok etkileşim alırken Orta Doğu sanatını anlatmak iş yapmayabilir. Demir Çağı kapkacakları üzerine detaylı bir seriye yatırım yapmanın değerli olduğuna izleyiciyi ikna etmek zor olabilir, özellikle de içeriği bağlayacak uygun bir trend olmadığında.
Black'e hayatını dengelediğini sordum. Güldü ve telefonuna çocuk kilidi koyduğunu, günlük yayınlayacağı içerik sayısını sınırladığını itiraf etti. "Yetişkin bir insanım. İşim var, iki diplomam var ama telefonu elimden bırakamıyorum." Yine de bir kaynak olma sorumluluğunu reddedip edemeyeceğini bilmiyor.
Alexandria Petrocelli (@alexandriaartifact) St. Augustine Georgia'da bir çocukken, arkeolojik keşiflere tanık olmuş. Kasaba, elliden fazla gemi enkazını gün yüzüne çıkaran Lighthouse Arkeolojik Denizcilik Programı’na ev sahipliği yapıyor. Program Güney'den tarihçiler ve yüksek lisans öğrencileri için bir odak noktası hâline gelmiş. Petrocelli de elinde sandviç ile bisikletine atlayıp kazıları yakından görmeye gidermiş.
Bu deneyimler onun arkeolojiye olan ilgisini körüklemiş. Petrocelli son birkaç yılda, ortaokul öğrencileri için metinler yazan bir halk tarihçisi olarak, insani yardım programları ve Birleşmiş Milletler ile iletişim alanında çalıştı. Ayrıca deniz arkeolojisi ve 4. yüzyıla kadar uzanan bir navigasyon aracı olan usturlap uzmanı.
Petrocelli, birçok kişi gibi, TikTok'u meraktan indirdiğini itiraf ediyor. Karantinanın ilk günlerinde çoğunlukla viral danslar eden gençler vardı. Ama eski dünyada kadın liderliği ve entelektüellik simgeleri olan Boudicca, Hypatia, Zenobia ve diğerlerini yanlış tanıtan bir erkek "tarih influencerı”nın videosunu bulduğunda durdu. "Düşündüm ki, kaynak materyal olmadan erkekler tarihi kadınlar hakkında yorum yaptığında işte böyle oluyor. Kadın figürler oyuncak bebeklere veya aşırı cinselleştirilmiş karikatürlere dönüşüyor." Onun çürütmesi, basit bir slayt gösterisiydi. Özellikle de ergenlik çağındaki kızlar arasında viral oldu. Ne yazık ki video, şikâyet edildikten sonra "topluluk ihlalleri" nedeniyle kaldırıldı.
Yeni akademik dünya da tamamen risksiz değil. Bu yaratıcıların çoğu, erkek veya beyaz olmayan akademisyenler olmaları nedeniyle tepki aldı. Kendini ortaya koymanın her zaman bir bedeli vardır.
Bazen bu basit bir karşı çıkma şeklini alıyor: Birçok kişi, #factcheck (teyit et) hashtag’i ile yorumlarda erkek içerik üreticileri etiketliyor. Kadın Tarihi profesörü Meredith Walker (@professormeredith) buna gülüyor. “Bu adamların bazıları sadece tarihçi rolü yapmak istiyor. Uzman gibi davranmanın bir getirisi var.” Ama bazen bedel çok daha yüksek oluyor: "Kadınlar öğretmen olmamalı" ya da "Neden hâlâ konuşuyorsun?" gibi yorumlar atan troller de çıkıyor.
“Yaptığım çalışmaya bağlı olarak, ölüm tehditlerini neredeyse zamanlayabilirim.”
Bazen tehditler çok daha doğrudan oluyor. Antik uzaylılar hakkındaki bir videoyu çürüttükten sonra bir içerik üretici (saldırıların artmasından korktuğu için adını vermek istemedi), "Senin gibi insanlar yok edilmeli" diyen bir yorum aldı. Başkaları, avatarı Jefferson Davis olan bir izleyici tarafından ifşa edildi. Black, market alışverişi yaparken bere ve maske takıyor. Başka biri, takip edildikten sonra panik ataklar yaşamaya başladı. Görüştüğüm akademisyenlerin çoğu şiddet tehditleri aldı. Philly'den bir biyoeetikçi olan Evan Thornburg (@gaygtownbae) “TikTok'un etik bir merkezi yok. Her zaman bir kumar,” diyor. “Yaptığım çalışmaya bağlı olarak, ölüm tehditlerinin neredeyse zamanlayabilirim.”
Petrocelli ve diğerleri, TikTok şöhretinin karanlık tarafıyla mücadele etmek için bir araya geliyorlar. Bu yılın başlarında, birkaç arkeolog bir yuvarlak masa tartışmasına davet edildi. Ancak sohbetin iki beyaz erkek tarafından domine edildiğini gördüler. Bu marjinalleştirilmiş içerik üreticilerin farklı bir tür desteğe ihtiyaç duydukları açıktı: onların seslerini merkeze alacak bir destek. Bu ihtiyaçtan, çevrimiçi güvenlik, profesyonel gelişim ve savunma amaçlı etkileşim konularında eğitim veren bir akademisyen topluluğu olan Humanities Guild (Beşeri Bilimler Birliği) doğdu. Petrocelli, "Bize sadece bir veya iki koltuk olduğu ve bu koltuklar için savaşmamız gerektiği yalanını söylüyorlar. Sistemi yeniden tanımlamayı başardık. İşlere, fırsatlara ve mentorluklara çizgilerin dışında erişim sağladık. Kendi masamızı inşa ediyoruz." diyor. Şimdi, organizasyon, birbirlerine destek olmak, ortak canlı yayınlar düzenlemek ve birbirlerini TikTok'un “doğru” tarafında tutmak için adanmış 130 üyeye sahip.
Akademik hiyerarşinin yorucu mücadelesinden sonra, öğretmen ve öğrenci arasındaki mesafeyi yıkmaya adanmış, eğitimcilerin ve araştırmacıların kendi şartlarında gelişebileceği bir ortam yaratmaya çalışan bu topluluğu bulduğuma şaşırıyorum.
Dana Pertermann (@anthropologyminute) baş döndürücü sayıda dereceye sahip ancak bana göstermek istediği ilk şey, "tarihi eser" olarak hepimizden uzun ömürlü olacak gazlı içecek çekme halkalarıyla dolu bir kavanoz. Little Bighorn'daki savaş alanı arkeolojisi ve Roma kalıntılarındaki pasta tabaklarının varlığı hakkında neredeyse iki saat konuşuyoruz. Yaklaşık 10 bin kişilik istikrarlı bir takipçi kitlesine sahip ama büyük sayılarda gözü yok. Omuz silkerek “İnsanların öğrenmek istediği her yerde ben de varım,” diyor. “Dans edemem, komik değilim ve hayal gücüm bir patatesinkini geçmez. Ama konuşmak istediğim birkaç önemli şey var.”
Bu yazı Cosmopolitan US için yazılmıştır. Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.